22 - "I can't drink coffee anymore."

3K 260 400
                                    

Ses deneme; 1, 2, 3! Sesim geliyor mu?🎤

Evet, evet biliyorum; yine, yeniden, tekrardan sizi çok beklettim ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım ve size 7500 kelimelik uzunca bir bölüm yazdım, umarım severek okursunuz♡

Önceki bölüm girişine yazdıklarıma dikkat etmeniz ve desteğinizi arttırmanız bana çok büyük motivasyon ve mutluluk verdi, destek olan herkese teşekkür ederim:))

Ayrıca bu kitap ne ara 17K oldu a*ına koyayım? İki bölüm önce daha yeni 2k olmuştu, bu ne hız böyle? Korkmaya başladım... Aklıma ilk başlardaki boktan bölümler geliyor... Oh no no no...

Bu arada eğer bunu okuyorsanız sizden ricam iki dakikanızı ayırıp beni takip edin çünkü duyuru için yayınladığım bölümde de bahsettiğim gibi yeni bir fic yayınlayacağım ve beğeneceğinize inandığım bu yeni ficim için sizlerden destek bekliyorum♡ Emin olabilirsiniz ki yeni ficim kurgu olsun, anlatış olsun, her bakımdan daha profesyonel ve daha kaliteli olacak. Şimdiden takip eden herkese teşekkürlerimi sunuyorum🥺💖

(Dipnotcuk: Medya yüzünden korkmayın, bölümün medyayla bir alakası yok sadece şarkıyı çok sevdiğim için koydumXD)

Yazan'ınız Zey, iyi okumalar diler☕

*******************

İri yağmur damlaları bütün duvarı kaplayan geniş cam pencerelere çarparken pencerenin önünde dikilmiş, orman yoluna giden patikaya yağan yağmurları sokak lambalarından yayılan ışıkların eşliğinde seyrediyor, içimden şimşek çakmaması için dualar ediyordum. Çünkü Taehyung yanımda değildi. Sarılıp sığınabileceğim, korkumu dindireceğim kimse de yoktu.

Birkaç gündür Taehyung'un evinde kalıyordum. Okulda olan o olaydan sonra ne eve, ne de okula gitmek istemiştim. Hoş, okulun eksikliğini hissettiğimi de pek söyleyemezdim çünkü Taehyung en az öğretmenlerim kadar iyi ders anlatıyordu. Üstelik bu evde bana bakıp arkamdan konuşacak, yaşadıklarımı kulaktan kulağa fısıldayacak kimse de yoktu. Sadece Taehyung, ben ve karnımdaki henüz akıbetine karar vermediğim küçük bebeğim vardı.

Öğrendiğim günden, pencerenin önünde durmuş yağmuru izlediğim şuana kadar ne yapacağımı, ne karar vereceğimi düşünüyordum. Başta hamile olduğum için çok korkmuştum, sonra ise kendime neden korktuğumu sormuş, istemediğim ya da korktuğum şeyin bebek mi yoksa bebeğin getireceği sorumluluklar mı diye çok düşünmüştüm ve elbette cevap belliydi: Ben sorumluluk almaktan korkuyordum. Bir vita olarak kurdum başından beri bebeğin sevincini yaşarken, aslında kendi sevincimi korkumun gölgelediğini fark edememiştim. Ancak düşündükçe, karnımda Taehyung ve bana ait minik bir parça taşıdığımın düşüncesi bile içimi inanılmaz bir sıcaklık ve mutlulukla doldurmuştu.

Bir yanda baba, ya da anne, olacak olmamın sıcaklığı; öteki yanda bir çocuğa bakabilir miyim, okulumu bu şekilde yürütebilir miyim endişesiyle yağmuru izlemeye devam ederken, çoktandır beklediğim Taehyung'un eve geldiğini gösteren kapı sesini duymamla hızla pencerenin önünden ayrılıp koşar adımlarla aşağı indim.

Merdivenlerden indiğimde Taehyung kapı eşiğinde durmuş, üzerindeki yağmur sularını silkelerken şemsiye almayı unuttuğu için söyleniyordu. Beni fark edince kafasını bana kaldırıp gülümsedi. "Güzelim, merhaba."

"Hoşgeldin!"

Tıpkı onun gibi genişçe gülümseyerek sarılmak için yanına koşturmuştum ki, beni durdurdu. "Dur, dur, dur. Şuan sarılamazsın, sırılsıklamım. Hasta olursun." Üstünden çıkarttığı ceketini sağ eline alıp kravatını ve gömleğinin düğmelerini çözerken sokak kapısını kapattı. "Duş alıp geleyim, söz sımsıkı sarılacağım sana. Tamam mı?"

Vampire Delta - Taekook |Omegaverse|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin