Sabah uyandığımda Bora hala uyanmamıştı. Dün gece olanları bir rüya olarak hissetmek istemiştim ama tamamen gerçekti. Kafamı karıştırıyor. Ne yapmaya çalıştığı belli değil. Hiçbirşey hissedemiyorum. Çevremdeki insanlara dışarıdaki hava kadar soğuğum. Belki de onlar yüzünden başıma gelenlerden dolayı böyle düşünüyorum.
Yataktan onu uyandırmamak için, yavaşça kalktıktan sonra banyoya doğru ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra havluya kurulayıp geri astım ve hızlıca oturma odasına yöneldim. Hare koltuklardan tekinde oturuyordu. Emre'de dizinde yatıyordu. Hiçbir zaman onların ki gibi bir hayata, sevgiye sahip olamayacaktım belki. 2 insan bu kadar iyi anlaşır mı ? Ben onların ki gibi bir aşkı hiç görememiştim.
Omzunu hafifçe dürttüğümde kafasını koltuğun arkasına atıp uykulu gözlerle bana bakmaya başladı.
-''Hadi gelde kahvaltı hazırlayalım daha dışarı çıkıcaz.''
Kafasını ''Tamam.'' anlamında salladıktan sonra Emre'nin kafasının altına bir yastık koyup hızlıca birlikte mutfağa geçtik. Ben patates kızartırken oda atıştırmalık bir şeyler çıkartıyordu dolaptan. Masayı hazır hale getirdiğimizde Emre, Bora ve Kerem'i uyandırıp hep birlikte mutfağa geçtik. Bora yemek yerken gözlerini üstümden hiç çekmemişti. Ve ben gerçekten yemek yiyemez hale gelmiştim.
-''Bana bakmayı keser misin Bora ? Yemek yiyemiyorum.''
-''Seni izlemek hoşuma gidiyor ama.''
Bütün herşeyi bir kenara bırakıp tabakdaki yemekle oynamaya başlamıştım ki Kerem sessizliğimi bozdu.
-''Siz çıkıyor musunuz ?''
-''Hayır.'' deyip masadan hışımla kalkmam bir olmuştu.
Hayır onunla çıkmıyorum. Sevmiyorum ben onu. Sadece üzmek istemiyorum o kadar. Ben kimseyi üzecek kadar vicdansız birisi değilim. Bugüne kadar ne kimseyi ağlattım nede ortada bıraktım. Hayır diyemediğim için bu halde deyil miyim zaten ? İnsanları üzemediğim için bu durumdayım. Kendim üzülüyorum, kırılıyorum.
Odaya girip kapıyı hızla kapattıktan sonra kendimi yatağa bıraktım. Dizlerimi karnıma kadar çektikten sonra ağlamaya başladım. Üzülmek istemiyorum artık. Kimse yüzünden üzülmek istemiyorum. Kapının açılıp odaya birinin girmesiyle birlikte ağladığım belli olmasın diye kafamı yastığa gömdüm. Bacaklarımı daha çok kendime çektiğimde elini omzuma koymasıyla nefesimi tutup gözlerimi sımsıkı kapatmıştım.
-''Ada neden böylesin son günlerde ?''
Gelen Hare'ydi. Tuttuğum nefesimi derin bir şekilde bıraktığımda rahatlamıştım. Ama bacaklarımı daha çok çekmiştim kendime. Konuşamıyordum. Konuşmak istesem insanları kırmaktan çekiniyorum. Ne olucak böyle sürekli üzülücek miyim yoksa üzücek miyim ?
Saçlarımı okşamaya başlamıştı ve ben hıçkırıklarımı tutamaz olmuştum. O kadar sesli ağlıyordum ki yan komşuya kadar gittiğine emindim. Yataktan kalkıp odayı turlamaya başladığımda çıldırmış gibiydim adeta. Ellerimle yüzümü kapattıktan sonra düşünmeye başladım. Nereden nereye gelmiştik böyle ? Tamam anlarım aile saadetin olmazda arkadaş ortamında da mı aynısı olur ?
Bir anda sinirlenip vestiyerin üstünde ki herşeyi yıkmak bir olmuştu. Küçükken babamın bana aldığı küçük bir kutu ayağımın dibine düştüğünde eğilip yere alıp aynaya fırlattım. Paramparça olmuştu. Kırık aynadan kendime bakmadan edememiştim. Ne hale geldin sen böyle Ada ? Kim yaptı bunu sana ?
Çıldırmışcasına odayı dağıtmaya başladığımda kapı bir anda açılıp bora, Emre ve Kerem içeriye girmişti. Bora yanıma yaklaşıp sarılmaya kalkıncaomuzlarından ittirip;
-''Bana yaklaşma.'' dedim.
İnadına gelip kollarını sarmıştı. Rahatalatmaya çalılıyordu ama hiç işe yaramıyordu ki. Kendimi kaybetmiştim bir kere.
-''Bora bırak beni.''
-''Hayır bırakamam.''
-''Bora bırak beni neden anlamıyorsun herşey bambaşka bir hale geldi. Şu halime bak ben böyle bir insan değildi. Ağlamazdım, gülmezdim, üzülmezdim. Şu halime bak Bora.''
Beni kendine çevirip gözlerime baktığında birşeyler söyleyeceği belliydi.
-''Biliyorum benim yüzümden böylesin. Belki de ben olmasam muhteşem bir hayatın olucaaktı.''
Sözünü bir anda kesip;
-''Benim hiçbir zaman muhteşem bir hayatım olmadı olmayacakta.''
-''Olabilirdi şansın vardı. Ben ne akla hizmet o gün evine gelip sana zarar vermeye kalktım. Ağlattım seni. Kendimden nefret ediyorum. Ne desen haklısın ama Ada gerçekten çok seviyorum. Kimseyi sevmedim ben böyle. kimsenin yanında huzurlu hissedip, uyuyamadım. Eğer şimdi git dersen giderim, gözükmem gözüne çıkmam karşına. Tek bir lafına bağlı. Ama unutma eğer git dersen herşey biter benim için.''
Dizlerim kendini bıraktığı için yere doğru çökmeye başlamıştım. Benimle birlikte Bora'da oturmuştu yere. Neden bırakmıyor. Hatasını bildiği halde neden üstüme geliyor ?
-''Ben şu güne kadar kimseyi üzmedim, ortada bırakmadım, hayır yada git demedim. Ben bugüne kadar kimsenin benim yüzümden gözlü yaşlı dolaşmasını istemedim Bora. O yüzden git diyemem.''
Kerem ve Emre odadan çıkarken Hare'de gözümün içine bakıyordu. Sanki ''Yanlış bir karar verme.'' der gibi. Hare de odadan çıktığında kollarını daha çok sarmıştı belime. Ben gözlerimi tutamamıştım oda bensiz olmak istemiyordu. Ama onu sevdiğimi hissetmiyorum ki. Sevdiğimi hissetsem kalbim hızlı çarpardı. Ama onu da kırmak istemiyorum ne hata yapmış olursa olsun.
Saçlarımı okşamaya devam ederken ağzından sihirli sözcükler dökülmüş gibi durup yüzüne bakmaya başlamıştım.
-"Saçlarını kesmene sebep olacak bir adam olmam diyorum sana. Daha nasıl seveyim seni ?"