altıncı perde

131 20 9
                                    


keyifli okumalar dilerim.
lütfen oylamaktan ve paragraf arası yorum yapmaktan
çekinmeyin.

bir önceki bölüm sorduğum soruya
kimse cevap vermedi.
ama ben yine de bu bölümü yoongi'nin
ağzından yazmak istedim.

ama ben yine de bu bölümü yoongi'ninağzından yazmak istedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


yoongi,,

     sonunda alev şeklindeki kartonlardan yeterince kesip boyadığımızda rahatlık hissiyle derince nefes verdim. aynı şeyi art arda çok kez yapınca ister istemez sıkılıyordu insan. hoseok, yatağımın kenarındaki komidinde duran senaryo kağıtlarını eline aldı ve göz ucuyla inceledi. "güller gerçek olacak, değil mi?" başımla onayladım onu. odaklanmış bir şekilde senaryoya göz gezdirirken kaşlarını hafifçe çatmıştı. bunu daha önceden de fark etmiştim, bir şeye odaklandığında yapıyordu bunu.

     ormanda geçen bir sahne için yine kartonlarla sarmaşık hazırlamamız gerekiyordu. hazırladığımız süsleri üst üste koyup bir kenara koyduğum sırada, o yeni kartonunu önüne alıp yapacağı sarmaşığın şeklini çizmeye başlamıştı bile. "hoseok?" ona seslendiğimde göz ucuyla bana baktı. "hm?"

"az önce niçin öyle bir soru sordun? her şeyin iyi gidip gitmeyeceği hakkında." dediğim şeyle bakışlarını benden tamamen uzaklaştırdı. ben ise tam tersine ona bakmaya devam ediyordum. "hiç. önemli bir şey değil." kestiği kartonu boyamam için bana uzattı. yeşil ve sarı renklerini elime alıp boyamaya başladım.

aramızda sessizlik oluşmuştu. bakışlarım ona kayıyordu ister istemez. göz göze geldiğimizde hemen önünümdeki kartona bakmıştım. onun yanındayken hızla atan kalbime engel olamıyordum. fark etmesini istemiyordum. bu yüzden her seferinde sinirliymişim gibi bir ifade takınıp, bu ifadenin içimden geçenleri dışarıya yansıtmamasını umuyordum.

     yaklaşık bir saat gibi bir süre neredeyse hiç konuşmayarak süsleri hazırlamaya devam ettik. ikimizde göz temaslarını engelliyorduk. bakışlarımı duvardaki saate çevirdim. öğlen dörde geliyordu. "jungkook birazdan gelir. bize yardımcı da olmuş olur." dudaklarındaki hafif tebessüm ile gözlerini bana çevirdi. "aranızda gerçekten güzel bir kardeşlik ilişkisi var." dediği şey ile gözlerimi kıstım. "o kadar tartışmadan bunu çıkarman tuhaf. ama haklısın." hafifçe gülerek önüne döndü. "tek çocuk olduğum için, küçükken hep kardeşi olanlara imrenirdim. çocukluğunuz nasıl geçti?" diye sordu bakışları hâlâ önündeki kartondayken.

"biz aslında teyzemle birlikte büyüdük." dediğim şeyle kaşlarını hafifçe çatmış, tekrardan bana bakmıştı. ama bu sefer de ben önüme dönmüş, kartonu boyamaya devam etmiştim.

     "ailecek geçirdiğimiz araba kazasından sonra anne-babamızı kaybettik. bunu yaşadığımızda jungkook altı, ben dokuz yaşındaydım. bize bakmayı teyzem dışında kimse kabul etmedi. bizimle neredeyse hiç ilgilenmezdi ama en azından, bize evini açmıştı. ben hiçbir zaman ondan daha fazlasını istememiştim, bunu yapmasını ummamıştım da."

