Bölüm 21: Sarsıcı Gerçekler

359 47 198
                                    

Keyifli okumalar.

---------

"Masa 4'ün siparişi hazır!"

"Jie, acele edip servis yapabilir misin?"

"Tamamdır!"

Çınlayan tabak çanak sesleri ve kızaran yiyeceklerin harlanan ateşle pişirildiği geniş bir mutfak izdiham içindeydi. Aşçılar pişiriyor ve garsonlar tabakları kapıp götürürken çalışkan arıları andırıyorlardı. Garson bir kadın hazır olan siparişi masaya götürmek üzere almaya yeltenmişti ki, "Onu bana bırak, kendim götüreceğim." diyerek başka bir kadın ona mani oldu.

Bu kadın mekanın sahibiydi, bu yerin o enfes yemekleri genelde onun elinden çıkardı ve doğal olarak özel müşterilerine bizzat sunum yapmaya giderdi lakin, çarçabuk üzerine çeki düzen verip, hatta çelik kapıda yansımasına bakıp saçını düzelttiğine göre bu müşteri alelade biri değildi. Tezce siparişleri almış ve mutfaktan çıkmıştı.

Genç kadın birinin elinde telefon dikkatle bir şeyleri incelerken diğerinin ona bir şeyler anlattığı iki kişinin olduğu masaya gelmiş ve tabakları yerleştirirken, "Aman da kimleri görüyorum." demişti nükteyle.

Shen Yuan bu aşina seslenişle başını çevirip baktığı vakit, yüzünü gerçekten içten bir tebessüm sardı. "Ah, Qi Ling." Dedi yumuşak bir tonda yana kayarak yer açarken, koltuğu işaret edip, "Nasılsın? Otursana." dedi kibarca.

Kadın yüzü neşeyle ışıl ışıl parlarken oturmadan önce, uzanıp Shen Yuan'a sarılmış ve dostça omzunu patpatlayıp, "Nerelerdesin sen. Yüzünü gören cennetlik." diye latifeyle söylenmişti. Shen Yuan hafifçe gülüp elini sallayarak onu geçiştirdi. Qi Ling moralsizlikle, "Fazla oturamayacağım. Şansına işimin başımdan aşkın olduğu bir vakitte geldin. Gerçekten tam zamanında." dedi.

"Önemi yok daha sonra tekrar gelebilirim." Shen Yuan hoşgörülü bir gülümseme verdi ona. Birbirlerine nasılsın, neler yapıyorsun, sizinkiler nasıl gibi genel sohbet mevzularını anlatırken Luo Binghe elindeki telefonu sessizce Shen Yuan'a geri uzattığı vakit, Qi Ling karşısındaki yakışıklının farkına vardı ve, "Ayio Xiao¹ Yuan, ne kadar kabasın. Beni shuai ge² ile tanıştırsana." dedi.

¹Yakın arkadaşların birbirine hitap yolu.
²shuài gē 帅哥: Yakışıklı adam Çin'de bir yabancıya hitap etme şekli.

Shen Yuan, "Benim hatam." diyerek suçu kabullenir bir tavırla ellerini havaya kaldırmıştı. İlk olarak gözlerine ulaşmayan bir gülümsemeye sahip Luo Binghe'ya bakmış ve, "Bu Qi Ling, bu yerin patronu ve benim arkadaşım." diyerek tanıtmıştı. Luo Binghe, "Oh. Ne kadar güzel." diyerek başını sallarken, ifadesiz gözleri kendisine bir karış sırıtan kadına çevrildi. Shen Yuan devam etti. "Qi Ling, bu Luo Binghe. Kendisi benim arkadaşım."

"Ohh, anladım. Tanıştığımıza memnun oldum, Luo ge. Sizi restoranımda ağırlamaktan mutluluk duydum ve gelecekte de teşrif ederseniz mutluluk duyarım~" Hoş ses tonuyla gülümseyip başını sallamıştı.

Luo Binghe bunun sahte olduğu belli olmayacak kadar gerçekçi bir tavırla gülümseyip başını sallamakla yetişmişti.

"Ah sevgililer günü de yaklaşıyor..." Qi Ling elini çenesine dayayıp düşünceli bir edayla mırıldanmıştı. Shen Yuan'ın kolunu dürtüp, "Yine sap gireceksin değil mi? Tıpkı benim gibi hahaha." diye şakalaştı.

Shen Yuan umursamazca omuz silkip, "Sevgiliyi kim ne yapsın? Böyle tek tabanca takılmak gayet iyi." dedi. Luo Binghe'ya yemeğine başlaması için çubuklarıyla işaret ederken kendisi de yavaş yavaş yemeye koyulmuştu. "Yoksa senin öyle bir düşüncen mi var?" Diye alayla geri sordu.

I Won't Let You Go ✓SVSSS [ғᴀɴғɪᴄᴛɪᴏɴ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin