25. Bölüm

1.2K 87 15
                                    

    not; arkadaşlar ne doğru düzgün yorum geliyor ne de oy biraz motive edin beni yorumlarda. Güzel yorum görmeyince yazmakta zorlanıyorum motive olamıyorum...:( yorumlara bekliyorum.

Iyi okumalar ❤ ☺

Hande;

 
      
  Mutluluğumuzun yarım kaldığı bir günün içindeyiz. Bu hissi size anlatamam ama yaşayanı anlatabilirim. Aslında bakarsanız hisleri anlatma gibi veya hissettirme gibi bir imkân olsaydı yine de anlatmazdım. Bir çok yürek yanıyor, ve ben de bunu anlatarak binlerce yüreği daha yakmak istemezdim.
Belki de acı hissediyorsunuzdur veya gözleriniz dolmuş bile olabilir ama o hissi yaşamak için o anı yaşamak gerek...

 
Mira Selim'in durumunu kabul etmek istemiyordu. Selim hayatta diyip bir umut aramak istiyordu. Zordu, kabullenmesi zor bir durumdu. Mira günlerdir Selim'in kanlı damatlığına sarılıp uyuyordu. Kan kokusu geliyordu aslında ama Mira "Selim'in kokusu var atamam onu" diyordu.
Mira'ya bakınca kendimi o kadar kötü hissediyordum ki onunla ağlayıp onunla üzülüyordum. Sanki o ağlayınca ve ben ağlamayınca suçluymuşum gibi, o günü unutmuşum, üzülmüyormuşum gibi hissediyordum. Saçma bir düşünce olabilir size göre ama hissettiğim gerçek bu idi.

  "Mira artık bir şeyler yemelisin, yoksa tekrardan hastanelik olabilirsin."

"Boğazımdan geçmiyor ki. Düğün günüm, en mutlu günüm kanla bitti. Sevdiğim, evleneceğim adam şehit oldu Hande. Tam altı gün geçti şehit olalı, ben altı gündür sarılamadım diye kokusunu alamadım diye ne hâle düştüm. Söyler misin? Hande ben şimdiden çok özledim onu peki ya ileri zamanlar da ne olacak? Sence yapabilecek miyim?"

"Anlıyorum evet ama şöyle düşün, yıllardır evli olan ve çocuğu olan, her şeyi geride bırakan şehitler var. Ve o kadınlar dimdik ayakta duruyor. Milyonlarca kadın şehit eşi oldu hâlâ olmaya da devam ediyorlar. Ama onlar da sende ayakta durmak zorundasınız Mira. Güçlü kız olmaktan vazgeçme. Dimdik ayakta dur ki şehidin seni görüp gurur duysun."

"Sadece zamana ihtiyacım var."

"Tabi ki bir an da toparlanmanı bekleyemeyiz. Biz senin her daim yanındayız. Burak ve timi bunu yapanı hâlâ arıyorlar en kısa sürede bulup cezalarını çekecekler. Allah büyük Mira Rabbim yanımız da aç ellerini dua et Rabbin'e. Sana her zaman en iyi gelecek şey dua ve Rabbin'e sığınmak."

"Haklısın ben abdest alıp biraz Kuran'ı kerim okuyayım."

"Hadi bakalım şimdiden Allah kabul etsin."

"Amin canım."

 
Mira yanımdan ayrıldığında onu biraz yanlız bırakmak istedim.
Eve gidip genel ihtiyaçlarımı karşılamak için Mira ile kısa süreliğine vedalaştım.

 
****

Eve gelir gelmez kendimi direk odama attım. O kadar yorgundum ki kıyafetlerimi bile değiştirmeden yatağa uzanıp biraz dinlenmek istedim.

Olduğum yerde hemen uyuya kalmıştım. Uyandığımda salondan kısık kısık konuşma sesleri geliyordu. Odamdan çıkıp salona gittiğimde Burak ve annem karşılıklı oturuyorlardı. Burak'ın gözleri kıpkırmızı olmuş göz altlarında şişkinlik olmuştu. Bayadır uyumadığı çok belliydi. Beni fark ettiğin de ayağa kalkıp baş selamı verdi. Bende baş selamı verdikten sonra " Neden kalktın? otur rahatsız olma." Dedim.

"Yok fazla vaktim yok gideceğim. Seni merak ettim." Başını çevirip anneme baktığında cümlesini düzeltti." yani Mira'yı merak ettim de onlara gittim kapıyı açmadılar sanırım evde yoklar. telefonlarını da açmadı Mira."

"Hayır Mira evdeydi. Yani en son bıraktığım da evdeydi. Ailesi bir yere gitmiş olmalı, Mira da belki mezarlığa gitmiştir."

Burak başını hayır anlamında salladı.

"Nasıl yani evde değilse nerede?"

"Bilmiyorum ama mezarlıkta değil, baktırdım oraya."

"Ben kıyafetlerimi değiştirip geliyorum. Bir daha bakalım evine."

Odama gidip hızlı bir şekilde kıyafetlerimi değiştirdim. Çantamı ve telefonumu alır almaz odadan çıktım.

Burak'a dönüp "gidebiliriz." Dedikten sonra kapıya yöneldim. annem arkamdan gelip" hiç bir şey yemedin Hande bari bir iki lokma yemek yeseydin." Dedi.

"Yerim sonra anne şimdi gidip Mira'ya bakmam lazım."

Ayakkabılarımızı giyinip evden çıktık.
Arabaya bindikyen sonra Burak'ın bakışlarını üstümde hissettim. Ona dönüp ne oldu der gibi başımı salladım.

"Neden hiç bir şey yemiyorsun.? Mira'yı bulduktan sonra direk yemek yemeye gideceğiz Hande."

" Tamam önce Mira'yı bulalım da yemek kolay."

Mira'nın evine geldiğimizde kapıyı bir kaç defa çaldık ama açan olmadı.

"Burak bence çilingir falan çağıralım böyle olmayacak."

  Başını olumlu anlamda salladı. Ve telefonunu çıkarıp çilingiri aradı.
Yarım saat içinde çilingir geldiğin de kapıyı on beş dakika sonra açtı. Burak parasını verdikten sonra adam gitti ve ikimiz tek kaldık.
Ayakkabılarımızı çıkarıp içeri girdik.

"Burak?"

Burak bana döndü "Efendim"

"Umarım Mira evdedir ve uyku ilacı falan almıştır da o yüzden kapıyı açmamıştır."

 
Burak bir süre yüzüme baktı ve kendine gelmek ister gibi yüzünü sağa sola savurdu.

Eliyle önden gitmem için yol gösterdi. Önden gittim ve ilk önce oturma odasına  baktım orada yoktu. Içimde ki huzursuzlukla yatak odasının koluna elimi uzaktım. Burak ise tam arkamdaydı.
Kapıyı açtığım da gözlerimi yerden yavaşça yatağın üzerinde duran Mira'ya çevirdim.

Hemen Iki adım geriledim ve sıkıca Burak'ın kolunu tuttum. Ne olduğunu şimdiye çoktan tahmin etmiştir diye düşündüm. Burak gözlerini benden çekip içeriye baktı. Kaşlarını çattı gözlerini beş saniyeliğine kapattı.

Bir umutla hızlı hareketlerle Mira'nın yanına gittim. Bileklerini kesmişti, kanlar içindeydi, kanı çekilmiş gibiydi.
Boynuna elimi uzatıp nabzını kontrol ettim. Hâlâ yaşıyordu. Bir yandan ağlıyordum öbür yandan ise Burak'a Mira'nın hâlâ yaşadığını söylemeye çalışıyordum.

"Burak Mira'yı al hemen hastaneye götürmemiz lazım." Diyip bağırıyordum.
Burak Mira'yı kucaklayıp arabaya götürdü. O sırada Mira'nın annesi geldi ve Mira'yı kanlar içinde gördü.
"Kızım" diye bağırmaya başladı.
Tam yere yığılacakken tutup arabaya bindirdim. O kadar acele hareket ediyordum ki, o kadar kendimi kontrol altında tutmaya çalışıyordum ki yerinde durmayan vücudum yere yığılacak gibiydi.

Kafamı çevirip arka koltukta annesinin dizlerinde uzanan Mira'ya baktım. Ölme Mira ölme...


Merhaba arkadaşlar uzun süredir bölüm atmıyordum aranızda bu duruma isyan edenler hatta ve hatta küfür edenler bile olmuş.

Bir süredir yazmadım evet haklısınız. Bu bölüm de biraz kısa oldu ama kızmayın ve ( küfür etmeyin) 

  Ve okurken heyecana gelip sövenlerde olmuş. arkadaşlar sakin olun😁 

Heyecanlı heyecanlı okuyun ama sizden ricam küfür içeren cümleler kurmayın.

Görüşmek üzere kendinize iyi bakın sizleri seviyorum.🌹👋

Oy vermeyi ve bol bolllll yorum yazmayı unutmayın.

Nişan AlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin