YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

1.1K 101 103
                                    



O zaman Let's go Let's goooo 😸

Jennie

Size Lalisa Manoban'ın tam bir sürtük olduğunu söylemiş miydim? Günlerdir onunla konuşma girişimlerimi boşa çıkarıyor ve benimle aynı ortamda beş dakika kalmıyordu.
Üstelik utanmadan gittiğimiz aynı partilerde her sederinde üzerinde başka bir kızla yiyişiyordu. Artık sabrım kalmadı. Şimdi gidiyorum ve bu işi hallediyorum.

Partinin sahibini tanımıyordum bile.
Sırf Rose'den Lisa'nın burada olduğunu öğrendiğim için içimde taşan öfkeyle hızla buraya gelmiştim. Lüks villanın açık kapısından içeri girdiğim an bu partinin de diğerlerinden farkı olmadığını anlamıştım. İçen insanlar, sevişgenler, kendilerinden klasman olarak yüksek kızları tavlamak için dil döken umutsuz vakalar. Etrafta gözlerimi gezdirmeye devam ediyordum. Evet şu köşedekiler oldukça vahşi içiyorlar. Ahh birazdan her yer kusmuk olacak uzaklaşsam iyi olur.

Kalabalığın arasından sıyrılıp mutfağa doğru yönelmiştim. Tam içeri girecekken önümde dikilen çırtlak sesli kız beni durdurdu.
"Hey sen! Seni davet ettiğimi hatırlamıyorum. Partimde ne işin var?"

Sanki buradaki herkesi sen davet ettin. Tanrım sorunsuz bir günüm geçemez mi? Karşımdaki tiki kılıklı kızın beni partisinden atmaması için, gülümsemeye çalışarak "ee şey buraya arkadaşımla geldim. Partilerinin mükemmel olduğunu ve çok eğleneceğimizi söyledi." Son cümlemde koluna dokunmuştum. Kız hemen yumuşayıp "tamam o zaman partinin keyfini çıkar. Ah içecek bir şeyler istiyorsan mutfak burada." Gülümsememi sürdürerek gitmesini bekledim.

Yüzüme anlamsızca bakıp yanımdan ayrıldı. Mutfağa gidiyordum değil mi?
İçeri girdiğimde gördüğüm manzarayı size açıklamaya çalışacağım. Evet çalışacağım çünkü hiçbir kelime bunu yeterince açıklayamaz.

Mutfağın tam ortasındaki büyük tezgahın üzerinde sevişen bir çift vardı. Bilin bakalım aralarında kim var?
Doğru bildiniz Manoban!
Gördüğüm görüntüyle mideme bir ağrı saplanmıştı. Tezgahın üzerinde altına aldığı kızın göğüslerini acımasızca talan ediyordu.
Gitmeye hazırlanmıştım ki, gözleri varlığımı farketti. Dondum kaldım. Hareket edememiştim. Gözlerime kenetlediği gözleriyle altındaki kızı becermeye devam ediyordu.
Nasıl bu kadar iğrenç olabilirdi? Nasıl hala gözlerimin içine bakabilirdi? Dayanamadım ve zor da olsa kendimi dışarıya attım.

Bu görüntüye son günlerde alışmış olmam gerekiyordu. Ancak hiç bu kadar gözlerimin içine rahatça bakıp yapmamıştı. Beni gördüğünde en azından yaptığı şeyden rahatsızlık duymuştu ama bu defa başkaydı.
Ne oldu sana Lisa? Neden herkesin söylediği gibi biri olmaya karar verdin? Benimle konuşmana ihtiyacım var.

Arabama binmek üzereyken arkamdan seslenen Lisa'yla duraksadım.
"Jennie bekle!"
Hayır yanlış duymuş olmalıyım. Yanıldığımı düşünerek tekrar arabamın kapısını açmak için bir hamle yaptım. Bu defa kolumdan tutulup, hızla çevrilmiştim. Sırtım arabamın kapısına yaslanmıştı. "L-Lisa? N-ne işin var burada?" Tuttuğu koluma bakıp kaşımı kaldırdım.
Çok da etkilenmiş görünmüyordu. Sırıtarak "kızgın olduğunda çok komik oluyorsun Jennie."

