Tüm hakları saklıdır.'Hayata her daim ümidi olan ve ayakta kalabilen herkese...'
1
Kafamın içinde ki uğultulara eklenen lanet alarm sesi kulaklarıma işkence ederken başımı bir daha kaldırmamak üzere yastığa gömdüm. Hayır, bugün geç kalkıp az da olsa zihnime mola vererek dinlenmesini istiyorum. Bugün kesinlikle okul yoktu ve ben bunu biliyordum. Hadi ama bu zalimliği yaparak kim alarmı bugüne kurabilirdi ki? Bugün pazardı ve herkes benim pazar günleri odama çekilip şekerleme yaptığımı bilirdi.
Başıma edebilecek kadar baskı uygulayarak yastığa gömülürken üzerimde ki çarşafın çekildiğini vücuduma vuran soğukluk ile fark ettim. Yatağın sol kısmı çöktüğünde burnuma buram buram çiçek kokulu bir parfüm geldi. Bu kokuyu çok yakından tanıyorum. Ama bu güzel cennetimden ayrılmak istemiyordum.
Annemin ince parmakları sarı saçlarımı omzumdan geriye attığında eliyle saçlarımı okşayarak beni şımarttı. Dudaklarının baskısını yanağımda hissederken," Bu uykucu kız kimin kızı acaba?"diye mırıldandı.
Gözlerim açık olmasa dahi sesinden gülümsedigini duyumsayabiliyordum. Yerimde kıpırdanıp ellerimi başımın altına alırken dudaklarımda kocaman bir gülümseme oluştu. Bu soruya elbette cevapsız kalmazdım." Senin kızın olduğumu biliyorsun. "
Gözlerimi açmadım ama şiddetle güldüğünü duyumsadım saçlarımı okşarken." Ama sende biliyorsun. Benim kızım beni asla kırmaz..." Ardından bir şeyler ekleyecegini bildiğimden sustum ve annemin kalan cümlelerini getirmesini istedim." Gözlerini aç ve bana bak, bebeğim."
Sözleri ile eş zamanda göz kapaklarım aralandığında mavi harelerim onun bir okyanus kadar derin olan mavileri ile çarpıştı. Gözlerimizin birleşmesi ile bedenimi yan dönderip hafifçe bedenimi geriye çekerek baktım. Yüzü her zaman ki gibi gülmüyordu ve göz altlarında ki torbalar dün geceden kaldığına dair belirtiler veriyorlardı bana. Yine uyumamıştı ve tüm gecesini o toplantı odasında geçirmişti işte.
"Böylesi daha iyi." Dudaklarında memnun olduğunu gösteren bir gülümseme oluşsa dahi ben asıl gülüşünün nasıl içten olduğunu bildiğimden bu sahte gülümsemelerine kanmadım ama onu kırmamak adına gülümsedim.
"Bugünün pazar olduğunu umuyordum."
"Evet zaten öyle." dedi beni hayal kırıklığına uğratarak. Ben en azından yanılmış olabileceğimi düşünmüştüm. Belki de bugün cumartesi olabilirdi. Çünkü pazar günleri harici hep derslere çalışır ve başımı kitaplardan kaldırmazdım. Ama...bugün pazardı. Pazar.
"O zaman beni neden kaldırdın anne?"
Güzel narin elleri yanaklarıma, beyaz tenime değdiğinde dudaklarına bu sefer içten bir gülümseme yerleşti."Seninle gitmeden önce biraz olsun vakit geçirmek istedim. Buna hakkım olduğunu düşünüyorum. "
"Elbette var." diye onayladım onu ama hızla suratım asıldı." Pazartesi gidersiniz diye düşünmüştüm."
Bunu daha önce aile yemeğinde uzun uzun konuşmuş ve masada ki gerilimi iyice arttırmıştık. Annem, babam Karan ve amcam Reha ile kuzenim Feris yurt dışına yani İtalya'ya gideceklerdi. Bir iş için olduğunu söylemişlerdi ama annem bu cevabın beni tatmin etmediğini anladığında az da olsa açıkladı. İtalya ile sanırsam bir anlaşma yapacaklardı ve imza işlemleri için baş ortakların gitmesi gerekiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGESİNDE
Mystery / ThrillerBilinmeyen bir geçmiş yaşanılmamış bir geçmiş değildi. Efra sıradan hayatında yaşanmaya başlayan anı değişimlerle, annesinin ölümünün hemen ardından onu canı pahasına korumakla görevlendirilen Aral Gökay ile geçmişin peşine düşecekti. Geçmişin kanlı...