Hayat bu ikili için su gibi akarken yaşadıkları mutluluk gözlerindeki ışıktan belli oluyordu. Sabah kahvaltıda Marzo dil kursunda yeni öğrendikleri kelime ve cümleleri konuşuyordu. Oya ise onun yanlışlarını düzeltiyordu. Marzo masadakilerini tek tek eline alarak hem Türkçesini hem de İtalyancasını söylüyordu.
-İtalyanca ekmek = pane, zeytin = oliva, peynir = formaggio, yumurta = uovo, reçel = marmellata, siz anladı bizim dil nasıl ?
-Güzel Marzo fakat bu yaştan sonra bana yeni şeyler öğrenmek zor geliyor, bu zamana kadar öğrendiklerim bana yeter.
-Sizin yaş çok güzel bir yaş, hem siz çok güzel bir hanım, siz yaşlı değil genç kız gibi, siz nasıl diyor fıstık gibi Maşallah nazar değmesin benim size.
Oya bunları Marzo'nun ağzından duyunca biraz utanıp kızarmıştı sonra bir şeyi bahane ederek masadan kalktı. '' Ayy yağmur başladı hemen çamaşırları toplamam lazım '' Marzo baktığında gökyüzünde bulutları görmüş fakat yağmur tanelerini yerde görememişti.
Akşam Marzo eli kolu dolu eve gelmişti ve direk mutfağa giderek elindekileri bıraktı. Beline mutfak önlüğünün ipliklerini bağlarken salona geldi.
-Oya siz bugün yemek yapmak yok ben yapcak size kendi ülke yemekleri. Ben emin siz beğencek.
-Yardım ister misiniz?
-No no no grazie ben yapcak her şey siz hiç gelmek yok ben sürpriz olsun istiyor okey. Oya gülümseyerek
-Anlaştık bende oturup dizi filmimi izlerim dedi ve kendine bir elma dilimlemeye başladı. Oya arada televizyonun sesini kapatarak Marzo'nun çalışırken çıkardığı sesleri dinliyordu, kesme tahtasındaki kesme sesi yada bir kasede bir şeyler çırpma sesiydi bunlar, içinde tarif edemediği bir duygu bütün benliğini sarıyor onu dünyanın en mutlu insanı yapıyordu.
-Oya siz kendi yatak oda gidecek ben masa hazırlayıp sonra siz bura gelecek tamam.
-Tamam gidiyorum fakat neler yaptınız çok merak ediyorum.
-Az bekle hazır çağıracak ben sizi. Oo unutmadan ben söylemek siz süslenmek bu gece çok özel güzel bir gece Okey. Oya kendi yatak odasında yıllardır giymediği siyah simli kumaştan kendisine diktiği kloş etekli ve üst tarafı dar bir elbise giymiş saçlarının örgüsünü açarak tokalarla tutturmuştu. Boynuna da altından ince zincirli küçük kalpli kolyesini takmıştı ve aynada kendine bakıyordu ki kapı tıkladı.
-Oya siz gelebilir. Oya odasından çıkıp salona geldiğinde masada çeşitli yemekler sıralanmış ve hiç boş yer kalmamıştı.
-Ne kadar çok yemek yapmışsınız, bunların hepsini biz mi yiyeceğiz?
-Oya siz beğenecek? Ben size sandalye çekecek çünkü kibar ben, siz dedi bana.
-Elbette kibar bir beysiniz Marzo.
-Siz şarap ister mi ben kırmızı seviyor diye aldı.
-Ben içki içmem siz için ben de bu kadehte su içerim okey dedi su dolu bardağını Marzo'ya uzatarak o da şarap dolu bardağını uzattı ve iki bardağı tokuşturdular.
-İlk Fettuccine başlayacak siz tabak verin bana, bu kadar yeter siz az az yiyecek, hımm siz nasıl diyor tadım az verecek ben. Oya bundan biraz yedikten sonra
-Bunu nasıl yaptığınızı bana da öğretir misiniz?
-Dur bitmedi. Bu lazanya bak beğenecek siz?
-Marzo ben en çok şunu merak ettim, adı nedir bunun?
-Bu ismi tiramisu tatlı tabak bitecek sonra bundan koyacak. Oya ben bir müzik çalacak sizin burada duran şey için aldı. Orhan Beyden öğrendi siz çok seviyor dedi.
-Marzo sen bana Tanju Okan'ın papatya gibisin beyaz ve ince şarkısının çaldığı plağımı aldın dedi ve hemen gramofonunu açarak çalmaya başladı ve dans etmeye başladılar. Oya Marzo'nun kollarında dans ederken uçuşan saçları bazen onun yüzüne sürülüyordu ve bu adam tarafından koklandığının ise farkında bile değildi çünkü Oya aşk sarhoşu olmuştu. Bu gece uzun saatler boyunca yemek, dans, sohbet çok güzel gidiyordu ve ayrı yataklarda yatsalar bile kalpleri artık birbirleri için atıyordu.
iki gün sonra piknik yapmaya gideceklerdi fakat dışarıda çok yağmur yağıyordu Oya buna çok üzülünce Marzo bir çözüm bulmuştu. Kareli büyük bir bezi evin ortasına serdi üstüne piknik için hazırlanan yiyecekleri koydu etrafa ise Oya'nın çiçek saksılarını dizdi ve piknik başladı.
