"omega olmak, sana çok yakışıyor..."
katsuki bin yıl daha yaşasa, bu cümleyi yine de duymazdı.
todoroki'nin boynundan akan ter taneleri, kış soğuğuna rağmen inatla parıldayan güneş sayesinde iyice göz önüne gelir iken koşmaktan mı yoksa söylediklerinden dolayı mı bilinmeyen yüzündeki kızarıklık, bakugo'nun tepkisi ile aynı sayılırdı.
(betimlemenin bokunu çıkarmış olabilirim ama yazmak için bir yerden başlamam gerekiyorduSJDSHJKJ)
katsuki'nin kalbi kulaklarında, artık nerdeyse her vakit shoto ile konuştuğunda olduğu gibi, alışıldık bir şekilde atıyordu. belki de buna alışmamalıydı ama, niyeyse yaşıtı ile her konuştuğunda veyahut her gözleri buluştuğunda sadece... 'normal' hissetmiyordu.
istemsizce eli ensesine kaydı bakugo'nun. yüzü kesinlikle normalden daha sıcaktı. todoroki'nin sözleri ne çok fazlaydı bakugo için, ne de çok az; tam yeterliydi, aynı ilişkileri gibi. arkadaş sayılmazlardı, sevgililik zaten konu dışıydı bakugo için, şu an ne oldukları belirsizdi. üstüne bir etiket yapıştırmak mantıklı gelmiyordu.
ancak bu belirsizlik ne kadar güzel olsa da, aynı andan da korkutucuydu. çünkü, adı üstünde, belirsizdi.
rüzgâr yeniden estiğinde, shoto sonunda nefesini toplamış ve aralarındaki sessizliği tekrar bozmuştu. "rahatsız olmadın... değil mi?"
kendinden emin olmayarak, shoto için oldukça nadir, konuştuğunda katsuki'nin odağı aniden yine yaşıtına döndü. yaşıtı tedirgin gözüküyordu, hem de oldukça fazla.
heterokromik gözlerini sürekli olarak kaçırırken bakugo anlamayarak todoroki'ye baktı. beyaz-kızıl saçlı yüzündeki soruyu anlamış gibi devam etti, o da bakugo gibi elini ensesine kaydırarak.
"kursa giderken..." dedi. derin bir nefes aldı ve sonunda, sonunda, ikilinin gözleri birleşti. "enseni koklamıştım. özür dilerim."
katsuki, shoto'dan böyle bir af beklememişti. hatta olan olayı unutmuştu bile. sadece fazla hassas hissetiğini hatırlıyordu, ensesinden. sanki o günü tekrarlıyormuşcasına parmakları tekrar o koku mühürlerinin üzerinden geçti.
"suç bendeydi, alfa olmadığımı bilemezdin-" lafını kesti shoto.
"hayır, bir alfa olsan dahi sormam gerekirdi," kolunu vücuduna sabitleyerek önünde saygı ile eğildi. "özür dilerim."
katsuki rahatsızca homurdandı. "ne yapıyorsun, geri zekâlı?"
shoto kafasını kaldırdığında yüzündeki o aptal bakışı yakaladı sarışın ve daha da sinir oldu. çok, çok siniri bozulmuştu. sonuçta öğretmeni değildi, büyüğü değildi... ama arkadaşı da değildi.
ve bu, bütün durumu daha karıştırıyordu. ne diyecekti, onun yanında nasıl bir uslûp kullanacaktı, hangi kelimeleri seçecekti; belirsizdi.
"düzgün dur. büyüğün müyüm senin mal? tamam kabul ettim özrünü." diye geçiştirerek cevapladı katsuki, shoto'nun duyulmamış sorusunu. niyeyse elleri titriyordu. ne hissettiğini bilmiyordu. ne olduklarını bilmiyordu. sen de böyle hissediyor musun? diye sordu içinden asla duyulmayacağını bilmesine rağmen.
shoto, şimdi dik, gözlerinin içine bakıyordu, inatla. katsuki tuttuğu kolunu sıktı. bakma.
"bakugo." dedi, shoto. sesi oldukça yumuşak ve huzur vericiydi. onun sesini hiç böyle duymamıştı katsuki, o kutuları düşürdüğünden beri, böyle şefkâtle yaklaşmamıştı ona yaşıtı. kafası karışıktı. neyin doğru neyin yanlış olduğunu çıkaramıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
infinite ⊹ todobaku [✅]
Fanfiction"seni sonsuz seviyorum." hepsi yanlıştı. bu dünyaya bir omega olarak gelmem, okulda en gıcık kaptığım kişiye âşık olmam ve okulun en iyisi olmam da. kulağıma fısıldadığın sözcükler de, hepsi yanlıştı, yarı ve yarı aptal! omegaverse • omega!katsuki +...