"S-Serkan o kızın adı,o kızın adı..Eda."
Bu sözleri duyduğumda kalbime keskin bir ağrı girdi,dinmek bilmiyordu.
O sözler kafamda onlarca kez yankılanırken aynı anda Eda'nın o sözleri,o an kafamda adeta çok büyük bir baskı oluşturmuştu.
"Dolaba saklanmıştım annemleri bekliyordum,oyun oynuyordum.İstinat duvarı..Evin üzerine çökmüş.
İkisi birden..."
Babama çık dercesine bir el işaretiyle kapıyı gösterdim.
Şimdi acılarımla yüzleşme vaktiydi.Evime geçtim ve bir yandan gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken Eda'yla geçirdiğim anıları düşünüyordum.O beni hayata geri döndürmüştü,o benim meleğimdi...Kitaplıktan "Kürk Mantolu Madonna" kitabını aldım ve okumaya başladım.
"Benim beklediğim aşk başka! O bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka; istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!."Eda'ya bu nefret ve hüzünü yaşatıp hayatımın meleği olmasına mı izin verecektim yoksa sonsuza kadar aşkından mahrum kalmasına mı?..
Kitabın derinliklerine dalmıştım, her satır her cümle her kelime sanki beni ve Eda'yı anlatıyordu.
Eda bana aşkı,sevgiyi,özlemi,hayatın bir anlamı olduğunu ve yaşamaya değer olduğunu öğretmişti.Geçen hafta gittiğimiz filmin çıkışında bana
"Sen de kötü anılarını sildirmek ister miydin?"
diye sormuştu.
"İsterdim Eda..Senin kötü anılarını sildirmeyi çok isterdim..."Tüm bunları düşünürken telefonum çaldı.Eda arıyordu.
Telefonun 3 kez çalmasına izin verdim fakat dayanamadım,açtım."Alo..."
"Alo Serkan nasılsın ?"
"İyiyim Eda,nerdesin sen?"
"Evdeyim,kızlarla oturuyoruz sen nerdesin?"
"Ben de evdeyim.Eda önemli bir şey konuşmamız lazım."
"Tabii,konuşalım.Nedir?"
(Ona gerçekten gerçekleri söylemeye hazır mıydım?)
"Eee-şey diyecektim ya,şu site projesinin peyzaj çizimlerini bitirdin mi?"
"Serkan?Dün sana teslim ettim ya?"
"Ha öyle mi? Tamamen aklımdan çıkmış ya.O zaman öpüyorum seni.Görüşürüz.."
"Görüşürüz""Kızlar,Serkan'ın sesi bir tuhaf geliyordu.Canı bir şeye mi sıkıldı acaba?"
"Amaan ne olacak dadam?İşle ilgili bir şeydir takma boşver.Kekini ye sen hiç dokunmamışsın bile."
Düşünüyordum,elimden başka bir şey gelmiyordu çünkü.
Eda'ya bu durumu nerede,nasıl açıklayacaktım?
Bu durumu kendim kabul edememişken ona açıklamak ne kadar doğruydu? Ama ona yalan söyleyemezdim.Kararlıydım,açıklayacaktım.Seyfi'yi çağırdım ve ondan Babam'ı buraya çağırmasını rica ettim.
Babam gelmişti,ona içimdeki tüm öfkeyle bir bakış attım.
Sanki içinde hissediyordu o öfkeyi.
"Geç,otur!" dedim.
Bir süre birbirimizle bakıştık.
"Oğlum..biliyorum herzamanki gibi hayatını yine ben altüst ettim.Ama bunu senden saklayamazdım.Özür dilerim..."
"Özür dileme! Özür dileme! Sen artık benim için yoksun! Zaten hiç bir zaman yoktun! Beni aile sevgisine en muhtaç olduğum zaman yurtdışına gönderdin.Senin en büyük hatan benim baba!"Onu buraya kaza belgelerini incelemek için çağırmıştım.Yaklaşık 2 saat boyunca kaza belgelerini inceledik.Gerçekten onlardı.Eda'nın annesi ve babası...
Uzunca bir süre inceledim.Ama anlandıramıyordum,hayatı boyunca tesadüfe inanmayan ben,bu sefer inanmıştım.Ve bu çok kötü bir tesadüftü..
Saat geç olmuştu yatağıma uzandım.Gözlerimi kapattıkca aklıma Eda geliyordu...Kim bilir bu haberi alınca nasıl kahrolurdu..
Gece uyuyamadım.Vicdanım daha fazlasına el vermiyordu..
Saat 1:24 sularıydı..arabaya bindim ve Eda'nın evinin önüne gittim.
Eda'yı aradım
"Eda şu an kapındayım,aşağı gelir misin lütfen.."
"Aşağı mı? Ne?"
"Eda,in lütfen."
Uykusundan uyandığı çok belliydi,karşımda titriyordu.Önce ona sıkıca sarıldım ve o an sanki bizi alıp başka bir evrene götürmek istedim,her yerden uzak,her şeyden uzak."Arabaya biner misin lütfen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESARET
RomantizmHepimiz biliyoruz ki Sen Çal Kapımı dizisinde 14. Bölümden sonra hiç bir şey yolunda gitmedi ben de hikayeye yeni bir heyecan getirip 14. Bölümden hikayeye kendi senaryomla devam etmeye karar verdim Umarım beğenirsiniz. Eda'nın Anne ve Baba'sının...