childhood traumas

591 41 43
                                    

"Çocukken kafana darbeler almışsın." Dedim donmuş yoğurdumu kaşıklarken. O da kaşığını elindeki plastik kapta gezdiriyordu. "Nöbetlerin onlardan sonra mı başladı?"

Kafasını belli belirsiz salladı. Hadi ama, bugün mü konuşma havasında değildi? Mahkeme salonunda çoğu zaman onu susturmak zorunda kalırdım ve şimdi yalnızdık. Konuşmak istiyordum ama bana soğuk davranıyordu. 

Sinirimi bozan bir diğer şey ise dizini durmadan hareket ettirmesiydi. Elleri titriyor ve sıkıntılı görünüyordu. Ne olduğunu biliyordum fakat sormaya cesaretim yoktu. Yoksunluk sendromuna girmişti. 

Aylardır uyuşturmadığı zihni ona ihanet ediyor, davranışlarını onun kontrolünde olmadan etkiliyordu.

Onu konuşturmak için harika bir fırsat olduğunu düşündüm. Kafasındaki tek şey ihtiyaç duyduğu kimyasallarken sorduğum soruları düşünmeden cevaplardı. 

"Babanla pek anlaşamadığın için evden kaçtığın doğru mu?"

Bunu zaten biliyordum ve o da bildiğimin farkındaydı fakat yine de beni şaşırtarak onayladı.

"Miguel ile olan görüşmelerin o zamanlarda sıklaştı anlaşılan."

Büyük kuzeninin ismini dudaklarımdan duyduğunda yüz ifadesi sertleşmiş, bana tamamen odaklanmıştı.

"Sana Vietnam'da öldürdüğü insanları anlatırmış, tecavüz ettiği kadınların fotoğraflarını-" 

"Bunları ikimiz de biliyoruz zaten. Neden boş konuşuyorsun?"

Aniden sesini yükseltmesi beni korkutsa da gülümsemeye çalışarak sakinleşmesini bekledim. 

"Ben sadece o zamanlar ne hissettiğini soracaktım."

Bir süre gözlerini beyaz duvarlarda gezdirdi. "Ona hayrandım."

On yaşındaydı ve hayranlık beslediği şeyler bunlardı. "Gözlerinin önünde karısını yüzünden vurması kurbanlarını yüzünden vurma sebebin olabilir mi?" 

Sıkıntıyla nefesini dışarı verip parmaklarını birbirine kenetledi. "Bilmiyorum Olivia, psikolog değilim."

"Seni anlamaya çalışıyorum, Richard." Dedim üzülmüş gibi yaparak. Oysa ağzından laf almak için uğraşıyordum. 

Üzüldüğümü fark ettiğinde daha yumuşak bir ses tonuyla konuştu. "Evet, küçüktüm ve yaptıklarının yanlış değil havalı olduğunu düşünüyordum."

"Hala böyle düşünüyorsun." Gözlerini benden kaçırdı. Öyle olduğunu biliyordum.

"Karısını öldürdükten sonra dört yıl akıl hastanesinde tedavi görmüş, sen de kendi evine dönmek istemediğin için ablan ve kocasıyla yaşamak zorunda kalmışsın." 

Onaylayarak kafasını salladı. İyi gidiyordum, samimiyetime inanıyordu. "Ancak ablanın kocası da sana kadınları nasıl gizlice gözetleyebileceğini ve takip edeceğini göstermiş." 

Zaten kendiliğinden belirgin olan çene kasları giderek gerilirken konuşmayı sürdürdüm. "Otelde çalışırken bir kadına tecavüz etmeye çalışmışsın." 

Canıma susamış olmalıydım. Keskin bakışları, dilimi keserek beni susturmak ister gibi dudaklarımda geziniyordu.

"Neden Richard? Tecavüz etmene gerek yoktu, kız arkadaşların oluyordu zaten. Tanrı aşkına-" 

Tanrının adını ağzıma alırken duraksamama neden olan şey onun korkunç bakışları değildi. Dün gece gördüğüm rüya zihnimi doldururken gözlerimi birkaç saniyeliğine kapatarak dikkatimi toplamaya çalıştım.

"Demek istediğim, kimsenin dokunmak istemeyeceği biri değildin. Neden seni istemeyen biri ile yapmak istedin ki?"

Dudaklarında beliren gülümseme ile gözlerimi gözlerinden kaçırdım. "Yapmak?" 

"Seks yapmak." Sesli kahkahası küçük odada yankılanırken söylediğim şeyin komik olup olmadığını sorgulamıştım.

"Seks yapmak isteseydim seks yapardım zaten, Olivia." Dedi gülerek. "Benim ihtiyaç duyduğum şey o değildi. Birine tecavüz ederken yüzünde beliren o ifadeyi seviyorum, çığlıklarını duymak bana zevk veriyor." 

Gördüğüm rüya gözlerimin önüne gelirken bulanıklaşan zihnimi ona odaklamaya zorladım. "Şu dokuz yaşındaki Asyalı kız," Dedim yutkunarak. "İlk kurbanın mıydı?" 

"Evet."

İtiraf etmişti. Sevinmeli miydim? Ceketimin içerisine yerleştirdiğim cihaz her şeyi kaydetmişti. 

Richard zaten diğer on dokuz cinayetten suçlu bulunmuştu bunun yirmi olmuş olması bir şeyi değiştirmezdi ancak bu durum sayılmazsa hiçbir çocuğu öldürmemiş olacaktı. Az önce bunu itiraf etmişti.

"Neden bu kadar abarttığınızı anlayamıyorum." Dedi sakince. "İnsanlar sadece atan birer kalpten ibaret." 

"Ben de mi öyleyim?" 

Gözlerini benden alarak yeniden duvara çevirdi. Anlaşılan konuşma burada bitmişti. Artık gitmemi istiyordu. 

Oturduğum yerden kalkarak demir kapıya yöneldim. Muhtemelen bu benimle son konuşması olurdu çünkü ses kaydını benim yaydığımı anlayacaktı. 

Ona gözlerimle veda etmek için arkama baktığımda beni izlediğini gördüm. Öylece bakıyordu, gülümsemedi bile. Ben de ona gülümsemeden dışarı çıktım.

Doğru olanı yapmış olmama rağmen neden böyle hissediyordum? 

Satan Himself ⛓ Richard RamírezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin