Sevgili Holly

216 25 1
                                    

"Hergün az az ölüyorum Tanrım. Her dakika biraz daha eksiliyor benliğim ağırlaşan vücudumdan. Artık hissetmeyi de bıraktım. Bu dört duvar arasındaki mücadeleme devam edemeyeceğim gibi. Yaşlanıyorum , yıpranıyorum . Güçlü olmak artık çok zor." 

Daha güçlü olacağımı sanarken yaşadığım tüm olaylar birer koca yük olarak göğüsüme biniyordu. Ve benim kolumu dahi kıpırdatacak mecalimin bile olmadığını farkediyordum. Tavanı seyrediyorum yine. Çizilenler hep aynı olsa da gösterim her zaman farklı .

'Tanrım şu lanet saat sesi' diye homurdanırken , sırtüstü sere serpe bıraktığmı vücudumu doğrultmadan bir şaplakla , sinir bozucu saati komidinin üzerinden yere deviriyorum .  Sol yatak boş. Her zamanki gibi Matt Lisa' nın yanında .

Hem kıskanıyor , hem de üzülüyorum. 'Hiçbir zaman onlar gibi bir aşkın peşine sürüklenmeyeceğim bir daha' diye mırıldanırken, sarkan elim yatağımın altında duran kilitli kutuya çarpıyor. Acısıyla az biraz sol elimi sağ elimle ovuşturarak , hafifte küfürler savurarak kalkıyorum. Başımı eğdiğim gibi karşı karşıya kalıyoruz o meşhur kutuyla. Matt'in deli gibi merak ettiği , benim ise zerre umrumda olmayan o koca gereksiz kutuyu kucağıma alıyorum.

Ellerimi üzerinde gezdirirken bir kıymık parmağıma saplanıyor. "Seni lanet olası" ..neyse ki gözlerim hala iyi görüyor.

Çekip çıkardıktan  sonra  etrafını inceleyerek , kilitli yerine dikkatlice bakıyorum. Numaralarla bilmeceler oluşturulmuş , babamın getirdiği kutunun içerisinde ne saklı olduğunu merak etmeye başladığımdan sinirlerim , hızla artışa geçiyor. Hafif bir iki defa sallıyor , içinde çıkan sesle ne olduğunu anlamaya çalışırken bir yandan da

"Umarım bir bomba falan vardır da toptan hepimiz ait olduğumuz o cehenneme gideriz" diye ekliyordum. 0 ile 9 arası rakamlarla 3 basamaklı bir sayı elde etmem gerekiyordu. 

"123" , "345" , "657" , "157" gibi değişik rakamları bir araya getirip her seferinde şansımı birkez daha deniyordum. Her defasında da aynı sesi duyarak başarısızlığım yüzüme vuruluyordu. 

+" Birkez daha Holly! ... Olmadı! ...

Evet şimdi bir daha ... Kahretsin... Düşün düşün.. 354 ... -Ufak bir küfür -

Son kez hadi.. 987 ... Lanet olası " yere fırlattığım anda çarpan kısımda kilit kırılarak açılıyordu. İçerisinden döküklenlerle birlikte , topluca tekrar kucaklayarak yatağıma koyuyordum.

Birkaç mektup , birkaç fotoğrafla birlikte ufak tefek süs eşyaları gibi ıvır zıvırlarla dolu saçma bir kutu.

Tam da saçma olduğunu düşündüğümde ,  elime bir fotoğraf karesi geçiyordu. Mavi bir bisikletin önünde gülümseyen ben ve yanımda duran babam. 

"Mavi bisiklet... mavi bisiklet?!..." Kafamı kaşıyarak düşündüğüm mavi bisiklet tamlaması , aklıma ayrı odada kaldığım gün bulduğum günlüğü hatırlatırken , fotoğrafın arkasındaki yazıyı okumaya başlıyordum. 

' Bugün çok mutluyum. Babam artık hasta değil ve söz verdiği bisikleti aldı ' Luke Wayne / 13.06.1997

Derin bir nefes alıp dolan gözlerimle tekrar tekrar okuyordum elimdeki yazıyı. 

"BABAM ARTIK HASTA DEĞİL"  kısmını tekrar tekrar içerleyerek okuyunca , bulduğum günlüğün babama ait olduğunu bağdaştırmam zor olmuyordu.

Gözyaşlarım göz kapakçıklarıma ağır gelirken diğer fotoğraf karelerini incelemeye koyuluyordum.Birkaç mutlu fotoğraf , birkaç güzel anı ile birlikte bir düğün fotoğrafı. Harry,ben ve muhtemelen Maria. 

Bulaşık Teli - HastaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin