Zhan heyecanına yenik düşmüş,onun dudakları arasından çıkan sözlerle kalbinin delicesine atmasına engel olamamıştı.
Bu adam her konuştuğunda vücudunda hissettiği duygu tüm hücrelerine yayılıyor, bunca zaman yokluğunu çektiği tarif edemediği duyguları karşısındaki kişi sayesinde yaşıyordu.
''Sen kendinden vazgeçersen ben ne yaparım?''
Zhan'ın ince uzun parmakları elmacık kemiklerini okşarken, Wang Yibo alışık olduğu sıcaklığa kavuşmuş gibi yüzünü yanağını okşayan adamın avuç içine yaslamıştı.Sıcaklık bütün bedenini kaplıyor, vücudunun alev alev yandığını hissediyordu.
''Sen benden vazgeçmediğin sürece ben ne senden ne kendimden vazgeçerim.''
Yibo yüzünün yaslı olduğu avuç içine dudaklarından çıkan en uzun öpücüğünü kondurmuş, ardından derince nefes almıştı teninin her bir zerresinin bütün kokusunu içine hapsetmek için.
Zhan hissettiği ıslak dudaklarla kapattığı gözlerini iyice sıkmış, uzun kirpiklerinin gölgeleri saklamıştı badem gözlerini. Boğazı kurumuş olacak ki sertçe yutkunmuş, çıkan sesle eline dayalı yüzün sinsi gülüşünü tüm bedeninde hissetmişti.
Zhan hızlıca açtığı gözleri onun gözleriyle buluşurken, dudakları onun gibi kıvrılmış ama ardından karşısındaki arsız gülüşler atan adamın adını yüksek sesle bağırmıştı.
''Wang Yibo!''
''Evet sevgilim.''
Umursamaz tavırlarla konuşmaya çalışsa da Xiao Zhan onun bu hallerini bildiğinden oyununa alet olmamak için ellerini yüzünden çekmek istemiş,tam çekeceği sırada Wang Yibo hızla kendi elini onun eli üstüne koyup hem çekmesine izim vermemiş, hem de parmaklarını parmaklarına karıştırmıştı.
''Sıcaklığından beni mahrum etmeyeceksin değil mi?''
Mimikleri tamamen küçük bir çocuk edasıyla sevimliliğe bürünürken, ses tonu aksini iddia eder gibi tüm bedenini eritecek kadar sert ve tok çıkmıştı.
Hâlâ bu adamın tanımadığı yönleri bir bir karşısına çıkarken, her gün yeni bir yönüyle karşılaştığı için minnettardı gökyüzündeki tanrılara.
Yıllarca farklı yerlerde aradığı aşkı yanı başında bulacağını düşünmeden, yanlış insanları tanımış, tamamen yanlış insanlara güvenmişti. En önemlisi ise kendisine değer vermeyen insanları sevmişti.
Ama şimdi tek bir hareketiyle bütün bedenini yerle bir eden adamı bulduğuna, sıcaklığını hissettiğine, sevgisini, aşkını tattığına şükreder olmuştu.
Bu adamın varlığı bütün bedenini ele geçiriyor, ondan ayrı kalmayı bırak ondan bir saniye bile uzak kalmaya dayanamayacak duruma geldiğini düşündüğünde istemsizce yüzünde oluşan gülümseme kahkahaya dönüşmüştü.
Yibo gözlerinin içinin ışıldamasını uzun süre izleyip, kahkahalar atan dudaklarına çevirmişti irislerini. Dudaklarının hemen altındaki beni gülümsemesi büyüdükçe daha çok belli olurken, sanki oraya yerleştirilmiş bir sanat eseri gibiydi.
Bu küçük siyah nokta onu daha önce kimsenin görmediği, kimsenin çizmediği bir resim gibi gösterirken, yüzünün farklı yerlerine konumlanmış benler onu tamamlayan yapbozun kayıp parçasıydı sanki.
Wang Yibo avuçları arasından ayırdığı yüzünü onun yüzüne yaklaştırırken Xiao Zhan kapattığı gözlerini aralamış, hemen önündeki adamın sıcak nefesini yüzünde hissettiğinde tekrardan derinlemesine yutkunmuştu.