14

23 8 11
                                    


Yavaşça iç çekti Sude, dışarıdan yeni gelen ve ısınmakla meşgul olan Buse merak etti ve sordu.
"Bi'şey mi oldu ? "
Sude kafasını kalfırıp Buseye baktı ve ileri doğru yaslanarak cevap verdi,
"Aklıma Musab'ın bizi nasıl kovduğu geldi. Hele sana balkonda söyledikleri..."
Buse'nin keyfide kaçtı.
"Evet ya. Nasıl bir odunluk bu. Desene boşuna Saye ile aramı açmışım."
Sude bir an garipsedi. Heyecanla sordu,
"Sahi sen niye Saye ile aranı bozdun?"
Buse pot kırdığının farkındaydı ama Sudeye anlatmaktan çekinmiyordu.
"Hani ben Musab'ı..." Dedi ve sustu.
"Evet... Seviyorsun. Eee ?"
"Hani Saye de seviyordu ya, biz anlaşamazdık zaten. O yüzden uzak duralım dedim."
Sude aslında bu yüzden arasını açtığını biliyordu ama direk Buse'nin ağzından duyunca garip gelmişti.
"Uzak durman iyi olmuş. Selim anlattı, hani Saye'nin abisi, pek iyi biri değil bu Saye, benden duymuş olma."
Önlerine koydukları çaylar dipte bir huzur nostaljisi oluşturunca Sude bardakları tazelemek için yerinden kalktı. Ama Buse içmek istemiyorum deyince Sude yerine oturdu. Sonra birleştirdiği kollarını çözüp ayağa kalktı yeniden,
"Ben hazırlanmalıyım geç kalacağım yoksa."
Buse kaşlarını çatıp sordu,
"Nereye gidiyorsun ?"
"Anlattım ya Selim çağırdı bu gün." Yüzünde aşık aptal gülüşü oluştu ve devam etti, "benimle konuşacağı çok önemli bir şey varmış." Hala gülümsüyordu. Buse de ona eşlik etti ve güldü elinde olmadan.
"Allah Allah neymiş konuşacağı." Dedi imalı bir ses tonu ile. Sude daha fazla güldü bunun üzerine.
"Bilmem." Dedi şımarık şımarık.
"Neyse ben kaçar. Çok güzel olmam lazım." Demesi ile odasına gitmesi bir oldu. Buse onu takip etti. Sude Buseye kıyafet seçimi hakkında fikir danışıyordu. İkisi de Saye yerine birbirlerini seçmişlerdi. Çünkü Saye'nin kalbi gibi temiz bir kalp, onlara ağır geliyordu. Ama ikiside bunun farkında değildi. İhanetin rengi hep aynıdır, sadece tonları değişir. Her kalpte acısı farklı tondadır, ama aynıdır. Saye ise ihanet dışında bir şeyle tanışmamıştı. İnsanlar ihanet ettiklerinin farkında değildir, işte bu ihanetten daha acıdır.

  Sude olduğu yerde kıyafetlerine bakarken, Buse sadece onu izliyordu. Sude ne giyeceğine karar verdiğinde neredeyse karanlık çökmüştü. Acele etmeye başladı. Seçtiği kıyafet için hangi saç modeli daha uygun olur diye uzunca düşündü, en sonunda saçlarının omuzlarından aşağıya doğru süzülmesine izin verdi. Buse ise bu gece Sude'nin evinde kalacaktı. Sude normalde yaptığı makyajı biraz daha abarttı. Genelde Selim'i göreceği zaman hep makyajını abartırdı. Çok heyecanlıydı, midesinden boğazına kadar tatlı bir karıncalanma hissediyordu. Aynanın önünden kalkıp yatağının üzerinde duran telefonundan saate baktı. Geç kalacaktı. Geç kalmalıyım dedi. Eğer geç kalırsam beni düşünecek, aklından çıkmayacağım. O yüzden geç kalmalıyım. Ayakkabılarını giyerken, Buse ile vedalaştı. Heyecanı git gide artıyordu. Merdivenlerden inerken aklı ona oyunlar oynuyor, senaryolardan geçiriyordu. Dışarıya çıktı ve bir kaç dakika sonra bir taksi çevirdi. Fren alan taksi Sude'nin önünde durdu. Sude taksiye binmeden önce arka kapının camından kendine baktı. Saçlarını eliyle düzelttikten sonra onu bekleyen taksiye bindi. Ahşap eve yaklaştıkça kalbi yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu. Nedenini bilmediği, daha doğrusu anlam veremediği bu heyecanını bastırmaya çalıştı. Taksi onu gitmek istediği yere bırakınca Sude heyecandan bayılacak gibi oldu ve kendine şunu hatırlattı, "alt tarafı arkadaşın ve abisi ile yemek yiyeceksin." Daha önce defalarca Selim ile aynı sofrayı paylaşmıştı. Ama bu sefer kendini çok fazla heyecanlı hissediyordu.

Ahşap evin kapısına geldiğinde son bir kez derin bir nefes aldı. Saye'nin kapıyı açmasını umuyordu. Ama ummadığı bir hızda Selim kapıyı açtı. Selim Sude'nin afalldığını farketti, onu daha çok afallatmak istedi ve gülümsedi. Sude onun gülmesi üzerine bayılacak gibi oldu. Çünkü Selim gülünce daha yakışıklı oluyordu. Sude kalbinin hala yerinde olup olmadığını merak etti. İçeri geçerken etrafı süzdü, çok güzel bir sofra vardı. Ama iki kişilikti. Sude işte şimdi gerçekten bayılacaktı, şaşırmış bir şekilde ve elinde olmadan biraz da yüksek bir sesle  konuştu. "Neden iki kişilik ?"
Selim morali bozuk bir ifade takındı ve eliyle kısa bir süreliğine masayı işaret edip,
"Yemekte anlatırım. Tüm sorularını oraya bırak." Dedi.

SAYHA (Ara Verildi )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin