43-

1.8K 85 0
                                    

Sabah kalktığımda Mert yanımda yoktu. Yatakta iyice gerinerek yattığım yerde doğruldum. Komodinin üzerindeki telefonuma uzandım. Saat sabahın dokuzu olmuştu. Geç kalmıştım.

Yataktan fırlayıp banyoya koştum. Duş almaya vaktim yoktu. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı öylesine at kuyruğu yaptım. Hızlıca hazırlanıp evden çıktım.

Her gün otobüs, minibüs köşelerinde harap oluyordum. Bir kaç haftadır Mert araba alalım diye beni darlayıp duruyordu. Aslında ihtiyacım da vardı ama masraf yapmak istemiyordum. Araba kullanmayı biliyordum, bazen Mert'in arabasını kullanıyordum. Hayalimdeki arabayı bir kenara atıp gelen minibüse bindim.

**

Hastaneye geldiğimde burası tam bir kaos ortamıydı. Acil doktorları oradan oraya koşuyor, hastalarla ilgileniyorlardı. Sinan hocayı eşi Nisan ile konuşurken gördüm. Sinan hoca ve Nisan hoca yaklaşık dört aydır buradaydı. Evlilerdi. İzmir'de bir hastanede tanışmışlar. İlk zamanlar anlaşamamışlar ama sonra birbirlerine aşık olup evlenmişler. Onların bulunduğu yere doğru gittim.

" Selam, nasıl gidiyor? " Nisan gülümseyip karnını gösterdi.

" Bebiş  biraz yoruyor  işte. "  Doğumuna iki ay kalmıştı ama hâlâ acilde çalışıyordu. Sinan hoca ona kızsa da Nisan inatçı bir kızdı. " Pek bir şey kalmamış doğuma. Ben önlüğümü giyip geliyorum, siz de biraz dinlenin."

Sinan hoca teşekkür etti içtenlikle. Soyunma odasına girip çantamı dolaba koyup önlüğümü giydim. Dolabın kapısını kilitledikten sonra oradan çıktım.

Acile hamile bir kadın getirmişlerdi. Kadının karnı pilates topu büyüklüğündeydi. Muhtemelen doğumu yakındı. Kocası olduğunu tahmin ettiğim bir adam bize doğru koştu. " Ne olur yardım edin, karım hamile. Doğumuna çok az kaldı. Kaza yaptık, ne olur onlara bir şey olmasın. " Kadını acil müdahale odasına aldık. Pek bir şeyi yoktu ama bebek etkilenmiş olabilirdi.

Kadının kocasının kafasına da zorla pansuman yapılmıştı. Adam sürekli karısını görmek istiyordu. Bahar, adamı alıp ultrason odasına getirdi. Bebeğin kalp atışlarını açıp dinlettim.

" Bebek de eşiniz de gayet iyi. Sadece birazcık dinlenmesi lazım. Sizin de öyle. "

Hasta işlemlerini yaptıktan sonra iki kişilik bir odaya aldırdım onları. Kadın kendindeydi ama dinlenmesi için serum takılmıştı. Onların dosyasını hemşirelere verip oradan ayrıldım. Acildeki diğer hastalarla ilgilenmem gerekiyordu.

**

Saatler sonra yorgunluktan ölmüş bir şekilde hazırlanmış hastaneden çıkmıştım. Eve gidip kendimi yatağa atmak istiyordum. Ama bunun mümkün olmadığını eve gelince anlamıştım. Çok güzel bir yemek masası beni bekliyordu. Bugünün Sevgililer Günü olduğunu bile unutmuştum.

" Ya aşkım!! İnanmıyorum  sana,  çok güzel olmuş burası. " Mert'in  yanağına  bir öpücük kondurdum.

"Duş alıp geliyorum aşkım. "

Bütün kıyafetlerimi  çıkarıp kirli sepetine attım. On dakikalık  duştan  sonra odaya geçip hızlıca iç çamaşırlarımı  ve triko elbisemi  giyip  saçlarımı  kuruttuktan sonra az makyaj yapıp odadan çıktım.

**
  " Yemekler soğudu  be kızım, gelemedin  bir türlü. " Bana sarılıp  yanağıma  bir öpücük  kondurdu. Masaya geçip tabağıma  iki tane dolma alıp yemeye  başladım. Yemekleri  Mert yapmıştı. Babası gibi yemek yapmayı çok seviyordu. Bazen işten yorgun gelirsem ona yaptırıyordum.

" Ellerine  sağlık aşkım. Bu yorgunluğun  üzerine bu yemek çok iyi geldi. " Birlikte  masayı toparlayıp bulaşıkları  makineye  yerleştirdik. İkimize  kahve hazırlayıp  salona geçtim. Mert elinde küçük bir kutuyla bekliyordu. Kahvesini masanın üzerine koydum.

" Hediyeni  çok önceden almıştım,  nasıl saklayacağımı  şaşırdım. " Elimdeki  kutuyu ona uzattım. En çok istediği  saatti. Kutuyu açıp  bana baktı. Sonra kalkıp kocaman  sarıldı. Sıra ondaydı. Elindeki kutuyu verdi. Kutuyu alıp açtım. Araba anahtarı vardı. Şaşkınlıkla yüzüne  baktım.

Elimden tutup ayağa kaldırdı beni. Kapıyı açıp  yandaki  garaja  doğru yürüdük. Elindeki  kumandayla  garajın  kapısını açtı. İçinde  Mini  Cooper  vardı. En çok istediğim  araba.. Arkamı dönüp  Mert'e  sarıldım. " Seni çok seviyorum!!"

**
Biraz beraber vakit geçirdikten  sonra Mert dava dosyalarını  incelemek  için   çalışma odasına  çıkmıştı. Ben de mutfakta yaptığım  bisküvili  pastayı dolaba koymuş, mutfağı temizliyordum. O sırada telefonum çalmaya başladı. Salona koşup telefonu açtım.

" Efendim  Bahar? " Bahar bu saatte normalde aramazdı.

" Hocam, hastanız  doğum yaptı. İkisi de çok iyi ama kadının  kocası kayıp. Kaçmış. Hastaneye gelebilir misiniz? Kadın epey perişan oldu. "

Telefonu kapatıp koşar adımlarla odaya çıktım. Hemen bir kazak bir de pantolon  giyip çantamı ve montumu alıp  merdivenlerden indim. Gürültüyü  duyan Mert de çalışma odasından  çıkmıştı.

" Hastaneden  aradılar,  acil gitmem lazım. Arabamla giderim. "

" Tamam güzelim, dikkat et."

**
Hastaneye geldiğimde  ortalıkta pek kimse yoktu. Saat gecenin ikisiydi  tek tük  hasta vardı. Bahar'ı  da yanıma alıp doğum yapan hastamın  yanına gittim. Adı Yaren'di.

" Geçmiş olsun Yaren. Maşallah  bebeğin  çok sağlıklı, hiç bir sıkıntı yok. " Yaren gülümsedi ama aklı kocasındaydı.

" Kaçtı gitti , beni bıraktı bu halimle. "

" Merak etme, ben sana kocanı  getireceğim. Bahar hoca seninle ilgilenecek. " Oradan ayrılıp  güvenlik odasına girdim. Mehmet abi oturmuş  ekranlara  bakıyordu.

" Kolay gelsin abi, şu adamı bulabildin mi? " Mehmet abi bilgisayarda bir kaç tuşa basıp ekranı bana çevirdi. " Burdan sonrası yok. Üçüncü  katta olma olasılığı  yüksekti  ama katı didik  didik  aradık, yok. "

Mehmet abiye  teşekkür  edip asansörle üçüncü  kata çıktım. Burası çocuk hasta bölümüydü. Yangın  merdiveni çıkışının  önünden geçerken bir ses duydum. Birisi ağlıyordu. Kapıyı açtım. Adam buradaydı. Beni gördü.

" Karım da öldü  değil mi? Kız kardeşim gibi o da doğumdan  sağ çıkamadı. " Adama uzanıp elini tuttum.

" İkisi de çok iyi. Geçmişte kötü şeyler yaşamışsınız  ama bakın bir oğlunuz  oldu. Geçmişe sarılıp  üzülmek yerine  karınıza ve oğlunuza  sarılıp mutlu  olmak istemez misiniz? "

" Evlenmeden bir sene önceydi. Kız kardeşim doğuma girecekti. Namussuz  kocası kardeşimi  doğuma iki hafta kala  dövmüş,  acilen doğuma  aldılar. Bebek  kurtuldu  ama kardeşim  Meryem'im  oracıkta  öldü. Bebeği  de iki hafta küvezde  kaldıktan  sonra vefat etti. Namussuz herif,  katil herif!! Sonra gitti vurdu  kendini  geberdi. "

Biraz konuştuktan  sonra rahatlamıştı. Onu alıp  Yaren'in  olduğu  odaya götürdüm. Yarın taburcu edecektik.

**

Sabaha kadar hastanede kaldıktan sonra Özge'ye kahvaltıya gitmeye karar verdim. Evin önüne geldiğimde  arabayı parkedip  arabadan indim. Seren  bahçede Tuna'ya  yemek yediriyordu. Arkası  dönüktü.

" Tuna, hadi anneciğim! Ye şunu. Anne de babanın yemeğini  hazırlasın. " Duyduklarım karşısında  şok  olmuştum. Özge doğru söylüyordu. Abimler tehlikedeydi. En çok da Özge.

Yüreğim Sende Kaldı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin