Yoongi
"Benimle beraber Jeon Jungkook'un evine gelir misin?" Sorumun Jennie'de oluşturduğu etkiyi anlamak için dikkatle yüzünü inceledim.
Sadece gülümsedi, ama gözlerinde bir şeylerin, bir ışığın söndüğünü görmüştüm. "Elbette.." Daha çok fısıldamaya benzer bir ses dudaklarından kaydı.
Ayağa kalktı. Geriye döndü. Onu tutup kendime çekmek istedim, ama durdum. Bunu yapmam sanki ondan istediğim şeyi yaptığı için ödüllendirmek gibi bir küçümsemeye sebeb olabilirdi. Yavaşça ayağa kalktım. Jennie'ye nasıl davranmam gerektiği ile ilgili çok tökezliyordum.
Arabaya geçtiğimizde yol boyu benim açtığım konulara Jennie onaylama ve reddetme gibi kısa, net cevaplar vermişti.
Arabadan indiğimizde Jennie'ye doğru yürüdüm, evi izliyordu. Yanına geldim. Tam gözlerini çekip yere diktiğinde ve gitmek için kalkıştığında koluna elimi bastırdım. Gözleri dönüp beni bulmuştu.
"Sorun nedir?"
Hâlâ şaşırmış halde beni izliyordu. "Oh..?"
"Neden böyle üzgünsün?" Sesimdeki ciddiyeti kontrol etmek istiyordum, ama Jennie'nin yanındayken ciddi olmak isterken abartıya kaçıyor, tatlı olmak isterken ona sarılmak isteyimi bastırmakla meşgul oluyordum. Kısacası Jennie'ye zaman ayıracağıma kendi duygularımla inatlaşıyordum.
"Ben sadece.." Gözlerini yere dikti, saçını kulağının arkasına geçirdi. "..bunu farkettiğini sanmamıştım, ne kadar aptalım, ben-"
"Min Yoongi!" Bu sesin sahibi ikimizi de kendine sürüklenmişti. Jeon Jungkook evin kapısının önünde duruyordu, bizim gelmemizi bekliyordu. Biraz da şüpheli gözlerle bizi inceliyordu.
Jennie'nin elini kolumda hissettiğimde yürümem gerektiğini anladım. Tuhaf bir şekilde haraketlerimizi anlıyor ve birbirimize ayak uydurmaya çalışıyorduk.
Adımlarım Jeon Jungkook'un önünde durdu. "Lalisa nerede?"
Jeon'un gözleri benden kayıp Jennie ile buluşmuştu. "Ne büyük bir sürpriz. Siz.." Jeon gözlerini yeniden bana dikti. "..ve siz."
Derin nefes almıştım. "Senin sürprizin yanında hiç sayılır. Kendini hafife alma."
Jeon'un dudakları yavaşça kıvrıldı. "Elbette, geçelim."
Salondaydık. Jennie ve Lalisa kanepede oturmuştu. Jennie bir şeyler soruyor, Lalisa'yı konuşturmaya çalışıyordu. Lalisa ise seçtiği gelinliği gösteriyordu.
Gözlerimi onlardan çekip önümde dikilen adama diktim. Camların önünde durmuştuk. Elimizdeki içkiyi yudumluyorduk. "Demek her şeyi öğrendin?" Sorum Jeon Jungkook'un çenesini kaldırmasına neden oldu.
"Evet, bir dahakine yakınındaki adamlara dikkat et." İçkisini yudumladı. Gözlerini bir kaç saniyelik Jennie'ye dikmişti, daha sonda bana baktı. "Ama hâlâ dikkat etmiyorsun."
Cebimdeki telefonu çıkarttım ve ekranını Jeon'a diktim. "Bu adam mı?"
Jeon dikkatle fotoğrafı izledi, gözlerine tuhaf bir ışık yayıldı. "Sana söyleyeceğimi mi sandın?"
Telefonu önünden çektim. "Cevabı aldım." Telefonu cebine geri koymuştum. "Eğer Lalisa'yı üzecek bir eylemde bulunursan.."
"Sabahtan anlatmaya çalışıyorum. Onu seviyorum. Sevgi her şeyi affedebilir." Gözlerindeki yumuşaklık derin nefes almama neden oldu. Bir şey söylemeyip kafamı aşağı yukarı salladım.
Seok-Jin
Park Joy'u aramış, yerini öğrendikte rutin kontrol adıyla yanına gelmiştim. Burası bir kurstu. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Gözlerim Jackson'la buluşmuştu. Jackson bu kursun sahibiydi. Ben doğum doktoru, o ise doğum öncesi hazırlık kursu sahibiydi, aynı zamanda öğretmendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vsoo | Invitation (Davet)
FanfictionJisoo kafasını geriye, koltuğa yasladı. Taehyung'ın onun ismini sırtına dövme yaptırdığı günü hatırlıyordu. Hatta o gün fazlasıyla şaşırmıştı. Bu şarkıyı sevdiğini ve beraber şarkıları olmasını istediğini söylediğinde Taehyung bunu kabul etmiş, erte...