OKYANUS'TAN:
Bi arabanın içinde hafiften gözlerimi aralayıp uyanmıştım ağzım bantlıydı ellerim bağlanmış uzun mercedes bi arabanın içindeydik yanımdada izbandut gibi 2 tane sağımda ve solumda olmak üzere bi taneside karşımdaki koltukta oturuyodu ve öndede 2 kişi vardı şöförü saymazsak uyandığımı görünce üçüde çırpınmaya çalıştım ağzımı açtığında sağdaki adam bantı cart diye çekince minik bi bağırma çıktı ağzımdan acı dolu
Ben;"neden burdayım neden beni kaçırdınız bırakın beni ben hiç bişey yapmadım. sizide tanımıyorum lütfen bırakın "
Camdan etrafa baktığımda camlar filmli olduğu için ve havada karanlık olduğu için artık etrafı net göremiyodum sadece ağaçlar dolu bi yoldan geçiyoduk etrafta ne bi tabela nede bi dükkan vardı gerçi bu yoldan giden tek arabada bizdik ne önümüzde giden araba vardı nede arkalarda Bağırsamda zaten arabanın içindeydik aynı cümlelerimi tekrar edip
Ben;"ben gerçekten bişey yapmadım lütfen bırakın belkide yanlış kişiyi kaçırdınız ve nereye gidiyoruz nereye götürüyosunuz beni "
Diyince adamlardan biri ağzımı tekrar kapattı soldaki iri yapılı adam
Adam;"oh be böyle daha iyi."
Göz devirip çırpınmadan öylece durmaya karar verdim çırpınmanında bi faydası yoktu gidince görücektik elbet patronları olduğu belliydi patronu görürsem belki tanıdığım biridir ya da yanlış kişiydim büyük ihtimal yanlış diyip geri eve bırakıcaklardı daha kötüsünü düşünmek istemiyodum epey korkmuştum ama cesur halimden taviz vermemeye çalışıyodum .
Artık 1 saatmi 2 saatmi bilemiyorum çünki bayıltılmıştım uyandığımdan beride tahminimce 1 saattir yola devam etmiştik ve sapa bir yola girdik tahminimce gelmiştik artık içinde bi korku yok desem yalan olur ne yapıcaklarını bile bilmiyodum bana . Evi gördüğümde çiftlik tarzı olduğunu anladım arazi çok genişti baya geniş ileride at çiftliği bile vardı büyük bir havuz garaj olduğunu tahmin ettiğim epeyce büyük bir kapalı alan evden bahsedicek olursam ev gerçekten dip düşürücek cinstendi bant olmasaydı ağzım açık kalabilirdim güzelliğinden 3 katlı bi villaydı ama modern tarzda daha çok siyahların ve boydan boya camların hakim olduğu çatının grimsi tuğlalardan olduğunu düşünürsek epey cool bi havası vardı evin boyutu ise kaybolucak cinstendi önünde yanında hatta çiftliğin tüm o koca arazisinde birsürü adam vardı hepsinde kablosuz kulaklık kas yığınlarından oluşan koruma adamları dev desek daha doğru olurdu ben nereye düşmüştüm allahım böyle biran önce eve gitmek istiyodum ılgazda kaç kere aramıştır çok merak etmiştir.Arabanın otomatik kapısını şöför açınca yavaş yavaş korumalarda sağımdaki ve solumdaki kolumdan tuttular zaten 2 gram kızdım izbandut devlerden 1 tanesi tutsa kaçamazdım bile! Kapı açıldığında dışarı çıkarttılar öndeki 2 adamda indiklerinde tam gözlerimi bağlıyolardı ki arabının önünde oturan 2 adamda tanıdık geldi biri pınarın bana çok tatlı çocuk dediğiydi inanamıyorum patronumun adamlarıydı ne yani benim patronum bu kadar zenginmiydi mal mal konuşmaya başlamıştı yine iç sesim ve en önemlisi beni neden kaçırtırmıştı? neden ben? Aklımda deli sorularla boğuşurken gözlerim çoktan bağlanmıştı bile kolumdan tutulup kapıya doğru gittiğimizi fark ettim içeri girdiğimizi ise içerisinin sıcaklığından anladım ağzım bantlı olduğu için bağıramıyodum bile sonra yukarıdan aşağıya gelen bi ayak sesleri duydum git gide yanıma yaklaşıyordu saçımı eliyle düzelttiğinde irkilmiştim istemsizce kafamı biraz geri çektim. Hafif bi gülme sesi çıkarttı alaylı bi tını vardı gülmesinde sonra kalın ve tok sesiyle
Adam;"aşağı götürün ve bir sandalyeye bağlayın kapısında 2 koruma beklesin gün boyu gecelerde dahil vardiyalı bi şekilde önü asla korumasız kalmıcak oda penceresiz zaten kaçıcak bi yeride yok yemek ve suyunu aksatmayın o bana lazım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milyoner mafya
Chick-LitOkyanus poyrazsız olmaz , Poyrazsızda okyanus olmaz Okyanus ve poyraz aşkı, intikamlı bi aşk hikayesi. Lütfen hikayeme bir şans verin eminim beğeniceksiniz. İlk bölümler biraz kısa olabilir fakat 3 4 bölümden sonra uzun uzun yazmaya çalıştım. Umarım...