business man

2.9K 83 203
                                    

(No magic. )

Draco Malfoy, büyük bir şirketin sahibiydi.
İş yerinde herkese karşı buzdan birine dönüşür-
Eve gittiğinde ise eşi Harry Potter Malfoy'a karşı tam bir kedi olurdu.

Tabii bunu yakın arkadaşları dışında kimse bilmiyordu.

Harry ile lise de tanışmıştılar.
İlk başta ondan nefret etse bile daha sonra ona aşık olmuştu.

Bunu 1 sene sonra fark etmişti tabii.

En zeki insanlardan biri olan ve büyük bir şirket yöneten Bay Malfoy bile konu aşka geldiğinde biraz saflaşıyordu, daha doğrusu aptallaşıyordu...

Ailesine açıkladığında babası, onu neredeyse evlatlıktan reddediyordu. Eh, sonrasında annesi, babasını ikna etmişti tabii ki...

Bir kaç ay Harry'nin peşinden koşmuştu.
Yıl sonunda ise Harry, onu sevdiğini söylemiş ve sevgili olmuştular.

Öhm, 1-2 yıl sonra da evlenmiştiler zaten.

Şimdi ise o üstün, harika, zengin, il adamı işini bitirmiş ve kocasının yanına seke seke gidiyordu.
(mecazi olarak tabii...)

.
.
.

Sarı saçlı adam, evinin önüne gelince kapıyı çalmadan hızlı bir şekilde anahtarla açmış ve eşine seslenmeye başlamıştı.

Son günlerde ona pek vakit ayıramıyordu...

"Harry! Ben geldim hayatım! " Genç, bir yandan evde geziyor bir yandan ise kocasına sesleniyordu.

Fakat, kocasının ne sesi geldi-
Ne de kendisi.

Cidden mi?!
Sırf ona zaman ayıramadı diye onu terk etmiş olamazdı değil mi?!
Yere çöktü ve nefeslerini düzene sokmaya çalıştı.

"Sakın ol, Draco... Abartıyorsun.
Uzun zamandır eve geldiğimde onu görmeye alışmışım... "

Elbette eşi daha önce de kendisi işteyken dışarı çıkmıştı. Ama o, daha önce hiç haber vermeden gitmemişti ki!

Genç adamın elleri titriyordu. 'Ya o da ,benden bıktıysa...! ' Diye düşünüyordu.

Düşüncelerini kapıdan gelen sesler bozdu.

"Bu ne biçim kapı ya?! Draco'ya söyleyeyim de şunu değiştirelim."

"Harry? " Genç adam hafif titreyen bir sesle söylemişti onun ismini. Harry dönmüştü!
Ya da- onu terk etmemişti!

Sarışın genç, çöktüğü yerden kalktı. (O kadar titizliğine rağmen) Kirlenen üstünü çırpamadan kapıya- daha doğrusu Harry'sine koştu.

"Draco? Burada ne yapıyorsun bugün işte olacağını sanıyordu-" Siyah saçlı genç, sarışının aniden ona satılması ile sustu.
Neden işten erken geldiğini ve neden titreyerek yerde oturduğunu merak ediyordu aslında...
Ama şu an pek iyi gözükmüyordu...

İkisi birbirlerinden ayrıldıktan sonra Harry merakla, kendisinden uzun olan kocasına baktı.

"Neredeydin?! " Sarışın, ani telaşla yarı bağırarak sormuştu bu soruyu kocasına.

"Ron ve Blaise ile buluşmuştum.
Neler oluyor, neden bu kadar telaşlısın ve neden sinirlisin? Ayrıca bir daha bana bağırırsan ağzına sıçarım. "

"Bana neden haber vermedin?
Çok endişelendim.
Sana zaman ayıramadığım için beni bıraktığını sandım..."
Sarışın, hâlâ tedirginlikle titriyordu.

"Bırakmak mı, hemde işin yüzünden?!
Tanrım!
Draco, ne zamandır bu kadar aptallaştın cidden?
Seni aradım ama telefona o, apta- Astoria denen asistan çıkınca kapattım. Sana söyleyeceğini düşündüğüm için tekrar aramamıştım.
Aptal kadın! Seni endişelendirdiğim için üzgünüm canım."

"Sorun değil. Sana çıkıştığım için ben de özür dilerim güzelim. "

İkisi birbirlerine gülümserken yüzleri yavaşça yakınlaştı.
Aynı zamanda gözleri de kapanıyordu ikisinin.

Tam dudakları birbirleriyle buluşacakken-
Kapı çaldı.

İki gençte söve söve kapıyı açtılar.
Eh, gelenler arkadaşları; Ron, Herm, Pansy ve Blaise idi.
Ah, ek olarak bu grubun yeni üyeleri olan Theo ve Luna da vardı tabii.

Hepsi önce ikiliye baktı.
Daha sonra ise (oh, bunlar Ron ve Blaise çiftiydi.) doluşarak kapıdan giremeye çalıştılar.
Tahmin edeceğiniz üzere bir başarı olmadı.
Kapıda geçen 1-2 dakikalık göz muhabbetinden sonra hepsi içeri geçtiler.

Sıkışmadan.


(yaklaşık bir buçuk saat sonra)

"Hey! O zamanlar sadece ergendim! Beni suçlayamazsın Pansy! " Sarışın genç şuan eşi ile yan yana oturmuş, arkadaşları ile eski anılardan konuşuyordular. Tabii arkadaşı onun rezil anılarından bahsetmeden daha hoş olurdu ama neyse.

"Draco doğru söylüyor.
Ayrıca senin yaptıkların altta kalıyor diye unuttuk sanma Pans hanım!
Ron, Herm ve ben hepsini hatırlıyoruz. Bir daha kocalama karışırsan ortaya döktüğüm şeylerden pişman olmayacağım. "

"Waow! Pekala Potter-Malfoy! Sakin ol. Kocana karışmayacağım. " Siyah, küt saçlı kız iki elini havaya kaldırmış, masum bir şekilde 4-5 senelik arkadaşına bakıyordu. (Tabii arkadaşının kocasıydı ama onunla da birebir dost olmuştu canım!)

"Ben o sıralar okulda değildim. Ne hoş anılarınız var. Orada olmak isterdim. " Luna'nın hülyalı sesi ile herkes ona döndü.
Genç kız konuşurken çok rahatlatıcı bir ses çıkıyordu. (Çoğu kişi onun konuşma tarzına hayrandı.)

"Dert etme Luna.
Sonuçta her zaman birlikteyiz ve yaşlananana kadar anılarmızı tazelemeye devam edebiliriz! "
Sarışın, kocasının bu tatlı hallerini izlerken gülümsedi ve onun yanağına bir buse kondurdu.

"Seni seviyorum hayatımın anlamı... "

"Bende seni seviyorum canım. "

İki genç birbirlerine aşkla bakarken, turuncu saçlı gençten bir ses onların bu anlarını bozdu.

"Gidin başka yerde yiyişin! "

Ve herkesten bir ses yükseldi (eh, Luna'dan ve turuncu saçlı gencin sevgilisinden hariç tabii~) .

"Kes sesini Ronald! "

"Tamam ya. Bir şey demedim ki zaten. "

"Blaise, bazen ona nasıl katlandığını düşünüyorum. "

Esmer tenli genç, arkadaşına döndü-

"Eh, sanırım aşık olduğum için. Ama emin ol bazen bende düşünmüyor değilim..."

"Hey!? Bende burdayım. Bil diye söylüyorum! "

Oh, ilk bölüme göre iyiydi bence?

Öhm- her neyse.

Elif • Hogwarts trash
Kitabına hoşgeldiniz 🎉

Hatalarım varsa belirtin veya mâruz görün~

Hoşçakalın

Gaywarts • OneshotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin