Bizim mekan

59 11 24
                                    


Arkadaşlık nedir ? Aslında pek bir açıklama yapamam size. Bir bilgim yok ciddi anlamda. Peki dostluk nedir ? Bunuda açıklayamam ama tarif edebilirim. Dostluk, göğüs kafesinin içinde bir yerlerde atan bir şeydir. Ve ben göğüs kafesimin içindekilere teşekkür ederim. İyiki varsınız sonsuz dostlarım.

Tekrar buraya dönecek olursak, ben deniz Nisa yazarınız liseye geçince hiç arkadaş edinmemeyi planlıyordu. Ama öyle olmadı tabi. İnsan biriyle arkadaş olur tamam ama, bazıları Allah'ın size hediyesidir yani. Mesela ben arkadaşlarımın en güzel hediyesiyim 😎 (Evet yürüyen ego bne) Şaka yaptım tabi. Ama öyledir kesin. Yani ben öyle düşünüyorum en azından.

Beynim: Seni pis saf !

Evet beynimi duymamış gibi yapın. Onu geçelim :D

En son kaldığımız yerden devam edelim. Bizim Şeno'dan herkes nefret ediyordu. Neden mi ? Onun iğrenç bir sesi olduğunu öne sürüyorlar. O konuşunca bütün sınıf dönüp "ya bi kes" diyordu. Örneğin tenefüste Şenoya susmasını söylüyorlardı. BÜTÜN SINIF KONUŞURKEN. Tamam derste konuşsa amenna. Ama yok ! Kız derse katılınca bile sataşıyorlardı. Sümüklü böcekler ne olacak.

Şengül'e (ismi ile hitap edince dengelerim kaydı bir an) böyle davranmaya devam ettiler. Ben ise artık dayanamayacak konuma geldim. Zira Fatma ve Esma da öyle. O sıralarda Aslı ile pek bağlantımız yoktu. Artık Şenoya bağırdıklarında ben hemen karşılarına dikiliyordum.

Size ne kız derse de mi katılmasın yani ?

Tamamen bir kasıt vardı içlerinde. Genelde Esma da onlara karşı gelirdi ama sesi sinek vızıltısı gibi çıktığı için kimse duymuyordu :D

Cidden sinek vızıltısı gibi ama ::)

Şaka bir yana sesi incedir ve bu yüzden farkedilmez. Durum böyle olunca bizim ilgi manyağı kız da şengüle sataşmaya ve haddini aşmaya başladı. Aslında her şey şenonun minik çaplı bir iftiraya uğraması ile başladı. Nasıl mı ?

Küçük bir not düşeyim genelde ilgi manyağı kızımız derste makyaj yapar, ve okula GİYİNMEDEN gelirdi. Çok unutkan galiba ;)

Şöyle anlatayım. Beden eğitimi dersimiz vardı o gün. Şengül yanında bir poşet getirmişti. Poşetini bahçeye bıraktı o gün. Ve bizim beden dersimiz bittikten sonra içeriye geçtik. Aradan kısa bir zaman geçmişti ki, sınıfa bir kız girdi ve telefonunun kaybolduğunu söyledi. Tabi Şeno benim yanımda oturuyor ve poşeti de sıranın üzerinde. Kız sorgusuz sualsiz içeri daldı ve direk Şeno'nun poşetini alıp içine baktı. Yani planlanmış gibiydi. O kadar kişinin içinde Şeno...

Kız sıraya geldi elini poşete daldırdı ve poşetten son model bir telefon çıkardı.
Herkes şok tabi !!!
En çokta Şeno şokta.

(Aklıma geldi de, bizim Fatma gruba hep mesaj atıyor.
"Oha kızlar şoktayım !" Diye, bizde
"Ne oldu lan bize de anlat." Diyoruz.
O da diyor ki,
"Kızlar kendinize gelin market olan şoktayım" diyor. --Fatma... Soğuk espiriler kraliçesi...-- Ve işin garip tarafı her zaman bu oltaya geliyoruz.)

Herkes şok içinde şenoya bakarken ilgi manyağı kız ve arkadaşı aynanda,

"Ohaaa o mu çalmış ?" Dedi.

Neyseki iş büyümedi. Herkes duydu mu bilmiyorum ama ben o sahneyi dün gibi hatırlıyorum.

İşte zamanla bu Şeno düşmanlığı artık, ENFEŞA düşmanlığına döndü. Bize karşı gelmeye,  artık sadece Şenoya değil, bize de susun demeye başladılar.

Tabi bu iş ileride çok garip şeylere dönüştü, ve hepsini anlatacağım inşAllah.

Bizim grupta en başta Şeno namaz kılmıyordu. Ama bizim vesilemiz ile o da namaza başladı. Biz her öğle arası önce mescide, sonra BİZİM MEKANA giderdik.
Tahmin edin bizim mekan neresi ?

ENFEŞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin