Magnus Alec'in yanına uzanmış onun saçları ile oynarken bir yandan da ona gün içinde olan şeyleri anlatıyordu.
Her akşam bunu yapıyordu hiç sıkılmadan. Bu ona iyi geliyordu ve Alec'e de iyi geldiğini umuyordu.
"Yanımda olmanı özledim. Sesini duymayı özledim Alec. Seni öpmeyi, sana sarılmayı, seninle uyumayı... hepsini öyle çok özledim ki..."
Uzanıp Alec'in yanağına bir öpücük bırakmıştı.
"Seni çok seviyorum. Ve senin de beni sevdiğini biliyorum. Bu olay bittiğinde... senden bu olanların acısını çıkaracağım. Beni bu denli üzdüğün için sana öyle çok kızacağım ki..."
Başını Alec'in omzuna yasladı ve derin bir nefes aldı.
"Kokun hala çok güzel. Kıyafetlerini sürekli değiştiriyorum. Ama bedenin garip bir uyku halinde olduğu için nefes almak dışında insani bir eylemin olmuyor. Terlemek, göz kırpmak, hareket etmek... dudakların bile bir saniye kıpırdamıyor."
Elini yavaşça tutup sıkmıştı.
"Bu halin canımı çok yakıyor."
Uzanıp kapalı olan göz kapaklarına öpücük bırakmıştı Magnus. Bunu yaparken gözleri yaşardığı için Alec'in yüzüne birkaç damla yaş düşmüştü.
"Özür dilerim." Diyerek aceleyle Alec'in yüzünü sildi Magnus. "Ağladığımı görsen öyle çok kızardın ki bana... Çık şu odadan eğer ağlayacaksan diye bağırırdın büyük ihtimalle. Ben de odadan çıkar, kendi odama giderek daha fazla ağlardım... şimdi senin burada olup ağlamana dayanamıyorum sevgilim diyerek beni teselli etmene ihtiyacım var. Lütfen bundan sonra böyle olsun tamam mı? Bundan sonra bana sesini yükseltme. Hoş, şu an o haline bile razıyım. Yeter ki uyan."
Göz yaşlarını silip tekrar başını Alec'in göğüsüne koydu Magnus.
"O hallerin devam ederse burada kalabileceğimi düşünmüyorum. Ya da... kalsam bile tekrar seninle olabilir miyim emin değilim. Ama içimden bir ses uyanırsan her şeyin daha iyiye gideceğini söylüyor. Mutlu olacağız. Sen yokken mutlu değilim Alec. Kızımız da senin uyanmanı bekliyor."
Magnus zar zor da olsa ağlamasını yatıştırmayı başarmıştı.
"O çok güçlü bir kız. Tıpkı sana benziyor ama gözlerini benden almış. Ten rengi aynı sen, bembeyaz bir teni var. Ve biliyor musun? Çok hızlı büyüyor. Daha geçen gün kollarım arasında minicik kalıyordu. Gerçi hala minicik kalıyor ama eskisi kadar minik değil. Annem ilk zamanlarda bebeklerin çok hızlı büyüdüğünü söyledi. Babam da büyücü bebeklerin normal insanlardan daha hızlı geliştiğini söylüyor. Yani normal bebeklerden daha hızlı yürüyüp daha çabuk konuşacak."
Bu detayı verdikten sonra elini Alec'in yüzüne çıkardı Magnus. Çenesine küçük bir öpücük bırakıp tekrar göğüsüne yattı.
"Kısaca hemen uyanmazsan onun tüm gelişimini kaçıracaksın. Onu birlikte büyütmeliyiz değil mi? Hem ilk kime baba diyecek diye iddiaya gireceğiz daha. Gerçi bu konuda hiç şansın olduğunu düşünmüyorum. Bence ilk bana baba diyecek. Ama sana derse de kıskanmam."
Magnus onun yüzünü sevmeye devam ederken odanın kapısı birkaç kez çalındı ve Abel kucağında Melanie ile odaya girdi.
"Sütünü güzelce içti ve mayıştı. Uyumadan önce onu görmek istersin diye düşündüm."
"İyi düşünmüşsün anne, onu bana ver. Hem Alec de kızını yanında hissetmek istiyordur eminim."
Magnus kızını kucağına alıp kızının alnına bir öpücük bırakmıştı.