-Marzo bu pikniğin en güzel yanı ne biliyor musun? Marzo pek anlamamış ona sorgulu gözlerle bakıyordu. ''Bir şey lazım olunca hemen mutfaktan getirebiliyorsun'' dedi ve gülmeye başladı. Marzo yine pek anlamamış fakat sevdiği kadın gülüyor diye gülmüştü.
Marzo eve gelince kapıdan Oya'ya sesleniyordu oda sabah işe giden Marzo'yu kapıya kadar uğurluyordu akşam ise alınacakları Marzo eve getiriyor Oya ise onun bütün ütülerini yapıyor ve giysileriyle tek tek ilgileniyordu. Evlilerden tek farkları hiç öpüşmemeleri birde değişik odalarda ve ayrı yataklarda yatmalarıydı.
Bu gün Nergis Oya'nın yanından geçip gitmiş hiç selam vermemişti o seslenince de arkasına dönüp bile bakmamıştı. Oya arkadaşının neden kırıldığını anlamak için onun evine geldi.
-Nergis ben sana ne yaptım ki benim selamımı bugün almadın?
-Kaç gündür ne yaptığını bir düşün bakalım bulabilecek misin?
-Off Nergis söyle işte neye kırıldın, Ben sana hiç bir şey yapmadım.
-İşte ben de tam bunun için sana kırıldım.
-Ayy Nergis başım ağrısı tuttu söyleyecek misin yoksa gideceğim.
-Git Oya git sen de terk et beni. On beş gündür bu kadın tek başına ne yapıyor hasta mı, bir derdi var mı ? Diye bakmaya bile gelmedin. Biz seninle eskiden bir günümüzü bile ayrı geçirmiyorduk, asıl sen bana neden darıldın onu söyle?
-Görüşmeyeli on beş gün oldu mu hiç fark edemedim arkadaşım özür dilerim.
-Özrün kabul edildi Oyacığım bu gece birlikte ne yapıyoruz?
-Üçümüz birlikte yemek yeriz sonra sohbet ederiz, film izleriz.
Nergis ona şaşkın şaşkın bakmış fakat Oya bunu fark edememişti çünkü o artık Marzo'suz hiçbir şey yapamıyordu. Marzo da Oya'ya bakmadan duramıyordu fakat bunu da Nergis'e belli etmek istemiyordu. Buna bir çözüm buldu iki kadın koltukta yan yana oturuyordu Marzo tam karşılarındaki sandalyeye oturmuştu ve kendisine aldığı gazetenin ortasına küçük bir delik delmişti oradan Oya'ya bakıyor fark edilmesin diye de arada sayfaları değiştiriyordu.
-Marzo Bey siz gazete nasıl okuyorsunuz? Artık dilimizi öğrendiniz mi?
-Ben dil kursa gidiyor artık iyi anlıyor sizi Nergis Hanım.
Oya gündüzleri Nergis ile birlikte her yere gidiyor ve her şeyi yapıyordu fakat geceleri Marzo ile birlikte baş başa olmak istiyor fakat Nergis onları yalnız bırakmıyordu çünkü tek başına yaşadığı için tıpkı eskiden olduğu gibi Oya ile gecelerini de birlikte geçirmek istiyordu. Marzo '' Bu kadın yüzünden bir gece gönlümüzce tatlı kadınımla vakit geçiremiyorum'' dedi ve odasına gidip eline bir kitap aldı çünkü kafasını dağıtmak istiyordu tam bu sırada telefonu çaldı arayan Guido'ydu.
-Nasılsın dostum Marzo işler nasıl gidiyor?
-Her şey çok iyi Guido sen nasılsın neler yapıyorsun?
-Bilet alıp oraya geleceğim bir kaç hafta sonra beni havalimanında karşılar mısın?
-Tabi arkadaşım çok iyi bir karar vermişsin çünkü seni çok özlemiştim. Uçağa binmeden telefon et okey.
-Ederim tabi kendine iyi bak Marzo bir kaç hafta sonra görüşmek üzere hoş çakal.
Marzo telefonu kapatmıştı ve sevdiği arkadaşının yanına gelmesinden çok mutlu olmuştu fakat aklına yine aynı şey geldi. ''Ev gittikçe kalabalık oluyor tatlı Oya'mla birlikte yine gönlümüzce bir zaman geçiremeyeceğiz'' dedi ve yatağının içine girdi yorganı kafasına çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir İtalyan'la Aşk ( KİTAP OLDU )
RomanceAşkı ararız düşünürüz peşinden koşarız fakat yakalayamayız yada o kişiyi bulamayız fakat unuttuğumuz anda birden kalbimizde bitiverir. Nasıl gizli gizli kalbimize süzülüp yerleştiğini anlayamayız fakat aşk bedenimizi sarar ve kalbimizi hatta ruhumuz...