herkese merhaba ve iyi okumalar
Aşkın kaç kişilik olduğunu bilmiyorum. Önceki tecrübelerimse bana tamamiyle yalan söylüyorlardı. Aşk onunla da güzeldi onsuzda güzeldi. Bunu şuan imdi anlıyorum. O elimi yüzünde gezdirdiğinde de güzeldi. O yokken onu hayal etmekte güzeldi. Ona dediklerim kalbimden geçerdi. Allah’ın bildiğini kuldan neden saklayayım ki? onu seviyordum. Sadece aşık değildim. Seviyordum onu. Onu sevmek bile içimde bir şeylerin oluşmasına sebep oluyordu. Dünyaya güzel bakmamı sağlıyordu. Ne yaşarsam yaşayayım. Bundan birkaç saat önce nerede ve ne halde olursam olayım. Çevirdiğim kitaplardaki kadar güzeldi bu duygu.
Söylemiştim ona. söylediğim içinde mutluydum. Kafamdaki bir dertten kurtulmuş gibi hissetmiyordum. Yani oh söyledim kurtuldum değildi olayım. Söylemiştim çünkü onu sevmek, aşık olmak. Bana mutluluk veriyordu ve bu mutluluğu onunla paylamak istiyordum. Paylaşmıştım da. Elimi alıp göğsüne koymuştu. Onun kalp atışlarını benim söylediğim şeyden sonra hissetmek harka bir şeydi.
Şimdi ise parmakları yüzümde dolaşıyordu. Hangi ara uyuduğumu bilmiyordum ama bu uykunun iyi gelmediğini söyleyemem. Vücudum rahata kavuşmuş gibiydi. Belki de bunu sağlayan onun kollarıydı.
Uyanmamı sağlayansa hissettiğim bakışlarıydı. Gözlerimiz birbirine kenetlenmişti. Ellerini yüzümden çekmesin istiyordum. O da çekmiyordu. Sözsüz güzel bir anlaşmaydı. Hissedilen bir anlaşma. Elini yüzümden çekip saçlarımı okşamaya başlamıştı. Onun ilgisi ile daha da mayışıyordum. Belimdeki kolunu kaldırıp saate bakıyor. En azından ben öyle tahmin ediyorum. Başka ne için kaldıracaksa?
“iki saatimiz var” diyor. Şaşkınla kaşlarımı çatıyorum.
“annenlerin gelmesine!”
“hiii annem!!”
Hızlıca sarmaş dolaş olduğumuz yatakta ondan ayrılıp komodinin üstündeki minik aynayı alıyorum elime. Ömer’in kremi sürdüğü yanağımdaki morluk hala olduğu yerdeydi. Fayda etmemişti. Ömer’e dönüp konuşmaya başlıyorum
“geçmemiş bu!”
“ morluk oluştuktan çok sonra sürdüğümüz için Zeynep” sesi öyle katıydı ve soğuktu ki ses çıkaramamıştım.
“üzgünüm seni daha önce bulamadığım için”
Aynada kendime bakmaya bırakıp, onun doğru dönüyorum. Elimi yanağına koyuyorum.
“üzgün olma Serdar’ın böyle bir şey yapacağı benim bile aklıma gelmemişti.” Birkaç saniye durduktan sonra elimi yanağından çekip yatağa koyuyorum. “ sahi on ne oldu?”
“bilmem” diyor aynı sesle” bayıltana kadar dövdükten sonra olduğu yerde bıraktım onu.” Sözünü bitirdiğinde tekrar yüzüne bakıyorum işte o zaman fark ediyorum elmacık kemiğinin üzerindeki küçük kırmızılığı. Gözlerim orada takılı kalırken o yine konuşmasına devam ediyor. Daha sonra konuşuruz bunları vaktimizi boa harcamayalım hadi hazırlan!” deyip yataktan çıkıp birkaç adım da odadan dışarı çıkıveriyor bense arkasından sadece bakıyorum. Bir şey dememe fırsat bile vermemişti!
İç çekiyorum. Yataktan doğrulup kalktığım sırada yeniden oturuyorum yatağa. Acıdan duramıyorum. Ayaklarım. Ondan kaçarken olmuş olmalı. Ayağımı kaldırıp tabanlarına baktığımda feci göründüğünü anlıyorum. Bu sefer yataktan dikkatlice kalkıp kenarlardan tutuna tutuna odamın içindeki banyoya gidiyorum. Fazla bir şeyim yoktu ancak sıcak suya sokarsam biraz daha iyi olacaklarına eminim. Sibel ve Ömer’se hipotermiye kendilerini bu kadar kaptırdıklarından olsa gerek görmemişlerdi. Aslında görmediklerine mutluyum. Bilselerdi daha fazla üzülürlerdi. Üstümdeki pijamayı çıkartırken Ömer’in giydirmesi geliyor geliyor aklıma vücuduma sıcak basıyor. Ayaklarımı yıkamak yerine tamamen soyup küvete atıyorum kendimi ilk önce ayaklarımla ilgileniyorum sonra ise saçlarımı yıkıyorum. İşimi hızlıca bitirip sarı bornozuma sanırıp odaya geçiyorum. hızlıca üzerime kalın şeyler giyiyorum. Ayağıma ise iki tane çorap giyiyorum fazla acımaması için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cesurca Sev ! (Tamamlandı)
RomanceBir kitap çevirmeninin hayatı ne kadar tek düze olabilir ki? Emin olun Zeynep'in hayatı herkesten daha fazla sıradandı. Taa ki yeni, bir iş buluna dek . *** Heyecan? Belki biraz var. Tamam çokça heyecanlıyım. Kafamda bir sürü soru vardı. İlk öncel...