-8-
( Emir'in Anlatımıyla )
Miray'ı bu kadar sinirlendirecek şeyin ne olduğunu düşünüyordum hala. O ise hala kapının önünde çökmüş bir şekilde duruyor, hiçbir şey söylemiyordu. Bu durumdan korkmaya başlayınca isminin Yasemin olduğunu öğrendiğim arkadaşına döndüm. Çok ayrı kalmıştık ama neye nasıl tepki vereceğini bilirdim. Miray bırakın birini incitmeyi yanlışlıkla birinin saçının telini koparsa özür diler, üzülürdü. Bunu duygusal olarak algılamayın. Hayır Miray göründüğü kadar duygusal değil. Aslında çok daha karmaşık biri. Öyle ki içindeki düğümü yıllardır çözemiyoruz. Yasemin bakışlarımı anlamış olacak ki Miray'a doğru ilerledi.
"Miray?"
Hala resmen burnundan soluyordu. Ne yapmıştı bu kız? Kişisel alanım diye bağırmıştı Miray. Odasına mı girmişti? Miray'ın böyle şeyler hoşuna gitmezdi. Sakınırdı hep. Miray Yasemin'e ses vermemişti. Ne ağlıyor, ne de konuşuyordu. Çıt çıkarmıyordu. Teker teker seslendiler ona.
"Miray?"
"Kelebeğim ses mi versen?"
"İyi mi o?"
"Yenge?"
Emrullah'tan ses gelince oraya döndüm. Şaka mı yapıyordu amına koyayım?
Yanındaki çocuk neydi heh Berke! Kafasına bir tane geçirdi. Miray normalde de sakin bir kız değildi evet. Ama birisine fiziksel şiddet uygulamak veya savurduğu tehditler onun yapacağı türden şeyler değildi. Yokluğumda ne yapmışlardı bu kıza? Nelerle uğraşmıştı kim bilir? Özür dilerim Miray. Daha önce gelmediğim için çok özür dilerim.
( Miray'ın Anlatımıyla )
Etrafımdaki seslere dayanamaz hale gelmiştim. Ben ne zaman bu hale gelmiştim sahi? Sinir beni çok zor ele geçirirdi. Ve ben artık katlanamamıştım. Şiddeti seven biri değildim. Asla sorunlarımı böyle çözmezdim. Ama kendimden sakındığım anılarımın karıştırılması beni çıldırtıyordu. Nasıl düşünülürse düşünülsün annemle anılarıma saygısızlık yapıldığını düşünüyordum. Annem o kutuyu yıllarca sakınmıştı. Aynı şeyi yapacaktım. Ve kimsenin bu kişi Emir bile olsa odama girip eşyalarımı karıştırmaya hakkı yoktu.
"Güzelim?"
Diğer sesler kesilince bu sefer Emir başlamıştı. Sinirime yenik düşmekten korkuyordum. Bir nevi sakinleşmeye çalışıyordum. Tabii burada pek mümkün olmuyordu. Ayağa kalktım. Bir şey söylemem için, bir tepki vermem için yüzüme merakla bakıyordu. Vermedim. İlk defa bu kadar ruhsuz gibiydim. Sanki hiçbir şey olmamış gibi geçip gittim yanlarından. Ağlamayacaktım. En azından şu an bu evde ağlamayacaktım. Odama çıktım. Hala dağınık olan kutuya baktım. Gözlerim doluyordu. Hemen düzelttim. İyice toparlayıp yerine yerleştirdim. Üzerime baktım gerçi pekte önemli değildi. Hızlı adımlarla aşağı indim. Beni gördüklerinde ayaklandılar. O an özür dilemek istedim. Onlara böyle yapmaya hakkım yoktu. Onlara döndüm.
"Özür dilerim."
Sırayla baktım gözlerinin içine dolu olan gözlerimle. Hepsine çok ısınmıştım. İlk defa birilerini ailem yerine koyabiliyordum hatta. Anıl ve Yasemin hariç birilerini. İlk Emrullah adımladı bana doğru. Neden bilmiyordum ama ona bile ısınmıştım. Saçma sapan hallerine alışmıştım bir kaç günde. Tam önümde durdu. Ona çevirdim içinden ne kadar kırgınlık aktığını bilmediğim gözlerimi. Kafamı salladım. Daha fazla ağlamamaya dayanamayacaktım.