"Ne yapmamı bekliyorsun Taehyung hyung, resmen sorguya çekildim burada." Jimin, oturduğu koltukta dik konuma geldi ve sürekli olarak tişörtünü çeken Jungkook'a yandan bir bakış attı.
Kardeşinin gerildiğini hissediyordu ve olayı toparlamaya çalışıyordu.
Jungkook, oturduğu yerde hafifçe yükseldi ve iki eli ile Jimin'in kulağını kapattı. Dudakları kimsenin onları duymayacğından emin olduktan sonra aralanırken daha ilk kelimeden Jimin'in bakışları küçüğe dönmüştü. "Hyung, tek başına gidebilirsin. Bir kaç saatliğine kendi başımın çaresine bakabilirim. Merak etme." Ardından cevap beklemeden üzerinden çekilen battaniyesine tekrar sarılmıştı.
Aslında hyungunun gitmesini hiç istemiyordu ancak elinden gelen bir şey yoktu. Jimin onun babacığı değildi ve sırf kendisine yardım etmek istediği için arkadaşları ile olan buluşmasını bozmak zorunda hiç değildi.
Taehyung, gözlerini iki beden üzerinden çekmezken Jungkook'un sürekli olarak tedirginlik içinde etrafı süzen gözlerini inceledi bir süre. Küçük çocuk, her an bir yerden bir canavar çıkacakmış gibi dikkatli bir şekilde etrafı incelerken Taehyung'un delici bakışlarını fark etmemişti bile. "Jungkook, bana tuvaletin yerini gösterebilir misin?" Taehyung boğuk sesi ile konuştu.
"Ben gös-" Jimin'in lafı yarıda kalmıştı çünkü Jungkook aldığı küçük yardım ricası ile oturduğu yerden kalkmış ve battaniyesini bırakmadan Taehyung'un yanına ilerlemişti. Bir elini esmer bedene uzatırken onun kemikli parmaklarını sıkıca kavramış ve onu tuvalette doğru yönlendirmişti. Taehyung ise hiç bir itiraz belirtisi göstermeden küçük olanın onu yönlendirmesine izin vermişti.
Jungkook ise normal davranmaya çalışıyordu ve siz o tuttuğu eli unutun tamam mı? Kendini gergin hissetiği vakitlerde birilerinin ellerini tutma veya sarılma isteği ile dolup taşardı.
Yoongi, çatık kaşları ile yattığı kanepede doğruldu ve giden bedenlerin arkasından konuşan ilk kişi oldu. "Jungkook neden küçük çocuk gibi davranıyor ve Taehyung neden kendisine temas eden bu çocuğa bir şey demedi?"
Her ne kadar hepsi yakın arkadaşlar olsalar da Taehyung'un belli başlı kuralları vardı. Tensel temas sevmezdi mesela, ya da sürekli olarak kendisini gereksiz bir konu içersine çekmelerini de hoş bulmazdı. Gününün çoğunu kütüphane ve evde geçirirken boş olduğu vakitler nadiren olurdu ve bu zamanlar dışında kimse için programını bozmazdı. Yani onlar her ne kadar yakın arkadaş olsalar Taehyung'un hepsine karşı ördüğü bir duvar vardı ve kapının anahtarı bir tek ona aitti.
"Hyung, ne taktın bebeğe sende." Hoseok, oturduğu koltukta gevşek ses tonu ile mırıldanırken diğerleri de ona hak vermişti.
Yoongi gözlerini devirdi ve kendini koltuğa yasladı. Onun ardından tüm gözler Jimin'e dönerken o gerildiğini hissediyordu.
Günler boyunca bu partiye girebilmek için davetiye arayan Seokjin lafa ilk atlayan kişi olurken Jungkook'un burada olmamasını fırsat bilmişti. Zira bu grup Jungkook yanlarında olduğu takdirde küfür etmekten gereksiz bir şekilde kaçınırdı. "Ulan amına koduğum, neden salak salak işler yapıyorsun ha? İki hafta önce kararlaştırdık biz bu buluşmayı. Taehyung'u bile zor bela ikna ettik şimdi de sen yan çiziyorsun."
Jimin, parmaklarını sinir ile saçlarına geçirdi. İyiden iyiye gerilmişti ve artık bunaldığını da hissediyordu. " Hyung görmediniz mi Jungkook'u, hasta diyorum size. Bırakamam öylece." Bu partiye gitmeyi kendisi de istiyordu ancak giderse aklı sürekli kardeşinde kalacaktı.
Tamam, Jungkook istediği gibi davranabiliyordu ama Jungkook'un bebek olmak için olan vakti çok kısaydı. Hafta içleri okula gittiği için bebek gibi davranmayı pek sevmiyordu, bez kullanmıyor ve mama yemiyordu. Çünkü mama yerse uykusu erken geliyor ve daha çok acıkıyoedu. Bu yüzden o, hafta içleri yetişkin olarak davranıyordu ve sadece iki güncük kendini rahat hissetiği ortamı yaşaybiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
baby¹ ^ taekook
FanficJungkook, age play yapmayı seven biriydi ve babacık arıyordu. Soft - Age play [baby series 1] [Tamamlandı]