     "jungkook kazadan sonra ağır yaralandı ve neredeyse bir buçuk yıl boyunca bacaklarını kullanamadı. diğer çocuklar dışarıda oynarken, jungkook'un büyük bir hevesle onları seyrettiğine rastladım çokça kez. onun abisi olmama rağmen..."

    "onun abisi olmama rağmen onun için hiçbir şey yapamama hissi çok kötüydü."

     "teyzemin iyi bir kişiliği yoktu. jungkook daha küçük olduğu için eğer onu teyzem yetiştirirse ona benzer diye korktum. ben de küçük olmama rağmen onu bir şekilde iyi bir insan olarak benimle birlikte büyütmeye çalıştım. o zamandan beri kendime belirlediğim en büyük görev, jungkook'a iyi bakmak."

     çok konuşmuştum. gereğinden ne fazla. derin bir nefes verip başımı iki yana salladım. "çok konuştum, üzgünüm." bakışlarımı ona doğru çevirdim. normalde bu yaşananları birisine anlattığımda bana acıyorlarmış gibi nefret ettiğim bir bakış sunarlardı. ama o, sadece gülümsüyordu.

     jung hoseok'un diğer insanlardan farklı olduğunu bir kez daha anlamıştım.

     "önemli değil. biliyor musun, yoongi? sen gerçekten harika bir abisin." söyledikleriyle gözlerimi kırpıştırdım. bakışlarımı kaçırıp hafifçe tebessüm ettim. "böyle düşünmen beni sevindirdi."

     ona bakmasam bile birden bana doğru yaklaştığını hissetmiştim. gözlerimi ona doğru çevirdiğimde direkt göz göze gelmiştik. elleriyle yataktan destek almış, üzerime doğru gelmişti. gözlerimi şaşkınlıkla büyütürken yutkunmuştum. ne yapmaya çalışıyordu? gözlerini gözlerimden ayırmadı bir süre. ben ise yanaklarımın sıcaklaştığını hissetmeye başlamıştım bile. hâlâ şaşkın bakışlar sunuyordum ona.

    "ne yapıyorsun?" diye fısıldadım yüzüne doğru. içimden bana bu kadar yakın olmamasını ve biraz uzaklaşmasını diliyordum sadece. yoksa her an bayılabilirdim. bir eliyle yataktan destek almaya devam ederken diğer elini saçlarımda gezdirmeye başladı. nefes alış-verişim hızlanıyordu, tıpkı kalbimin atış ritmi gibi. saçlarımdaki elleri yavaşça yanağıma doğru indi. kaskatı kesilmiştim âdeta.

     "bu kadar fazla aklımda olman sinirimi bozmaya başladı, yoongi." o da aynı şekilde fısıldamıştı. elini yüzümden indirdi. sadece yüzümü seyrediyordu. aklından neler geçiriyordu bilmiyordum. hafifçe kaşlarımı çatıp elimi alnına doğru götürdüm ve alnına fiske attım. bu yaptığımla gözlerini kısmıştı. "bu, birden böyle şeyler yaptığın içindi."

     "hem, neden böyle bir şey yaptın ki?"

     tam cevap vermek üzere dudaklarını aralamıştı ki gelen kapı sesi kulaklarımıza dolmuştu. jungkook'un yüzüyle karşılaştığımda yanaklarımın daha da kızardığını hissetmiştim. yüz yıl bunun dalgasını geçerdi eminim ki. hoseok aceleci olmayan bir şekilde üzerimden çekildi.

     ben ise içten içe neredeyse çıldırdığımı dışarıya yansıtmamaya çalıştım.

     ben ise içten içe neredeyse çıldırdığımı dışarıya yansıtmamaya çalıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bu gife kalbimi bıraktım.🥺

lütfen oylayıp yorum yapın.

kitap nasıl gidiyor sizce? yorum
ya da oy olmadığından geri dönüş alamıyorum
ve kitabı beğenip beğenmediğinizi
anlamıyorum.

iyi günler dileriim.

theatre club ★ sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin