gerçekten çok uzun zaman önce yazmaya başladığım kısa bir hikayeydi bu. yalnızca bu bölümün hazır olmasını göz ardı ederek paylaşmaya karar verdim. umuyorum ki bir şeyler hissetirebilir.. kontrol etmeden atacağım çünkü okursam sileceğimi biliyorum:d
şu an ki hedefim yalnızca bir çizim tableti almak ve bu hikayeyi genel itibariyle diyaloglaştırarak bir manga çizmek ancak üniversite sınavına hazırlanmanın verdiği stresten kurtulunca tabii ki. yaniiii yaz tatilinde falan? her neyse. eğer olur da çizmeye başlarsam sizlerle de paylaşacağım.
iyi okumalar.
"""
İçinde duyduğu tarifsiz acı ile mücadelesi her geçen saniye biraz daha zorlaşıyor, iplerini tuttuğu tüm iradesi sarsılıyor ve tutku tüm bedenine yayılıyordu. Her pazar günü kilisede okunan İncil'de yazanlar kulağına rüzgar tarafından itinayla fısıldanıyor ve kendisinin bir günahkar olduğunu, Tanrı katında yeri olmadığını söylüyordu. O ise ailesi tarafından uslu olduğu için, iyi, uysal ve ahlaklı bir çocuk olduğu için defalarca kez hediyelere, sevgiye boğulmuş bir çocuktu; sevgisizlik, değersizlik ve yetersizliği hayatı boyunca hiç tatmamıştı ve şimdi insanlardan aldığını daha yücesinden alamayacağı düşüncesi içini bir ateş gibi kavuruyor, küle çevirmeden tekrar tekrar aynı acıyı hissettiriyordu.
Her şeye rağmen, hissettiği tüm acı verici duygulara rağmen, kolları arasına kıvrıldığı esmer adamın sarhoş edici kokusu burnuna vardığı zaman öylesine rahatlıyor, öylesine çözülüyordu ki karmaşık duyguları; bir anlığına çırılçıplak kalıyor, yeni doğan bir bebeğin ilk çığlığını atışı gibi kendini bırakıyordu. Belini saran güçlü kollar sıkılaştığında ve burnu çıplak göğüse daha çok yaklaştığında içine derin bir nefes çekiyordu. Öyle ki, içine buyur ettiği nefesin gürültüsü kulağına fısıldayan rüzgarın sesini kapatıyor, onu derin bir sessizliğin içine çekiyordu. Düşünceden yoksun ve tamamiyle cahil bir özgürlüğü tadıyordu böyle zamanlarda.
Genç adamın pürüzsüz göğsüne utanmazca, her şeyden kaçarcasına minik bir öpücük kondurdu ve gözlerini kapattı yorgunca. Dileği rüyadan uzak, huzurlu bir uyku çekmekti.
*
Esmer adam gözlerini araladığı vakit akşam güneşi kapalı perdelerin ardından dahi içeriye sızıyor ve etrafı loş bir biçimde aydınlatıyordu. Sevgilisinin beyaz tenine sarı ışığını bırakmış olan yıldızı kıskanıyor, gözlerini kırpmak ve onu görebileceği tek bir anı dahi kaçırmak istemiyordu. Ona duyduğu özlem, o yanı başında uyurken dahi yerli yerinde ve hatta artar biçimdeydi. Ölüm meleği ona asla uğramasın, Tanrı ismini unutsun ve dünya onunla yüzyıllar boyunca taçlansın istiyordu. Onu her günün her saniyesinde görebilmek, özleminin verdiğş bu derin acıdan kurtulmak istiyordu.
Kurumuş dudaklarını usulca beyaz tenli gencin omzunda gezdirdi ve kokusunu soludu korkakça. Her bir zerresini kaybetmekten, tüketmekten öylesine korkuyor ve öylesine derin bir acının içine süzülüyordu ki kendisini tanıyamaz hâle geliyordu. Aklına eseni yapan, düşüncelerini başkalarını umursamadan dobra dobra etrafa saçan bu adam; parmaklarını dahi incitmekten korkarcasına gezdiriyordu sevgilisinin üstünde. Bir tek harf onu kırmasın, tek bir sözüne içerlemesin diye öylesine sakınıyordu ki söyleyeceklerini daha doğru dürüst ona olan sevgisini dahi dillendirememişti. Sevdiği bu genç erkeğin söylenenlerden çok hissedilenlere kulak vermesi onun için adeta bir tamamlayıcı, bir destek olmuştu bu yüzden.
Esmer, gözlerini büyük bir ümitle kapattı ve düşlerinde dahi onu görmeyi diledi. Hayatının bir tek saniyesini onsuz geçirmemek bütün hayali, Tanrı denen düzenbazdan gerçekleştirmesini istediği tek dileğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the life we could have had
Fanfictionher şeyini kaybetmek, hayaller, olabilecekler, dünya'nın senden devam etmeni istemesi, senin ise onun durmasını. taehyung için bu böyleydi.