Taehyung, boş gözlerle aklında yarım saat önce yanından ayrıldığı kızı düşünerek kaldırımlarda ayaklarını sürüyordu. Kızın yüzü gözünün önüne gelince ister istemez sırıtıyordu. Yarın onu işte görmek için sabırsızlanıyordu bir bakıma. Heyecanla yarını beklerken evine çoktan varmıştı.
Jieun'u tanıdığı günden beri onunla birlikte biraz fazla vakit geçirdiğini anımsadı. Bunu düşünürken aklına 'Neden telefon numarasını istemedim?' diye geçirdi.
Kendi kendine kafasında savaş yaparken çok geç olduğunu farkederek, yatağına uzandı. Daha sonra çok yorulmuş küçük çocuklar gibi uykuya daldı.
Sabah alarmın sesi ile birlikte yatağından fırladı. Bir an önce işe gitmek için elini çabuk tutmaya çalışarak giyinmeye çalışıyordu. Ellerini yüzünü yıkadıktan sonra kahvaltı etmek için mutfağına yöneldi. Bir ekmek ve peynir işini görecekmiş gibi afiyetle midesine indirdi. Evet, onun kahvaltı anlayışı iki parça şeyden ibaretti.
Her dakika saatine bakarak geç kalmamaya gayret gösteriyordu. Evin kapısına doğru ilerleyip ayakkabılarını ayağına geçirdi ve kendini dışarı attı.
***
Jieun, eve vardığında kendini iyi hissetmediğini anladığı zaman patronunu arayıp yarın gelemeyeceğini haber verdi. Midesi bulanıyor ve her yere kusuyordu. Kustuğu yerleri temizlemeye çalışırken, kendi kusmuğunun kokusunda boğuluyor aynı yere tekrar kusuyordu.
Sonunda halsiz düştüğünde kendini salonunun koltuğuna attı. Geçen bir saat boyunca başı dönmüş ve karnı ağrımıştı. Odasına gidip zor da olsa pijamalarını giymeye çalıştı.
Sabah olduğunda hala halsizdi ve işe gitmeme düşüncesi kesinlenmişti. Kendine kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitti ama canı hiçbirşey yemek istemediğinden tekrar geri döndü. Bütün bir günü boyunca böyle evde hasta olarak geçirdi genç kız. Halinden memnun sayılmazdı ama en azından bugün için işe gitmemişti.
***
Taehyung iş yerinin kapısından içeri girdiğinde oranın çok sessiz ve boş olduğunu gördü. Gelen giden yoktu. Gözleri patronu aradı.
''Bay Park? Bugün diğer çalışan yok mu?''
''Evet, yok Taehyung.''
''Peki neden efendim?''
''Hasta olmuş. Artık soru sorma da işinin başına geç''
Taehyung o anda içinden 'Hiç müşteri yok ne işinden bahsediyor bu ihtiyar?' diye geçirdi. İş kıyafetlerini üzerine geçirdikten sonra tekrar patronunun yanına gitti.
''Efendim, mümkünse telefon numarasını alabilir miyim? Geçmiş olsun demek istiyorum'' bu isteğini kabul etmesi için karşısındakine en tatlı gülümsemesini vermişti.
''Git ve ajandama bak, orada olacaktır''
Taehyung koşarak patron masanının üzerindeki ajandayı karıştırmaya başladı. Sayfaları teker teker çeviriyordu. Sonunda genç kızın isminin yazılı olduğu sayfaya gelince telefonunu kendi telefonuna kaydetmek için elini cebine götürüp telefonunu çıkardı.
..
Günün sonunda Taehyung artık eve gitmek için üzerindeki iş kıyafetlerini çıkardı ve ona ait olan dolabına yerleştirdi. Patronuna selam verdikten sonra kapıyı açıp yola çıktı.
Yolda kızın telefon numarasını çevirirken kalbi de çıkacakmış gibi boğazında atıyordu. Birkaç kere telefon çaldıktan sonra karşıda bir kız sesi duyuldu. Taehyung yutkunmuş kızın 'Alo kimsiniz?' sesini dinliyordu.
''Benim. Taehyung.''
Telefondaki kız da şaşırmış bir şekilde karşısındakini pür dikkaet dinliyordu.
''Telefonumu nasıl buldun? Ah patrondan mı?''
''Evet, biraz öyle bişeyler yaptım işte, ve şey..geçmiş olsun''
''Teşekkü..''
Jieun'un sesi birden kesilmişti. Genç kız aniden gelen mide bulantısı ile telefonu yatağına bırakıp banyoya koşmuştu. Taehyung ise şaşkına dönmüş bir şekilde kızın ismini tekrarlıyordu. Kız yeniden sesini telefona duyurunca içinden bir 'oh' çekti Taehyung.
''İyi misin? Hemen adresini ver ve sana biraz yardım edeyim?''
''Olmaz!''
''Bak sana bir iyilik borcum var, beni rezil olmaktan kurtarmıştın. Ayrıca eğer vermezsen..''
''Evet?''
''Bişey yapmam aama sen yinede ver şu adresini!''
En fazla on dakika boyunca telefonda tartıştıktan sonra Taehyung, Jieun'un ev adresini öğrenmişti. Zafer dansı yaparak evine doğru yürüyordu.
Jieun ise yerinden kalkamayacak kadar yorgun olduğu için evini toplamaya tenezzül bile etmedi. Zilin sesini duyduğunda ağır ağır yerinden kalkarak kapıyı açtı. Karşısında neşe saçan bir gülümseme gördüğünde ister istemez mutlu oldu.
Taehyung içeri geçerek kızın yattığı salona geçti. Jieun'un evine göz gezdirerek bir şeyler mırıldandı. Umrunda olmayan genç kız ise koltukta kıvranıyordu.
Taehyung, Jieun'a sormadan ona bir çorba yapmak için mutfağa gittiğinde arkasından ona seslenen kızı duyunca koşarak yanına gitti. İyi görünmeyen kızı banyoya götürüp elini yüzünü yıkadı. Yüzünü yıkadıktan sonra tekrar salona giderek onu koltuğa oturttu. Elini kızın alnına koyduğunda alnının yandığını hisseden elleri ile kızın kolunu tutup onu tekrarden banyoya götürdü.
Kız kendini kaybetmiş biçimde olduğu için hiçbirşeyi anlamıyordu. Taehyung ise onu sütyen ve kiloduyla bırakmak istemediği için kıyafetleriyle soğuk bir duşa soktu. Ellerini kızın boynunda gezdirerek, onun titrek vücudunu hissediyordu. Bir an için kendini onu izlerken bulduğunda kendine gelip genç kızı duştan çıkardı.
Az da olsa kendine gelen kızı odasına götürüp giyinmesini söyledikten sonra salona gitti. Kendisine seslenen kızı duyduğunda hemen ışınlamışmış gibi kızın yanında belirdi.
''Taehyung, çok çok teşekkür ederim.''
''İyisin değil mi?''
''E-evet.''
''Ah buna sevin-''
Birden kızın kucağına düşmesi ile sarsılan Taehyung kızın kendine gelmesi için onu tokatlıyordu. Tokatlanan kızın yanakları kızarınca kendine kızmuştı, ayılan kıza döndüğünde ise mutlu olmuştu.
Kızı kucağına alıp yatağına yatırıp üstünü de bir güzel örttükten sonra çoktan uykuya dalan kızın yanına oturup elini alnında gezdirmeye başladı. Kızın masum yüzünü hiç bıkmadan bir ömür izleyebilirdi sanki.
Yatağın kenarındaki sandalyeye oturup gece boyunca Jieun'a bir şey olabilir diye hazırda beklemişti.
Bu geceyi de onu öpen bir kız ile geçirmişti. Yardım etmek ise onun işine gelmişti. Kendini onun yanında mutlu hisseden kıza tüm gece boyunca göz kırpmadan bakmıştı. Bir sorun çıkacakmış düşüncesi ile de korkuyordu. Fakat, bu onun en güzel gecesi olmuştu. Bir meleğe yardım etmişti..