11

1.1K 82 156
                                    

Birbirini kovalayan aynı günler sonucu yaz neredeyse bitmişti, sonbaharın habercisi olan sağanak yağışlar başlamıştı.

Yine neredeyse her gün olduğu gibi Kuroo ile koltukta oturmuş televizyon izliyorduk. Tüm gün evde pinekleyip film izlemiştik. Arada sırada dışarı çıkmam için ısrar etse de pencereye bile çıkmaktan korkar olmuştum.

Ne zaman dışarı çıksam hayatımda bir kez bile olsun konuşmadığım insanlar bana acıyarak bakıp baş sağlığı diliyorlardı. Bu, o kadar iğrenç bir histi ki hiçbir şey demeden yanlarından geçip gidiyordum. Yine aynı döngünün tekrarlanmaması için de ne dışarı çıkmayı ne de insanlarla görüşmeyi reddediyordum.

Hinata ve diğerleri birkaç kez gelip gitmişti, her seferinde yanlarında yiyecek bir şeylerde getiriyorlardı. Gün içinde pek bir şey yemediğim için umursamamıştım açıkçası. Kuroo bu durumumdan hiç hoşlanmıyordu, sürekli beni zorlayıp bir şeyler yediriyordu fakat yediklerim pek bir süre geçmeden dışarı çıkıyordu.

Polisle olan konuşma sonucu olayın aslı ortaya çıkmıştı. Annem ben küçükken babamla beni öldürmeye çalışmış, babam yanarken tek yaptığı şey oturup izlemek olmuş. Polisler akıl sağlığının yerinde olmadığına kanaat verip en yakın akıl hastanesine yönlendirmişler. Uzun bir süre orada kalmış. Tabi bunların hiçbirini hatırlamıyorum.

Ne babamı ne yangını ne de çocukluğumu. Gece gördüğüm kabuslar yüzünden uyumak bile istemiyordum. Başım yavaşça Kuroo'nun omzuna düşerken göz kapaklarım ağırlaşıyordu. Hayır, uyuyamazdım. Bir daha annemin gözlerimin önünde yanışını görmek istemiyordum. Uyumamak için direnirken Kuroo kolunu belime sarıp vücudumu kendisine yasladı.

"Bebeğim, hadi uyu artık. Bak gözlerin kendi kendine kapanıyor resmen."

"O-Olmaz Kuro, u-uyuyamam."

Titrek ve kısık çıkan sesimle itiraz etmeye devam ettim. Kuroo öbür elini bacaklarımın altına koyup beni kucağına aldı. Kıpırdayamayacak kadar yorgundum. Beni yatak odasına taşımasına izin verdim.

Yavaşça yatağa bırakırken alnımı öpüp geri çekildi. Elini tuttum.

"Sen olmadan uyuyamam Kuro."

Onsuz cidden uyuyamıyordum, gece kabusumdan uyanıp onu yanımda görünce sakinleşiyordum.

Yavaşça örtüyü kaldırıp altına girdi, belimden tutup göğsüne yasladı. Sakince saçlarımı okşamaya başlarken uykuya dalmak artık daha kolaydı. Başımı oynatarak daha rahat bir pozisyon aldım, bir elimi Kuroo'nun göğsüne koydum.

Kuroo kıkırdarken başımı kaldırıp soran gözlerle ona baktım.

"Niye gülüyosun?"

"Başını öyle hareket ettirip sırnaşınca kedi gibi oldun, ona güldüm."

Kaşlarımı çatıp çakma bir sinir ifadesi takınırken söylendim.

"Siz de taktınız kediye he, sen de kedi gibisin ona bakılırsa."

Bir kahkaha atıp kollarını bana dolarken onun kısılan gözlerini ve surat ifadesini izledim.

"Tamam kızma kediciğim de neden öyle bakıyorsun bana?"

"Nasıl bakıyomuşum sana?"

Gözlerimi kısıp kafamı kaldırdım, hafif sırıtarak konuşurken Kuroo yavaşça yutkundu, gözlerini dudaklarımdan çekip gözlerime baktı.

"Böyle işt-"

Sözünü kesip dudaklarına yapışırken konuşmak için açılan ağzına dilimi soktum. Elimi yanağından çekip ensesine götürdüm. Saçlarını çekiştirip bir ayağımı Kuroo'nun üstünden diğer tarafa attım. Geri çekilip kucağına çıkarken eğilip tekrar öpmeye başladım.

çocukluk arkadaşım // kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin