keyifli okumalar dilerim.🍳🥓
paragraf arası yorum yapmaktan ve
bölümü oylamaktan çekinmeyin lütfen.
bir buçuk ay sonra,çimlerde uzanıyorduk onunla birlikte sırtüstü. hava artık sıcaklamaya başlamıştı, bu nedenle güneş gözlerimi alıyordu. başımı ona doğru çevirdim. buradaydı, yanımda. her şey olmasını istediğim gibi ilerliyordu. bazenleri hâlâ rüya görüyormuşum gibi hissediyordum. çünkü o, gerçek bile olamayacak kadar güzeldi.
gözleri güneş yüzünden kamaşmıştı anlaşılan, olabildiğince kısmıştı onları. ellerinden birisini gözlerine doğru götürdü yavaşça. dikkatlice tüm hareketlerini izliyor, inceliyordum. eliyle gözlerini kapatırken derince bir nefes verdi kiraz dudaklarının arasından. diğer elini ise yemyeşil olan çimlerde gezdirdi. eli bir papatyaya değince kopardı onu nazik bir şekilde. bedenini bana doğru çevirdi. elindeki papatyayı yanağıma doğru değdirdi. bu, huylandırıcı bir his vermişti. yüzümdeki hafif tebessüm ile baktım ona. onun gözleri ise yanağımda dolaştırdığı papatyadaydı.
"papatyaları çok seviyorum ben." dedi. yüzümdeki gülümsemeyi genişlettim. "neden?" konuşurken ona biraz daha yaklaşıp ben de bedenimi ona doğru çevirmiştim. elindeki papatyanın yapraklarını yanaklarımdan dudaklarıma indirdi. kısa bir süre orada gezdirip çimlere bıraktı. "basit, ama çokta güzel." çimlere bırakmış olduğu papatyayı alıp siyah saç tutamlarının arasına yerleştirdim. bu yaptığımla gülümsemişti.
"senin en sevdiğin çiçek ne?" benim en sevdiğim çiçek.. daha önce bunu pek düşünmemiştim. fazla çiçek çeşidi bilmezdim zaten. "bir düşüneyim.." bedenimi tekrar güneşe doğru çevirdim, o da yanıma daha çok sokuldu. başını göğsüme doğru yasladı. "papatyalar." gözlerini büyütüp başını hafifçe yukarı doğru kaldırdı bana bakmak için. "cidden mi?" yüzündeki bu şaşkın ifade ömür boyu bakmaya değerdi. "neden?" saçlarını karıştırdım hafifçe, arasındaki papatyanın düşmemesine dikkat ederek. "sen de onları seviyorsun."
"sırf ben onları sevdiğim için mi?" güldüm dediği şeye. bakışlarım gözlerinde geziyordu. kahverengi gözleri beni içine doğru çekiyordu âdeta. her seferinde farklı hikayeler anlatıyordu bana gözleri. ışıl ışıl parıldıyorlardı. "saçlarının arasında fazlasıyla güzel durduğunu saymazsak eğer.. yani, o. da var tabii." bu sefer gülme sırası ondaydı. gülüşündeki ses tonunun tınısı yine huzur doldurdu içime.
"tiyatro gününe dört aydan az kaldı." başımı hareket ettirip onayladım dediklerini. günler hızla geçip gidiyordu. gittikçe yaklaşıyordu gösteri günü. tiyatro, bir haftasonu olacaktı ve izlemek isteyen öğrenciler okula gelecekti. başımızda sadece bir tane görevli öğretmen olacaktı. o da gelirse tabii.. gelmezse öğrencilerden biz sorumlu olacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
theatre club ★ sope
Fanfiction〔 ☁︎ 〕 min yoongi, tüm tutkusuyla açmış olduğu bu tiyatro kulübünün elinden kayıp gitmesine izin vermeyecekti. 彡 angst.