little follower

25//Kaybetme Korkusu

Merhaba👋🏻👋🏻

Sınavlar hazır bir hafta sonraya ertelenmişken hemen bitirip atayım dedim bölümü✌🏻

İyi okumalar dilerim~~

.................

    Jeongguk, elini sıkı sıkı tuttuğu hyungu ile önden ilerleyen bir önceki gün tanıştıkları kızı takip ederken kendini fazlasıyla rahatsız hissediyordu. Bu akşamda evde uzun bir film saati yaptıktan sonra arkadaşlarıyla konuşup yorgunlukla uykuya dalmakken niyeti, bir anda kendisini ondan yıllar boyunca büyük olan insanlar arasından bulmuş olması, onu geren yegane şeydi. 

Adının her ne kadar unutmak istese de Aecha olduğunu hatırladığı genç kızın onları götürdüğü yerde, büyük bir kamp ateşinin etrafında toplanmış insanlar vardı. Jeongguk her ne kadar pikniğe gittiklerinde kamp ateşi görmüş olsa da, daha önce hiç sahilde yakılmış bir ateş görmemişti. Ayrıca daha önce kendisinden büyük gençlerle dolu olan bir ortama da girmemişti. Bu yüzden, büyük olanın eline resmen yapışmışken birbirlerine geçmiş parmaklarını sıkıyor, endişeyle hızlanan nefeslerini düzenlemeye çalışıyordu. 

Taehyung ise, geçirdikleri güzel günün ardından fazlasıyla yorgun olmasına rağmen, hem Jeongguk'un hem de kendisinin hoşuna gideceğini düşündüğü bu ortama girmekten memnundu. O Jeongguk kadar endişeli değildi ve kendi çapında küçüğünü de rahatlatmaya çalışıyordu. Hatta bunun için, Aecha'nın sorduğu sorulardan birine cevap ederken eline can kurtaranıymış gibi sarılmış olan Jeongguk'a doğru dönmüş, onun tedirgin bakışlarıyla karşılaştığında hafifçe gülümseyerek dudaklarını yanağına yumuşak bir baskıyla bastırmıştı. 

Jeongguk, son birkaç gündür çok sık aldığı öpücüklerden birini daha yanağında hissettiğinde çığırından çıkmış kalbinin sakinleşmeye başladığını hissetti ve gözlerini kısa bir an kapatırken derin bir nefes aldı. Utangaç bir çocuk değildi. Pekala, yeni girdiği ortamlarda utangaç olabilirdi ama alıştıktan sonra gerçek karakteri ortaya çıkar, asıl eğlenceye o zaman başlardı. O buzlarını kırdıktan sonra şimdiye dek onu sevmeyen kimse olmamıştı. Yine öyle olmasını umut ediyordu. 

Onlardan uzakta kalan ateşin yanına vardıklarında, hava tamamen karanlıktı. Esen hafif rüzgar üzerinde ince kısa kollu bir tişört, altında ise ancak dizlerine kadar gelen bir şort bulunduran Jeongguk'un üşümesine sebep olsa da, küçük olan bozuntuya vermemeye çalışmıştı. Taehyung ile birleşik ellerinden yayılan ısının ona yeteceğini düşünüyordu. Tabi, aynı şey Taehyung için geçerli değildi. O, esen sert bir rüzgardan sonra küçüğün nasıl farkında olmadan kendisine yanaştığını görmüş, buraya gelirken onun üstüne bir şey almayı akıl edemediği için kendisine kızmıştı. Kendi üstünde yazlık bir kapüşonlu hırka vardı ancak Jeongguk'un üstünde kamerasından başka bir fazlalık yoktu. Üşümesi çok normaldi.

"Evet, işte geldik! Arkadaşlar, tanıştırayım." Aecha, dünden beri arkadaşlarına anlatıp durduğu Taehyung ve yanındaki ona resmen sığınan Jeongguk'u tanıtmak için dikkatleri üzerine çektikten sonra altı çift göz üzerlerindeyken konuşmaya devam ettiğinde, Jeongguk rahatsızlığına bir de meraklı gözler eklenirken yutkunmuştu. "O Taehyung. Yanındaki de arkadaşı Jeongguk." 

Elleri boynundan asılı olan gitarın akordundayken tanışma faslına dahil olan ilk gencin, hoş bir gülüşü ve düz kahverengi saçları vardı. İkisine de sıra sıra sıcacık gülümsemiş, "Ben de Dong-hee. Tanıştığıma memnun oldum. Otursanıza." demişti. Taehyung onlara yakında oturan kahverengi saçlı gencin yana kayarak açtığı boşluğa Jeongguk'u da yanına çekerek kuruldu ve herkesle tanışma faslı böylece başlamış oldu. 

Jeongguk, tanışma faslında da, sonrasında da olabildiğince etkisizdi. Dikkatleri üzerine topladığı tek an, esen bir başka rüzgarda hafifçe titrediği ve Taehyung'un bunu fark ederek hırkasını ona verdiği andı. Ona verilen hırkaya çabucak sarınıp sohbet sürüp giderken yanındaki hyungunun omzuna yaslandığında, artık çok göz önüne olduğu söylenemezdi. Ona bakan tek kişi Aecha'ydı. Genç kız onlardan küçük olan bu çocuğu buraya davet ederken ne düşünüyordu bilmiyordu. Büyüklerin arasına girmekten hiç memnun değil gibiydi.