Ertesi gün yani cuma sabahı telefonumun zil sesinin çalmasıyla uyandım. Gözlerimi açmadan elimle yanımdaki telefonu kavrayıp aramayı cevapladım.
''Alo, Eylül?''
''Efendim anne...''
''Kızım nasılsın, geldiğinden beri aramadın beni.'' Sesinde sitem vardı.
''Anne sabah sabah bu yüzden mi aradın? Rüyanda mı gördün beni?''
''Ne alakası var, seni merak ettim. Kaç gündür aramıyorsun...''
''Anne daha 2 gün bile olmadı.''
''Neyse ne. Eee Antalya'yı beğendin mi?
Annem bu soruyu sorunca dejavu oldum diyebilirim. Sanki bana bu soru daha önce sorulmuştu. Ah tabi yaa, babam buraya gelir gelmez sormuştu. Doruk ta dün muhabbet açmak için sormuştu. İkisine de benzer cevaplar vermiştim, sanırım üçüncü benzer cevabı da anneme vermiş olacaktım.
''Antalya güzel, gelişmiş baya.''
''Beğenmene sevindim. Babanlarla nasıl gidiyor?''
Bir şifreli soru daha. Babamla annem bu konuda çok benziyor, doğal olarak bu soruları şifreleme durumu bana da geçmiş.
Hemen açıklıyorum, aslında annemin sormak istediği soru ''O kadınla nasıl gidiyor?'' olacaktı. Çünkü babamla aramdaki diyalogu az çok biliyordu. Ben de annemin gerçekte sormak istediği soruyu yanıtladım.
''İyi ya, iyi bir insan. Bana çok sevecen davranıyor. Alıştık birbirimize.''
Telefonun ucunda uzun bir sessizlik olunca şaşırdım. Annem muhabbet etmeyi severdi ama telefonun bir ucunda sadece nefes alışverişlerini duydum.
''Anne? Orda mısın?''
''Sen yine de dikkat et Eylül. Tamam mı?''
''Tamam anne, sonra görüşürüz ben seni ararım.''
''Tamam kızım kendine iyi bak.''
''Sende, görüşürüz.''
Annem cevap vermeden telefonu yüzüme kapattı. Annemin bu kızgınlığını anlayabiliyordum. Dilek ablayı sevmemesini de. Ama artık boşanmışlardı. Annem buna alışmasa bile gerçeği değiştiremezdi. Daha doğrusu değiştiremezdik.
Annemle bu yönümün ortak olduğunu düşünüyorum. Yani, ikimiz de sevdiğimiz adamlar tarafından bir şekilde terk edildik ve ikimiz de hala bu duruma alışamadık.
Telefonumu yine yanımdaki masanın üstüne koyduktan sonra üstümü değiştirdim. Antalya aşırı sıcak olduğu için buraya geldiğimden beri pantolon giymedim. Bugün de geleneği bozmayarak mini bir kot şort, üstüme de v yaka ince bir bluz giyip odamdan çıktım.
Salonda babam televizyon izliyordu. Dilek abla etrafta yoktu.
''Baba, günaydın?''
''Günaydın kızım, erkencisin bugün?''
''Evet, sabah annem aradı da o yüzden kalktım.''
Babam gözlerini devirdi. 'Normal zamanda aramaz zaten' gibi bir şeyler gevelediğini duysam da omuz silktim.
''Dilek abla nerede?''
''Daha uyanmadı..''
''Hımm öylemi..''
Hazır Dilek abla uyuyorken babama Doruk'la hafta sonu yaptığımız planlardan bahsedebilirdim. Ah, bu daha berbat ama işin doğrusu babamdan izin isteyebilirdim.