❀18❀

987 74 105
                                    

Kayboldum.

Düşüncelerim içinde kayboldum. Bir şeyleri düşünürken, başka yerlerden teker teker yeni şeyler ekleniyor. Bir kapı açıyorum ve önüme sayamadığım kadar kapı çıkıyor. Birine giriyorum, geziyorum içinde, denizin kuzeyinden gelen rüzgar çarpıyor yüzüme. Saçlarım uçuşuyor ve sonra birden başka bir kapıya giriyorum her taraf eski anılarla dolu. Her bir anıda Jimin var, onun güzel yüzü var. Onu izlediğim her günün anısı var. Ama her şey bir anda karanlık oluyor. Jimin'in vurulduğu an geliyor gözümün önüne. Sonra hemen bırakmaya çalışıyorum düşünmeyi. 

Bu artık bir döngü haline gelmişti ta ki düne kadar. Onun kalp atışını duyduğum an dünya durmuştu. Etrafımda ki her şey sessiz olmuştu sadece onun kalp atış sesini duyuyordum. Elimde olsa onun kalp atışını bir şarkı yapar ve onun olmadığı zaman bile kalp atışını dinlerdim. 

Elimdeki kahveden keyiflice bir yudum aldım. Sadece onun uyanmasını bekliyordum. Adımlarım yine o salıncağa gitti, Jimin bu salıncağı çok sevmişti. Oturdum bir köşesine hayran kaldığım yeşilliklere baktım, etraf karanlıktı ama yine de görünüyordu. Yüzlerce ağaç vardı birbirinden güzel. Bana her zaman orman ve yeşillik daha rahatlatıcı gelmişti. Herkes denize aşıktı, onun sesine, berrak suyuna. Berrak sularında barındırdığı güzel, çeşit çeşit hayvanlara. Ama bazı insanlarda vardı ki: deniz yerine bu kocaman yeşilliklere aşıktı. Denizdeki dalgaların sesi yerine kuşların cıvıltısına, rüzgarın tatlı esintisine aşıktı.  

"Jungkook! Jimin uyandı!" 

Yeşilliklerden çektim gözlerimi odak noktam Hoseok'tu. Bana Jimin uyandı diyordu. Elimdeki kahveyi nasıl yere attığımı bilmeden koştum. Nefesim kesilene dek son hızla koştum. Hoş, ona giden yolda nefesimin kesilmesi benim için ödül olurdu. Odanın önüne geldiğimde nefesimi dizginlemeye çalıştım. Bir kaç dakika bekledim ve derin nefes alarak kapının koluna uzandım. Uzun zaman sonra onu canlı görecektim. Midemde hissettiğim ve anlamlandıramadığım duyguları bastırdım, kapı kolunu aşağı indirdim. 

Açtım kapıyı yavaşça. Bakamadım gözlerine, arkamdan sessizce kapattım kapıyı. Sakince döndürdüm kendimi ona. Göz göze geldiğimiz an onun dışındaki her şey bulanık oldu. Yaklaştım yanına, yatağın bir köşesine oturup dolu gözlerimle ona baktım. 

"Jimin.." 

Küçük ve yumuşak eli göz yaşlarıma gitti. Sildi her birini, okşadı yanağımı. Artık dayanamayacağımı fark edip dikkatlice kendime çektim onu. Buluşturdum pembeliklerimizi. Şok olduğunu hissedebiliyordum ama bırakmadım. Zaten oda bir süre sonra kendisini salmıştı. Hiç acelemiz yokmuş gibi öpüyorduk birbirimizi, yavaş ve sakin. Yıllardır yapmak istediğimi yapıyordum, şimdi bu yüzden gittiği yere kadar sömürecektim onu. Tek elimle ensesinden tutup kendime daha çok bastırdım onu. Alt dudağına işkence etmeyi bırakıp üst dudağına geçtim. 

Olabildiğince dudaklarımda kalsın istiyordum tadı. Diğer elimi de yüzüne yerleştirdim ve daha sert öpmeye başladım. Gittikçe şehvet dolu oluyordu öpüşmemiz. Dikkat ederek üzerine doğru eğildim ve üstüne çıktım. Sırtı tekrar yatakla buluşmuştu. İstemesem de ayrıldım dudaklarından. Bir elimle elmacık kemiğini okşadım. Şu an o kadar güzel duruyordu ki bana ne yaptığının farkında bile değildi. 

(böyle düşünebilirsiniz.)

)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝑠𝑝𝑒𝑐𝑡𝑎𝑐𝑢𝑙𝑎𝑟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin