Sen de dört ben diyeyim yirmi dört senedir yanımda oturdun ve tek işin buydu. Yalnızca oturdun. Bir şeyler karaladın. Ama oturdun. Ne halimi sordun ne de benimle bir laf etmeye çabaladın. Tek derdin benim dışımdaki herkesti ve benim tek derdim de herkesi boş ver sadece sendin. Fakat yaptığın en iyi şey oturup çizimlerin hakkında konuşmaktı. Bunu benimle konuşmak için yapmazdın, kendi kendinle daha ilgiliydin. Ben de saf saf çizdiklerin hakkında bir şeyler derdim. Umursadığını sanmazdım lakin oradan başka şeyler konuşabileceğimizi düşünmüştüm. Sen istemedikçe uzunca konuşamayacağımızı idrak etmem uzun sürdü.
Evet, oturdun! Oturdun ve beni yoktan saydın. Etrafta ses varken senin kulaklarından birisini kapatmama rağmen yanından kovdun ve ben o seste seni izledim mecburen yanına oturarak. Rahat olmanı istesem ve bunu sağlamaya uğraşsam da bunu da senin iznin olmadıkça yapamayacağımı fark ettim. Fark ettim de ettim. Bir işime yaramadı çünkü hiçbir şeyi değiştirmedi fark etmem. Çünkü Sicheng istemeden bir şey yapamazdım ve farkında olmamdan başka bir şeyi muhtemelen istemiyordu. Sadece fark ettiğimin farkında oldum, tavırlarım hep aynı merhametle ve sıcaklıkla devam etti sana karşı olan.
Bir gün eskiden çektiğim bir fotoğrafını, herhalde on beş sene önceden kalmadır, ve üzerindeki mavi montu gördüm. O anda da büyüdüğüne, daha çok 'büyüdüğümüze' ağladım ve sen bunu anlamlandıramadın. Anlamlandırmak aklına gelmedi. Hüngür hüngür ağladım, sen dalga geçtiğimi veya rol yaptığımı zannettin. Altında benim için yatan belki basit fakat varlığını halen daha sürdüren anlamı düşünmek istemedin. Ben de sana sonrasında açıklama gereği duymadım. Sadece bu olay yaşandı ardından boş verildi. Oysaki benim özleyip ağladığım, veya bomboş zaman harcadığım şey "Sicheng büyüdü," misali bir düşünce adına değildi. Değiştiğimize kırılmıştım, insanlara açıklamak istemediğimden büyüdüğüne ağladığımı söyledim ve sen de o insanlar arasına karıştın. Kişiliklerimiz değişti, sanki yakınmışız gibi aramız bundan dolayı açılmış fikrine kapılıp hüzünden bir hal oldum lakin bu senin yine umrunda değildi. Aklımda anlamamış, buna kafa yormamış olma ihtimalin de vardı, elbette bu düşünceden hoşlanmamıştım çünkü anlayabileceğini biliyordum. En iyi yaptığın işler listesindeydi bu, yanımda oturdun da oturdun!
Konuşmadık bir vakit. Benim çabalarım da yoktu ortada. Seni unutmuştum, aklıma gelmiyordun çünkü yanımdaki o zayıf bedenin bana varlığını belli edemiyordu. Uzun zaman boyunca senin dışında başkalarını düşündüm. Aylar sürdü bu. Senin yerine başkalarının değişimine ağladım, başkalarını özledim ve başkalarıyla hayal kurup anneme onlardan bahsettim. Bir başkasına mektup yazdım, diğeriyle dört saat telefonda konuştum, ötekinin resmini çizdim ve berikiye eşsiz benzersiz bir şair oldum. Sen de büyük ihtimal o sırada dışarı çıktın, resim çizdin ve ders çalıştın. Bir de benim dışımda başka herkesle beraber kahkahalar attın, sana sorsak çok güzel zaman geçirdin. Zira hayatında varlığından emin olduğum tek şey bunlardı. Bir de yanlarında beni unuttun. Sen nasıl aklıma gelmediysen ben de senin aklına gelmedim. Bu sefer eşit olsak bile ben bunu o an değil de aylar sonrasında fark ettim. Fark ettim, tahmin edersin ki bir şey değişmemeye devam etti.
Sonrasında, beklenmedik şekilde yanımdaki boş ve uzun zamandır soğuktan başka şey görmemiş sandalye seninle örtündü ve ısındı. Uzun zaman sonra yanımdaydın, sana baktığımda gözlerimin dolması seni özlediğimi hatırlattı. Seni unutsam bile bilinçaltımda özlemiştim ve seni hatırlamadığım vakitlerde bunun ayırdındaydım. Bunu nasıl becerebildiğimi sorma, içgüdüler ve başka şeylerle oldu fakat yaptım. Sesini duyduğumda gözlerimde yaşlar çoğalsa da gözlerimi kapatmadım ve tüm o yaşları yuttum. Yanında ağlamamam veya sana bunu göstermemem gerektiğini biliyordum. Etrafımda bulunuşunun bile bana sevinç verdiğini anladığımda bunun iyi olmadığını da anladım. Çünkü artık yanımda olmazsan keyifsiz olacaktım, keyifsiz olursam çoğu iş kötüye gidecekti. Ve sen yanımda otururken daha da kötüydü, senin varlığını daha yakından hissedebiliyordum. Eğer bu hisse alışırsam Sicheng'e ihtiyaç duyardım ve öyle de oldu. Sana net bir ihtiyaç duydum. Uzun zaman boyunca. Bu uzun zamanı da ikinci (aslında dördüncü) ayrı kalışımız karşıladı. Öncekilerine göre az bir süre olsa bile ayrı kaldık ve ben sana İHTİYAÇ DUYDUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beni bir sen aklına getiremedin | yuwin oneshot
Fanfiction18 Şubat 2021: Yirmi dört senelik dopdolu bir umutsuzlukta yaşamak.