bu öğretmenin yaptığı tarzda anlatım öğrencilerdeki ders korkusunu, matematik korkusunu atmalarına yardımcı olur.ancak bunun bir eğitim tarzı olarak yerleşmemesi gerekir. sınav hazırlık dersaneleri bu nedenle zararlıdır.
büyük resim ise şöyle: asıl problem eğitim müfredatının "korku" temelli olması. abd-sovyet arası soğuk savaş döneminde, türkiye gibi "çevre ülkeler" iki süper güç açısından kıymete binmişti.
bizim ülkemizin o dönemki yöneticileri batı bloğunda yer almayı seçtiler.
bunun bedeli şu oldu: sonu gelmeyen bir korku.
iyi eğitim almış kesimlerin sol görüşe eğilimli olmaları, ve dolayısıyla sovyet etkisine açık hale gelmeleri nedeniyle atatürk zamanında uygulanmaya başlanan "fransız tarzı mükemmeliyetçilik", her bir vatandaşın kaliteli ve üstün karakterli yetiştirilmesi yaklaşımı, kendisinin ölümünden hemen bir kaç yıl sonra yerini abd tarzı son derece zayıf sonuç odaklı eğitime bıraktı.
çünkü yoksul ailelerin iyi eğitim almalarını istemiyorduk. bu hak sadece toplumun ayrıcalıklı kesimi, sömüren kesimin çocuklarına ait olmalıydı. çünkü yoksul bir çocuk iyi eğitildiğinde komünist olup çıkıyordu. ama zengin çocuğu zaten sömüren sınıfa dahil olduğu için "tehlikeli bir solcu" olma olasılığı çok zayıftı.
esnaf ve memur çocukları bir şekilde çocuklarına iyi eğitim aldırabiliyordu. ancak bu kesim ekonomik sömürü düzenine entegre olduğu ve buradan beslendiği için tehlike arz etmiyordu.
bütün dert işçinin köylünün garibanın çocuğunu sosyalist dünya görüşünden uzak tutmaktı ve bunda başarılı olundu. bu bir abd projesidir çünkü. adam süper devlet istediğini yapıyor, yaptırıyor.
gelelim matematiğe: bu dersler yazılırken edilirken tamamen ezbere dayalı, gerçek hayattan kopuk öğrenciye bir şey ifade etmeyen tarzda oluyor çünkü bunları hazırlayan komisyonlar korkuyla hareket ediyor.
sonuç ortada: türev integral derslerinden geçti diyerek insanlara lise diploması dağıtılıyor. halbuki yalan. genç kardeşim basit faiz hesabını zor yapabiliyor. kimsenin bir şey öğrendiği falan yok. zaten öğrenmesi de istenmiyor.
2000'li yılların başında bir hareketlilik oldu çoklu zeka devrimi yapıldı müfredat çok güzel değişiyordu sonra o iş de bozuldu kitapların hali malum. her şey ortada. eskisini aratır halde.
işte bu videolardaki arkadaşın tek suçu ortama ayak uydurmak. klasik matematik anlatsa kaç kişi seyredecekti? on tane bile bulamazdı. toplumda talep bu
üşenmedim tamamını izledim.
bu şuna benziyor:1) pi sayısının ilk beş basamağını aklınızda tutabilirsiniz bir süre.
2) x metre ip alıp, bu iple olabildiğince düzgün bir çember oluşturup, sonra bu çemberin çapını ölçüp, bulduğunuz değer -diyelim ki y- ile bir formüle ulaşırsınız: x bölü y. yani pi sayısına yeterince yakın bir değer. ne kadar iyi ölçersen o kadar pi'ye yaklaşırsın. ne kadar ekmek o kadar köfte
her matematik eğitimi bu iki durum arasında bir yerde durur. iyi bir matematik eğitimi her zaman ikincisine yakındır.
bizim ülkemizdeki sistem olağanüstü bir şekilde birinci duruma yakın. solluyoruz herkesi. yani işin içine iran, malezya, endonezya gibi kıytırık ülkeleri de katıyorum.işin en kötü tarafı matematikte işlerin böyle yürüdüğünü düşünen bireylerin yetişmesi. yani "formülcülük". oysa basit bir şifreyi bile aklımızda iki bilemedin üç hafta tutabiliyoruz (çok şükür!)
videodaki hoca bir kez olsun "çünkü" bağlacını kullanmıyor.
aynı şahsın, büyük resime bakınca aslında eğitim sistemimiz amaçlarına uygun bir şekilde dersi işlemesi malumumuz: "anlamaya çalışma, cevabı bul!"ayrıca hocanın kullandığı dil, hepiniz de bildiği gibi tipik dersane öğretmeni dilidir: "x'i alırım, y'i vururum, bunu sallayın". soyut kavramlara enseye tokat göte parmak yaklaşımı yani... bir de hep bir şeyleri kötü yapan diğer hocalar sıkıştırılır araya.
tek olumlu şey öğrencilerin durumun saçmalığının bir şekilde farkında olması, zira bug bulmaya çalışıyorlar ve inatla yapıyorlar bunu.
sona doğru bir öğrenci "en azından bunun bir mantığı var" diyor daha ne olsun...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matematik Tanım
Non-FictionTipik bir dershane öğretmeninin öğrencilerine soru kalıplarını ezberletmeye çalışması