•2•

382 53 34
                                    

Hâlâ aynı....

____________

Lisa her gün yaptığı gibi sakince okula girdi. Artık bu düzene alışmıştı. Sadece yaşam belirtileri göstererek yaşıyordu. Bazen Jungkook'la olan anılarını düşünüp ağlıyordu ama asla tam olarak 'insan' gibi yaşamıyordu. Daha çok ruh gibiydi. Sanki Jungkook bedenini kaybederken Lisa da aynı şekilde kaybetmişti bedenini. Sadece ruhuyla yaşıyordu, ruh gibi yaşıyordu.

Jungkook, hızla Lisa'nın arkasından uçtu. Ona bir şey olmasına izin veremezdi. Her an kafasını bir şey düşebilir, beyin kanaması geçirebilirdi. Buna tabii ki göz yumamazdı Jungkook.

Lisa okulun giriş kapısına doğru yürürken bir topun onlara doğru geldiğini gördü Jungkook. Hızlıca Lisa'nın arkasına geçti ve topu ters yöne savurdu.

Çocuklar ne olduğuna anlam verememişti tabii. Bir top Lisa'ya doğru gidiyordu ve birden yön değiştiriyordu. Hem de ters yöne. Buna nasıl bir anlam verilebilirdi ki? Kimse onu koruyan bir ruh olduğunu tahmin edemezdi tabii.

Lisa'nın olanlardan ruhu bile duymazken okulun merdivenlerine çıktı. Her zamanki gibi yalnız olduğunu düşünüyordu ama bu sefer yanında Jungkook da vardı. Yani, en azından ruhu.

Lisa Jungkook'un kayboluşundan sonra tüm aktivitelerini yavaş yavaş bırakmıştı. Artık günlerini resim çizerek değil de, Jungkook'u düşünerek geçiyordu. Bazen Jungkook'un resmini çiziyordu tabii. Tüm şehiri dolaşıyor, Jungkook'u arıyordu. Diğer yaptığı şeyler de çoğu kişinin yaptığı gibiydi. Yemek yiyor, bolca uyuyor, okula gidip geliyor, su içiyordu.

Jungkook Lisa'nın ardından sınıfa girdi ve boş bir sıraya oturdu. Zaten kimse onu fark edemezdi.

Bi kaç dakika sonra bir çocuk geldi yanına. Jungkook'a bakmaya başladı. Jungkook telaş yaparak yerinde kıpırdandı hafifçe. Sonra çocuğa daha dikkatli baktı. Bu...onun bedeniydi! Gökte ararken yerde bulmuştu âdeta. Jungkook hızla ayağa kalktı ve çocuğa gözleriyle işaret vererek dışarı çıktı. Bedenini geri alması için acele etmesi gerekiyordu. Çocuk gelince Jungkook hızlıca konuşmaya başladı.

'Sen bensin! Yani ben senim! Yani bu beden benim!' diye konuştu Jungkook sinirle.

'Evet, fark ettim. Sen bensin ve ben de senim. Ama nasıl oldu bilmiyorum.' sesinde düşünür bir hava vardı çocuğun.

'İsmin ne?' dedi Jungkook. 'Eğer bedenimi geri almak istiyorsam onunla iyi anlaşmalıyım.' diye geçirdi içinden.

'Jeon Jeongguk. Senin ki?' dedi Jeongguk. Jungkook bu sırada isimlerinin ne kadar benzediğini düşünüyordu. Soyadları bile aynıydı, neredeyse isimleri de.

'Jeon Jungkook.' dedi ve hızla sınıfa girdi. Az önce oturduğu sıraya oturarak Lisa'yı izlemeye başladı.

'Saçları hâlâ aynı.' dedi Jungkook. Kimsenin -Jeongguk dışında- onu duymayacağını bildiği için rahattı.

Lisa saçlarını asla değiştirmemişti. Boyası aktığında veya uzadığında yine aynı şekilde kestirmiş, aynı renkle boyatmıştı.

Yıllar önce Jungkook ona 'Eğer sende benden hoşlanırsan veya bana karşı duygular beslersen saçlarını sarıya boya.' demişti. Lisa da Jungkook'un dediğini yapıp saçlarını sarıya boyamıştı. Yıllardır sarıydı saçları, hep aynı sarıydı. Ne bir gram koyu, ne bir gram açık, hep aynısı. Sevgisi de aynıydı yıllardır, hep aynı seviyedeydi. Ne bir gram az, ne bir gram eksiksiz, hep aynısı.

Assistant Angel •liskook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin