İkinci Bölüm : Gölge

3 0 0
                                    

Gözlerimi açtığımda derse geç kaldığımı fark edip hızlıca hazırlandım. Geç kalmışlığın telaşıyla dünkü adamı unutmuştum bile. Sabahları uyandığı an kahvaltı edebilen tiplerden değildim. Motoruma atlayıp 30 dakikalık mesafeyi hızlı kullanarak 20 dakikaya kısalttım. Bölümümün binasına geldiğimde ise çoktan ikinci dersim başlamıştı ve şimdi girmem hiçbir işe yaramayacaktı.

Kantine geçip peynirli poğaçayla çayımı kaptım. Yavaş yavaş yerken aceleden bir defter bile almadığımı fark ettim. Kendi kendime hayıflanırken masamdaki sandalyelerden birinin çekilmesiyle dikkatimi yemeğimden o tarafa doğru verdim. Tanımadığım simaya kısa bir bakış atıp görmezden geldim, çalar çalar gider kafasındaydım. Yemeğimi yerken bakışlarını ısrarla üstümden çekmeyişi sabrımı sınamaya başlamıştı. Kafamı kaldırıp biraz inceledim. Kumral bir çocuktu benden küçük olması da muhtemeldi, dik oturuşundan izlenimime göre 1.85 boylarında olmalıydı. Ne kadar dik oturup özgüvenli gözükmeye çalışsa da gözlerindeki endişe kendini ele veriyordu.

'Buyur, kalkmadığına göre bir diyeceğin vardır herhalde?' deyip soğuk bakışlarımı gözlerine kitledim.

'Merhaba abla ben Mertcan, kaç yaşındasın bilmiyorum o yüzden kusura bakma hitap şeklim böyle diye. Benim bu okuldaki ilk senem ve çok yalnızım ne yapsam arkadaş edine-' diye devam ederken lafını böldüm.

'Mert, bulunduğun durum beni hiç ilgilendirmiyor o yüzden derdini kısa kes ya da kalk masadan' diye tersledim.

'Tamam abla ama adımı kısaltmandan samimi olmaya başladığımızı düşünüyorum, bakma ama bana öyle öldürecekmiş gibi tamam tamam sadede geliyorum bak şu masada Burak abilerim oturuyor beni aralarına aldılar sağ olsunlar çok eğleniyorum. Her boku ben ödüyorum ama olsun ders çıkışı psye falan gidip fifa atıyoruz. Ama onların beni kardeşleri olarak benimseyebilmesi için Burak abiye bir kız ayarlamam lazımmış ve şu an kantindeki tek kız sensin o yüzden ne dersin he Burak abime bak, boy desen var, yakışıklılık desen tonla, gülüşündeki parıltıdan bahsetmiyorum bile ahhg gözlerim kamaştı.' Hızını alamayıp devam edecekken ağzını elimle kapattım. Çok övdüğü Burak abisine bir bakış attım, dediği kadar yakışıklı biri değildi ama çirkin de sayılmazdı. Gülüşü hakkında yalan söylediğini bana bakan Burak'ın yüzünden anlayabiliyordum. Nasıl tarif etsem size, yavşak yavşak gülüyordu ağzının ortasına tokadı yapıştırmamak için kendinizi zor tutacağınız tiplerdendi.

'Mertcan bak şimdi, ben sanki sen vaktimi çalmamışsın gibi davranacağım sen de sanki benimle hiç konuşmamış gibi tamam mı koçum?' deyip içimde tutamadığım hisle ensesine patlatarak ayağa kaldırdım. Hızlı vurmamıştım ne olursa olsun gereksiz şiddete karşıydım ve bu çocuğun bana bir yanlışı olmamıştı sadece biraz saftı. Mizacımın kaba oluşunu, izinsiz masama oturmasıyla dengelediğini düşündüğümden umursamadım. Mertcan tam arkasını dönüp giderken kendimi tutamayıp seslendim.

'O piçler seni kullanıyor, sen onların uşağı değilsin böyle insanların kuklası olup üniversite hayatını zehir etme. Emin ol yalnızlık bunlarla olmaktan bin kat iyidir.' Dedim. Kafasıyla beni onayladı ama ne demek istediğimi anlamadığına emindim kullanılıp bırakıldığında anlayacaktı.

Yemeğimi bitirmiş, yemek üstü sigaramı içerken yanında çayımı da yudumlayabileyim diye düşünerek çay alınan yere gidip bir bardak daha aldım. Karton sıcak olduğu için yavaş yavaş adımlıyordum ki bir öküzün bana çarpmasıyla elimi haşlamam bir olmuştu. Elimi çaydan arındırmak için hızlıca sallarken karşı taraftan bir özür duymadığımı fark ederek bana çarpan kişiye baktım.

Hani tahmin edebileceğinize emindim çünkü bu kadar rahat bırakılmam beni bile şaşırtırdı. Burak piç gülüşüyle bana bakıyordu, resmen gözümde görülen küçük acı birikiminden zevk alıyor gibiydi. Kulağıma eğilip

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 15, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Adrenalin KafesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin