•1•

635 61 15
                                    

Öhöm öhöm

Hepinize maraba!

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir

Bu hesabın ilk kurgusu ile karşınızdayız! Açıkçası bu kurguyu çok uzatmayıp tadında bırakacağız. En fazla 10 bölüm falan olur. Soft, masum ve çerezlik bir hikaye olur diye düşüyoruz. Bak böyle dedim diye kesin olmayacak ya.

İyi okumalar ♡

Ölü bir bedenim ben, yaşayan ruhumda sıkışıp kalmış.

_________________

Jungkook, son üç haftadır yaptığı gibi saydam ruhuyla şehrin biraz üstüne havalandı. Üç haftadır her gün hem sevgilisi Lisa'yı, hem de kayıp bedenini arıyordu. Ama ikisini de bulamıyordu bir türlü. Aslında, bedeni çok da umrunda değildi. Asıl umrunda olan sevgilisi Lisa'ydı. Ona bir şey olma ihtimali Jungkook'u çıldırtıyordu.

Jungkook tam yolunu değiştirecekken karşı kaldırımda yürüyen Lisa'yı gördü. Hızla yanına uçmaya başladı Jungkook. Lisa'nın kendisini göremeyeceğini veya duyamayacağını biliyordu ama belki kalbi beni hisseder diyerek yanına ulaştı kızın.

Lisa bir şeyler olduğunu anlamıştı ama ne olduğunu bilmiyordu. İçinden gelen ses, ona durmasını emrediyordu sadece. Sese uyarak olduğu yerde durdu Lisa. Kaşlarını çattı ve bir şeylerin olmasını bekledi. Ama hiçbir şey olmadı. Jungkook ona kendini gösteremedi ya da duyuramadı ama Lisa onu kalbiyle hissetmişti. Jungkook bu duruma sevinmişti. Lisa onu hissetmişti. Duyu organlarıyla değil, kalbiyle hissetmişti onu.

Lisa kafasını iki yana sallayarak içindeki sesi susturmaya çalıştı.

'Deliriyorum sanırım.' diye mırıldandı sessizce.

'Hayır sevgilim, delirmiyorsun. Beni hissettin sadece.' dedi aynı şekilde Jungkook. Ama Lisa onu duymadı, duyamazdı da zaten. Jungkook'un tek çaresi, kayıp olan daha doğrusu ruhundan sökülen bedenini bulmaktı. Şu an sadece yaşayan bir ruhta sıkışıp kalmış bir bedendi çünkü.

Lisa 1 yıldır yaptığı gibi aynı yollardan geçti ve parka ulaştı. Burası Jungkook'la sevgili oldukları parktı. Lisa her zamanki gibi göz yaşlarını geri göndermeye çalıştı ama başaramadı. Jungkook'la olan anıları buna engel oluyordu.

Lisa, gözyaşlarının durmayacağını anladı ve karşı koymayarak yanındaki banka oturdu. Bu bankta pamuk şeker yemişlerdi. Ve şu çimenlerde oturup şarkı söylemişlerdi, köşedeki markette cips kavgası yapmışlardı, ilerideki çimen musluğunda deli gibi dans etmiş ve iki gün boyunca yataktan kalkamamışlardı, zıpzıpa binerek çocuk gibi eğlenmişlerdi, okuldan her kaçtıklarında bu parka gelip yüksek duvarlarına otururlardı. Kısacası, bu parkta bir çok anıları vardı.

Lisa her gözyaşı döktüğünde Jungkook da onu izleyerek saydam gözyaşlarını bırakıyordu. Ona 'ağlama' demek istiyordu ama duymayacağını biliyordu. Bu yüzden sessiz kaldı. Yanına oturdu ve hissetmeyeceğini bile bile saçlarını okşadı. Jungkook'un saydam bedeni, üzüldüğünden dolayı daha da saydam bir hâl almıştı. Yani Lisa'nın onu görmeyi bırakın, hissetmesi bile imkansızdı şu an.

Assistant Angel •liskook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin