Taehyung
Son derece şık restoranda ablamın önünde oturuyordum. Önümdeki içkiyi elimle götürüp dudaklarıma yaklaştırdım. Bir kaç yudumdan sonra içkiden bıkıp masaya teslim etmiştim.
Gözlerim içki bardağındayken elimle içki bardağını sallıyordum. Yuvarlak şekilde dönen sıvıyı izledim. "Demek.. o beyfendi sana evlilik teklif etti?" Gözlerimi içki bardağından çekip ablama diktiğimde sevinçle kafasını aşağı yukarı sallıyordu.
"O.." Gülümsemesi konuşması için izin verdi. "..o kadar iyi birisi ki.." Gözlerini yavaşça kapatıp derin nefes aldıktan sonra gözlerini açmıştı. "Onunla tanıştığına memnun olacaksın. Ve Jennie de. Gerçekten nerede kaldı o!" Heyecanla saatine bakıyordu.
Haline gülümsedim. "Aşık halleri." diye düşünmeden edemedim.
"Ya! Taehyung! Gülme!"
Farkında olmadan gülümsemem genişlemişti.
"A! Geliyor! Geliyor! Sakin ol!"
Derin nefes alıp gülümsememi tamamen silmek için bir kaç saniye bekledim. Daha sonra Yoona'nın kalkması sonucu ben de kendimi ayakta bulmuştum. Yoona'nın baktığı yöne baktığımda önce gözlerime inanamadım.
Suho önümüzde durduğunda sonunda gözlerini ablamdan alıp bana dikebilmişti. Ve eminim ki! Benim yaşadığım duygunun bin katını yaşıyordu.
"İşte bu nişanlım Suho." Bana Suho'yu taktim ediyordu.
Gözlerimi kıstım. "Nişanlım?"
"Kendim aramızda." Bir kaç saniyelik bana baktıktan sonra yeniden Suho'ya gözlerini dikmişti. "Ve bu da benim yakışıklı kardeşim Taehyung."
Derin nefes aldım. "Kes şu saçmalığı."
Kaşları şaşırmanın verdiği duyguyla kalkmış dudakları hafif aralanmıştı. "Ne? Neden bahsetiyorsun, Tae?!"
"Abla! Nişanlık sana-"
"Taehyung, lütfen." Suho'nun yalvaran sesi cümlemi kesmişti ve bu beni daha çok sinirlendirdi.
"Lütfen mi?! Lütfen! Ha!" Bir kaç adımda onun önünde durdum. Yoona aramıza girmeye çalışıyordu ama izin vermiyordum. "Yoona, bu adam sahtekarın teki!"
Cümlemin etkisiyle Yoona kıpırdanmayı kesti. "Neden? Neden bahsetiyorsun!"
"O evli!"
"Gerçek evlilik değil!"
"Kızı var!"
Suho sustu ama sanki bağırmak istiyordu, olmuyordu.
"Ne? Bu duyduklarım doğru mu?" Yoona'nın kurduğu cümle sona yakın aşağı sesle dudaklarından süzülmüştü. "Sen.." Şaşkınlık karışık eminim ki anlayamama durumu vardı. Ben de bunu yaşamıştım, biliyordum. "..sen.. nasıl? Doğru mu bunlar?"
Suho kafasını yere dikti. Onaylayan şekilde salladı.
Yoona'dan şaşırdığını belli eden bir ses yükseldi. Bir kaç adım geri gitti. Çantasını masada zorlukla bulup eline aldı ve koşarak restorandan çıktı.
Suho da peşinden gitmek için yeltendi fakat kolunu kavradım. O sırada aramıza Jennie girmişti. "Bırak çocuğu!"
Jennie'nin tepkisi sonucu ellerim yumuşamış Suho ise kaçıp gitmişti -büyük ihtimalle Yoona'nın peşinden-.
"Sen delirdin mi?!" Jennie kaşlarını çatmıştı. "Suho ve Jisoo zaten boşanacak!"
Kahkaha patlatmıştım. Restorandaki gözler zaten benim üzerimdeydi. "O adam.. o adam benim eski eşimle, pardon daha doğrusu aşık olduğum kadınla evli ve bir kızları var!" Gülmeye devam ediyordum. "Ablamı kandırarak onunla evlenmek istiyor ve.. ve.." Kahkahalarımın arasında kaşlarımı çatmıştım. "..sen benim mi deli olduğumu düşünüyorsun?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vsoo | Invitation (Davet)
FanfictionJisoo kafasını geriye, koltuğa yasladı. Taehyung'ın onun ismini sırtına dövme yaptırdığı günü hatırlıyordu. Hatta o gün fazlasıyla şaşırmıştı. Bu şarkıyı sevdiğini ve beraber şarkıları olmasını istediğini söylediğinde Taehyung bunu kabul etmiş, erte...