BEWARE THE WOLF

Part 2 - Final

PART -2

Yazar : B2utifulExoticCassie

Çeviren : Kami, *QueeN

Jongin’in söylediği doğruydu, büyük annesinin kulübesine ulaşmak çok zaman alamamıştı. Çayıra ulaşana kadar, erken akşamdı ve rüzgar hızlanmaya başlamıştı.Ev uzaktan, zencefilli çöreğe benziyordu, kar yığınlarının içine antika bir şekilde yerleşmişti. İşin garibi baca tütmüyordu ve pencereler aydınlanmıyorudu. Kapıyı açıp soğuk boş kulübenin içine ilerleyince, kaşlarını çattı.

‘’Helmeoni?’’ Kapıyı kilitledikten sonra boş ev boyunca seslendi. İçeri yürüdü ve kağıt parçasının görüntüsünü yakaladı, sepetini mutfak masasına bıraktı. Aldı ve el yazısından büyük annesi tarafından yazıldığını fark etti.

Sevgili Kyungsoo,
Bunu okuyorsan, zannederim ki benim haberci kuşum zamanında ailene ulaşmamış. Üzgünüm, bütün yolu hiçbir şey için geldin.Güney Köyündeki arkadaşlarımdan biri büyük kızının düğününe katılmamı istedi ve kolayca reddedemedim.

Yaban çileği reçeli yaptım çok seversin, bu durumda durduruldun ve umarım benim yokluğumu telafi eder.Kilerin ikinci rafında mazi çömlekte.Eve biraz götür, ve ailen için en iyi dileklerimi dile benim yerime.(Ve Sehun’un tüm sebzelerini yediğinden emin ol, bu sinsi küçük şeytan.)
Seni seviyorum, tatlım! Umarım yakında görüşürüz.

-Öpücüklerle ve kucaklaşmalarla, Büyükanne XOXO

Kyungsoo gülümsedi ve şömineyi yakmadan önce notu masaya koydu.Yanan bir ateş yarattı, rahatlatıcı alevler karanlık kulübenin içinde dağıldı. Daha sonra ocağa gitti, büyükannesinin sebzelerinin, etlerinin ve baharatlarının ambarında malzemeler için aradı. Yemek yaparken, şarkı söyledi, düşünceleri sürekli ormanda tanıştığı yakışıklı avcıya sürükleniyordu.Dışarıdaki rüzgar uğulamaya başaladı, yine Kyungsoo kendini büyükannesinin sağlam klübesinde sıcak hissetti.

Yemek yedikten sonra iyi bir kitap ve bir bardak sıcak çikolata ile ateşin önüne yerleşmeden önce bulaşıkları yıkadı. Peri masallarıyla dolu kalın bir kitaptı, büyük gözleri ve tombul yanaklarıyla küçükken büyükannesinin dizine oturmuşken büyük annesinin defalarca okuduğu, bu favori olanıydı.

Sadece ilk üç hikâyeyi bitirmişken, kapının çaldığını duydu. Kitabı kapattı ve yarısı boş olan pardağı kahve sehpasına bıraktı, kalktı ve kapıya cevap verdi.
‘’Jongin’’ Sürpriz karşısında bağırdı. Rüzgâr dışarıda zayıf çam ağaçlarını eğriltecek kadar gerçekten oldukça güçlüydü, Kar havanın içinde sürüklenerek gidiyordu ve kadife karanlığındaki gökyüzünde parlayan bir inci gibi dolunay asılıydı. Kapının önünde duran Jongin beyaz tanelerle kaplıydı ve Kyungsoo onu içeri çekmekte tereddüt etmedi. ‘’Bu gibi bir zamanda dışarıda ne yapıyorsun?’’

Kısa olan onun için gereksiz yere endişelenirken, Jongin gülümsedi. ’’Bunu buldum.’’ Düzgünce katlanmış kırımızı kumaşı gösterirken, söyledi.Açtı ve tanıdık kırmızı pelerini ortaya çıkardı.

‘’Bunu buldun?’’ Kyungsoo şaşkınlıkla söyledi, Jongin kıkırdadı. Avcı giyinmesinde yardım etti, başlığı Kyungsoo’nun kafasına çekti.
‘’Sevimli.’’ Mırıldandı. Kyungsoo kızardı, kulaklarını ucu yanıyordu.
‘’Bu gece burada kalmak ister misin?’’ Jongin’in gözlerine bakmaya hazır olmayarak, kekeleyerek söyledi. ’’Dışarıda kar fırtınası varmış gibi görünüyor. V-e masanın üstünde sıcak çikolata var eğer biraz istersen.’’
Yumuşak dudaklar anlından öpmeden önce avcının kıkırdamasını durdu.

‘’İsterim.’’

Kyungsoo’nun yüzü pelerini kadar kırmızıya döndü. Gıcırtı ile koltuğuna dönerken acele etti, kitabının, yüzü kitabın bir çok sayfası arasında kayboldu. Kemerin tokasının açılıp kayma sesini duydu, ağır obje yere düştü, Kyungsoo yutkundu. Sonunda kapağın üzerinden dışarı gözetlemeyi cesaret ettiğinde, Jongin’in düşünceli bir şekilde içeceği yudumlarken rahat bir şekilde diğer koltukta uzandığını gördü. Ceketini ve botlarını çıkarmıştı, sadece bacaklarını oldukça günahkar bir şekilde saran bir pantolon giyiyordu ve ,fermuarı açıktı, ilk birkaç düğmesi ilikli değildi ve cazip bronz teninin büyük bir alanını ortaya çıkarıyordu.