Bir de dalga geçiyor! Şimdi seni var ya!

Sıkılı yumruğumu kaldıracakken birden elimi tuttu. Hemen gevşemiştim. Bana dokunması bile yetiyordu. Lisa'nın üzerimdeki etkisi beni korkutmaya başlamıştı. Biraz önce onu başkasını becerirken gördüğüm halde, şu an kendimi ona kolayca teslim edebilirdim.

Biliyorum benim bir aptal olduğumu düşünüyorsunuz. Haklısınız da, ben bir aptalım. Umutsuzca Lisa'ya aşık olmuş, onun tek bir dokunuşuna muhtaç olmuş bir aptalım.
Yumuşayan yüzüm ve yumruğumla Lisa yine sırıtmıştı. Ama hemen gözlerine bir hüzün çöktü. Birden elimi bırakıp geri çekildi. Bu neydi şimdi?

Geri çekilmesine daha fazla izin vermeyip, bu defa ben onun elini yakaladım.
"Lisa, lütfen konuş benimle. Günlerdir peşinde koşuyorum. Konuşalım lütfen." Elini kurtarmaya çalışıp, başını iki yana hızla salladı.
"H-hayır konuşulacak bir şey yok Jennie. Gördün işte ben sana uygun değilim. Benim içimde gördüğünü sandığın şey her neyse unut. Ben buyum, fazlası değil."

Elini elimden tamamen çekip yalpalayarak ilerlemeye başladı. Arkasından öylece bakıyordum. İlerde park halindeki arabasına bindiğini gördüm. Hayır Manoban bu burada bitmedi. Hemen arabama atlayıp, hareket eden Lisa'nın peşine düştüm. O önde ben arkasında takip ediyordum. 

Yaklaşık iki saatlik bir yolculuktan sonra şehrin dışında ormanlık bir alana gelmiştik.
Biraz daha gittiğimde ormanın içinde muazzam  ve büyük bir evin bulunduğunu görmüştüm.
Burada ne işi vardı? Burası bir çiftliği andırıyordu. Gece olduğu için etrafı net göremiyordum. Ama oldukça büyük bir arazinin üstüne kurulmuştu.  Evin bahçesi çok genişti. Gözlerimi kısarak karanlığın içindeki atları görebiliyordum. Etrafı tahta çitlerle çevrelenmişti.

Bahçeye girmeden arabamı Lisa'nın farketmeyeceği bir yerde durdurdum.
Keşke dürbünüm olsaydı. Bunu aklıma yazdım, arabama, ne olur ne olmaz Lisa'yı daha iyi takip edebilmek için bir dürbün koymalıydım.

Lisa evin kapısında arabasını durdurdu. Kapıyı açan ve kim olduğunu ya da neye benzediğini bu mesafeden göremediğim bir kadın hemen ona sarıldı. Çok özlemiş olmalıydı. Bu sarılma gerçekten güçlüydü. Lanet olsun Manoban sevdiğin biri mi vardı bunca zaman? Neden sana aşık olmama izin verdin?

Bu her şeyi değiştirirdi. Lisa'nın benden hoşlandığını ve bunu kendine itiraf edemediğini düşünüyordum. Ancak, eğer başkasını seviyorsa ondan vazgeçmek zorundaydım. Bunu kabul edemem.

İyi ama sevdiği biri varsa neden sürekli başkalarıyla beraber? Aklım bana oyun oynuyor. Ne yapmalıyım?  Oraya gidip içimdeki her şeyi Lisa'nın suratına haykırsam?
Mantıklı bir davranış değil, ancak bunu yapmam gerekiyor.

Yürü Jennie, Manoban'ın biletini kesiyorsun artık!

Yürü bakalım Jennie 😸









.

BİR BU EKSİKTİ! G!P (JenLisa) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin