Medyadaki şarkıyı şu aralar çok dinliyorum. Bence sizde dinlemelisiniz.
ADRIEN
Yavaşça gözlerimi aralayıp nerede olduğuma baktım. Zemin soğuktu ve ıslak. Yağmur mu yağmıştı? Aklıma bayılmadan önce yaşadıklarım doluşurken göz yaşlarım kendiliğinden yavaşça yanağımdan çeneme doğru aktı.
Ben... tek varlığımı, bana iyi gelen tek kişiyi, uğruna gözümü kırpmadan canımı verebileceğim tek kişiyi, kendi ellerimle ölüme sürükledim. Keşke ben ölseydim ama o yaşasaydı, hayatın tadına varsaydı. Acaba benden sonra eskisi gibi güler miydi? Ama gülmeliydi. Benim yüzünden onun yüzündeki gülüşün solmasına izin veremezdim. Böyle daha kötüydü ama tek başıma burada kalamazdım. Tam hayatımın anlamını bulmuşken bu kadar kolay bir şekilde elimden kayıp gidişini izleyemezdim. Zaten devam da edemezdim.
Bahçe duvarına yaslandım. Kalbim acıyordu, başım dönüyordu. Gözlerimi kapatıp hıçkıra hıçkıra ağladım. Göz yaşlarımla uyumlu olarak yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmurun altında öylece durup ağladım. İçimi döktüm. Babam hapise girdiği zaman içime attığım göz yaşlarım da dayanamayıp kendilerini dışa vurdu.
Saçlarım sanki banyodan yeni çıkmışım gibiydi. Kıyafetlerim üstüme yapışıyordu. Ben yağmurda veya karda beraber koşmayı düşündüğüm kız için onun olmadığı bir dünyada hasta olmayı önemsemeden ağlıyordum. Şu an acınası bir durumdaydım ama hiç bir önemi yoktu.
Yağmur dindikten sonra ayağa kalkmayı denedim ama olmadı. Ayaklarım işlevini yerine getirmiyordu. Yaslandığım bahçe duvarına tutunarak bir kez daha denedim. Yavaş yavaş evime girmeyi başarmıştım. Kendimi güçlükle yatağa attım. Üstümü değiştirme zahmetinde bulunmadım. Sadece biraz, biraz güce ihtiyacım vardı; yürüyebilme gücüne.
Tekrar uyumak istiyordum. Rüyamda Leydim'i görebilmek. Bir kaç saatliğine huzurlu ve mutlu olabilmek istiyordum.
Ne kadar uyuduğunu bilmiyorum ama hava kararmaya başlamıştı. Rüyamda umut ettiğim şeyleri göremedim. Siyah bir ekran, bom boş bir oda...
Şimdiden gülümsemesini, bana sarılmasını, gözlerime neşeyle bakmasını özledim. Utanınca gözlerini kaçırmasını, sakarlıklarını, suçlu olduğu zaman işaret parmaklarını birbirine değdirip yüzünde oluşturduğu masum ifadeyi, heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatmasını çok özledim...
Yatağımdan kalkıp dolabından bulduğum ilk şeyleri üzerime geçirdim ve Marinette'nin bana vermiş olduğu şanslı tılsımı takıp evden çıktım.
Biraz uyuyup dinlenmek gücümü biraz da olsa toplamama yetmişti. Artık daha normal bir şekilde yürüyordum.
Artık akşam olmuştu ve ben hedefime yeni ulaşabilmiştim. Biraz denizin sesini dinleyip uçurumdan aşağıya baktım. Rüzgâr kulaklarıma fısıldıyordu ve benim aklımda tek bir şey vardı. Sevgilime kavuşmak.
Ayağa kalktığım sırada kaynağını bilmediğim beyaz ışık her yeri doldurdu...
VEEE BÖLÜM SONUUU
Adrien... kıyamam sana 🥺😫. Fena oldum ben.
Umarım hoşunuza gitmiştir. Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum tatlış okurlarım 😌💙
KENDİNİZE İYİ BAKIN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞME ZAMANI ✔️
FanfictionAdrien'ın rüyası üzerine Marinette, Kara Kedi'ye bir şans verir ve her ikisinin de hayatı değişir. (İlk kurgum olduğu için biraz acemice)