Bir kaç saate Aidan gelecekti ve ben daha hazır değildim. Hızlı bir şekilde duşa girdim. Kakao aramalı duj jelimi kullanmıştım. Bu kokuya bayılıyordum. Duştan çıkıp saçlarımı şekillendirdim. Normalde duştan sonra saçımı kurutmaya çok üşenirim ve kafamda kocaman havluyla Osmanlı padişahları gibi gezerim ama bu gün mecbur kurutmuştum.
Dolabımın karşısına geçip düşünmeye başladım. Kot pantolon giyesim yoktu. Gri bir eşofman giydim bu yüzden. Sıra üzerime ne giyeceğime gelmişti. Askılı bir crop top giyip, üzerime koyu yeşil - gri oduncu gömleği giydim.
Herzaman ki gibi hafif bir makyaj yaptım. Şu meyveli dudak nemlendiricileri bu dünyadaki en güzel şey falan olabilir.
Çantama matematik kitaplarımı ve cüzdanımı koyup, aşağı indim. Yaklaşık yarım saatim vardı. Fluffy ben aşağı inince yanıma gelmişti. Birlikte koltuğa geçtik. Hemen kucağıma yatmıştı.
Onu sevmeye başladım. Biraz gergindim açıkcası. Neyse ki abim evde değildi.
...
Kapının çalınmasıyla Fluffy ok gibi fırlamıştı. Bende arkasından gidip kapıyı açtım. Gelen beklenildiği üzere Aidan'dı.
"Selam"
"Selam, hey Fluffy! "
Fluffy Aidan'ın üzerine çıkmış yüzünü yalamaya başlamıştı. Onu çok sevmişe benziyordu. Kim sevmezdi ki.
Ben Fluffy'i almaya çalışırken babam gelmişti.
"Bahsettiğin arkadaşın geldi herhalde Alanis."
"Evet baba bu Aidan, Aidan bu babam."
Aidan Fluffy'nin izin verdiği müddetce konuşabilmişti.
"Tanıştığımıza memmnun oldum efendim."
"Fluffy buraya gel."
Bu evde Fluffy bir babamı dinliyordu. Alfa babamdı. Bu yüzden hemen yanına gitmiş ve oturmuştu. Zavallı Aidan yüzünün her yeri yalanmış bir şekilde yerde oturuyordu.
"Kusura bakma Aidan. Fluffy'i hem çok sevdiğimizden hem de evi korusun falan diye aldık ama gelen herkesin üzerine atlayıp yüzünü yalıyor."
Mahçup bir halde bunları söyledikten sonra kalkmasına yardım etmiştim.
"Sorun değil, baya sevecenmiş. Değil mi Fluffy?"
Fluffy cevap vermek istercesine havlamıştı. Aidan elini yüzünü yıkadıktan sonra oturma odasına geçtik. Biraz babamla sohbet ettikten sonra evden çıktık.
"Bu gün matematikle başlayalım diye düşündüm sana uyar mı?"
"Çok iyi olur, bize geçmeden ilerdeki cafeden kahve alalım."
"Olur."
İçeri girdiğimizde gerçekten çok tatlı bir dizaynı olan cafede bulmuştum kendimi.
"Burası çok güzelmiş."
"Dimi baya seviyorum burayı. Hem çok kalabalık olmuyor sessiz sakin. Hem de filtre kahveleri çok iyi."
"Sanırım kahveye baya düşkünsün."
"Öyle de denebilir."
O sırada yanımıza gelen garson siparişlerimizi sormuştu. Tam ben ne istediğimi söyleyecekken Aidan sözümü kesmişti.
"Bir filtre kahve ve latte."
Latte sevdiğimi nerden biliyordu?
"Latte alacağımı nerden bildin?"
