Not: Medyada Helen & Matthew'e hazırladığım video yer almaktadır.1 yıl sonra...
"Pearl, bir konuyla ilgili sana danışmalıyım."
"Buyurun efendim."
"Kampanyayı nasıl daha fazla duyurabiliriz?"
Pearl kısa bir süre duraksadı. Siyasi kampanya konusunda kafasında oluşan düşüncelerle ilgili tarama yapıyor gibiydi. En uygun cevabı bulmaya çalışıyor, neredeyse öz babası gibi sevdiği adamı hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu. Yaşlı adam ise titrek elleriyle gözlüğünü çıkartmış, ona bakıyordu. Bir cevap beklediği aşikardı çünkü kahverengi, ışıltısını kaybetmeye yüz tutmuş gözleri tamamen Pearl'ün yeşil gözlerine kitlenmişti.
"Üniversiteler efendim... Bologna Üniversitesi... Orada en eğitimli ve en kültürlü öğrenciler yetişir. Sizin propagandanızı ve kampanyanızı dikkatle dinleyeceklerine eminim. Gençler bu konularda daha duyarlı ve meraklı olabiliyorlar."
Yaşlı adam kaşlarını çatmış ve Pearl'ü süzüyordu. Gözünün çevresindeki kırışıklıklar belirginleştiğinde Pearl onun gülümsediğini fark etmişti. Genç adamın omzuna hafifçe vurup "Gerçekten zeki bir evlatsın. Seninle gurur duyuyorum." demiş ve elini geri çekmişti. Gözlüklerini boynundan gözlerine çıkartıp taktığında önündeki kağıtlar ve hazırlamaya çalıştığı konuşma metinleriyle ilgilenmeye devam etmişti.
Francesco Ricci, İtalya'nın Floransa şehrinde yaşayan ünlü bir siyasetçiydi. Neredeyse tüm hayatını kendi kurduğu "muhteşem" İtalya hayalleriyle geçirmiş, 76 yaşına gelmiş olmasına rağmen henüz bunu yaşayamamış bir adamdı. Ak, kısa saçları, kahverengi gözleri ve kırışık teni yılların tüm yükünü üstlenmişti. Üniversite mezunuydu ve okumayı çok seviyordu. Öyle ki genç yaşında gözlük kullanmaya başlamıştı. Gece-gündüz demeden sürekli okur, sadece siyaset değil, neredeyse her konuda kendini geliştirmeye çalışırdı. Oldukça zengindi, buna rağmen şatafatlı hayatı değil, sakin, kendine göre dinlendirici ve yalnız bir hayat seçmişti. Hiç evlenmemişti ve çocuğu yoktu. Onun için hayatında olmazsa olmaz diyeceği iki şey vardı; siyasi hayalleri ve kitapları.
Pearl İtalya'ya geldiği zaman çektiği sefaletli günlerin sona ermesini bu adama borçluydu. Eğer bu yaşlı adam olmasaydı, sokakta, beş parasız ve aç, kokuşmuş bir hayat sürecekti belli ki. Çünkü tanıştıkları o sokaktan bu adam geçmeseydi, Pearl hala orada, soğuk ve yağmurlu zamanlarda donuyor ve açlıktan kolunu dahi kıpırdatamıyor haldeydi.
O gün Pearl, her zaman yaptığı gibi iş aramaya çıkmıştı lakin dil bilmediği için birçok kapı suratına adeta çarpılıyordu. Yapabildiği çok bir şey de yoktu, okuma bilmiyordu, bilseydi dahi iyi bir iş için yeterli donanıma sahip değildi. Bunu ise hep fakir bir aileden gelmeye bağlıyordu. Eğer zengin olsaydı belki de bambaşka bir yerde olurdu. Gittiği at çiftliğinin de kapısı suratına dil engelinden ötürü kapatılınca Pearl yine kendini sokağa atmıştı. Taş yoldaki çıkıntının üzerine çöküp oturmuş, başını ellerinin arasına almıştı. Hissettiği tek şey çaresizlikti. Sanki bambaşka bir dünyada, bambaşka bir alemdeydi. Öylesine yabancı hissediyordu ki, sanki tüm kalabalık onu parmakla işaret edip dalga geçiyormuş gibi görüyordu. Pes etmeye niyeti olmasa da eşiğine gelmişti. İtalya'ya geleli iki hafta olmuştu çünkü, hala bir baltaya sap olamaması onu uçurum kenarına elbette ki sürüklemişti. Ama omzuna bir el dokundu, tıpkı bir yıl sonra da dokunacağı gibi. Bu el, Francesco Ricci'ne ait idi. Pearl başını ellerinin arasından ayırıp adama baktı. Gözleri uzun bir süredir kapalı kaldığı için kamaşmıştı ama zaman zaman görünmez olduğunu düşündüğü o dünyadan bu adam sayesinde de sıyrılmıştı. Adam dudaklarını oynattığında Pearl onu anlamaya çalıştı ama bu mümkün değildi. İki haftada öğrendiği tek İtalyanca cümleyi söyledi Pearl. "Ben Fransızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Story Of Love And Revenge || +18
Historical FictionFransa'nın başkenti Paris'te yaşanan bir aşk ve intikam hikayesi... Güzelliğiyle bütün sosyetenin dilinde olan Helen Blake, ailesinin baskısıyla Matthew Brown'la evlenir. Pearl Valastro'ya delicesine aşık olan genç kız, sevdiğinin hayatını kurtarabi...