ÖZEL BÖLÜM

2K 50 139
                                    

Pencere kenarında büzüştürdüğüm bedenim son nefesini vermek için çabalayan intiharın eşiğinde ki kişi gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Pencere kenarında büzüştürdüğüm bedenim son nefesini vermek için çabalayan intiharın eşiğinde ki kişi gibiydi. Gözlerinde karamsarlık içinde biriken hislerin karmaşasıyla yüreğinin bağrına oturan karabasanların diyalogları geçmişin küf kokan anıları bir bir gözlerimin önünde sahnelenirken dudaklarım kenetlenmiş ağzımdan tek bir laf çıkmıyordu.

Korkuyordum artık güzel şeyleri dillendirip düşlemekten. Sanki hayat bana karşı gibi sürekli önüme tezatlıklıklarını, tuzaklarını püskürüyordu. Yüreğim yanıyordu alevler arasında cayır cayır yakıyordu bedenimi.

Cama vuran ağaç dalının tıkırtılarından başka odada ses olmazken kollarım kaç saattir bacaklarımda sarılı olduğunun hesabına düşmeden serbest bıraktım. Geçen zaman diliminde sadece bedenim değil zihnimin de uyuştuğunu ve artık uyumam için çağrıda bulunan insanlara inat uyanık kalmanın sadece bana değil bebeğime de zararı vardı.

Gözlerim karnıma odaklandığında  aceleci bir tavırla dokunuşumu hissettirmek adına elimi kaldırdım. Sanki onun canını acıtacakmışım gibi usulca dokundum. O an göz kenarlarımdan akan damlaların haddi hesabı yokken dudaklarım titredi. Tutamadığım hıçkırığımın daha fazla yayılmasını önlemek maksadıyla dişlerimi  dudağıma geçirirken aradan geçen bir kaç dakikanın ardından dilime değen kanın varlığı midemi alt üst etti.

Bir kaç defa yutkunup geçmesini dilediiiğim vaktin döngüsünde midemden yukarıya doğru bir şeyin boğazıma dayanıp dışarıya çıkması gerektiğini öngördüğü zaman diliminde tutmaya çalıştığım bulantım kendini daha çok gösterdi. Elimi derhal ağzıma koyup yerimden kalkacakken uzun süre oturmanın getirdiği etkiyle aniden ayağa kalkınca başım döndü. Duvardan destek alıp dengemi sağlayıncaya denk kendime zaman tanıdığımda artık bulantım başa çıkılmaz raddeye gelmişti ve bu durum yüz kıvrımlarıma yansımış olacak ki Sibel kulaklıklarını çıkarıp attığı hızlı adımlarla yanıma vardı.

Omzuma dokunup sırtımı sıvazladığında "Dildar iyi misin? Miden mi bulanıyor?" dediğinde başımı aşağı yukarı sallayıp cevap vermemle ağzımda biriken artıklar avucuma akmaya başlayınca koşar adım tuvalete doğru koşmaya başladım.

Sibel klozetin kapağını açıp geri çekildiğinde toplu olan saçlarıma şükrederek elimi ağzımdan çekip kusmaya başladım. Çıkan şeyleri irdeleyip görünce sıvı dan başka bir şeyin olmadığı ayrıntısıyla bulantım baş gösterip tekrar aynı döngü de buluşunca elim kasıklarıma doğru gitti. Uzun süren bu maraton da Sibel sırtıma dokunup sıvazlarken sürekli "Geçecek her şey bittiği gibi bu da bitecek. Bitmeli ve biz artık gülmeliyiz" dese de bunlar beni teselli etmiyordu.

Şu an bu bulantıyı yaşadığımda bana destek verenin Sibel değil Aybars olmasını istedim. Sırtımı sıvazlayıp "Geçecek sevgilim bunu da atlatacağız" demesini boynuma bu ızdıraplı sancıya katlandığım için öpücük kondurup süreci ne kadar güzel atlattığım ile ilgili esprilerini duymak onlara gülmek...

ZEMHERİ (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin