TÝM || NisBar

BEAT IT

Ben geldiim. Nabersiniz bebişlerim??

Bölüm bence bomba gibii💥 ve mutlu bir bölüm.

Bugün Nové Městoya da yeni bölüm gelecek. Hala okumayanlar profile tıktıkk.

Çıkmadan 🌟 a dokunabilir misiniz? Ne kadar 🌟 o kadar yazma hevesi🧡

Öptüm

☆☆☆☆☆

"Hadi nisaa sende bu iş"

Evet, bir maçın tam ortasındaydık. Aşırı çekişmeli geçiyordu, durum 2-2ydi. Bu set maçın sonucunu belirleyecekti. Ben ise servisi kullanmak üzereydim, eğer bu sayıyı kazanırsak maç bizim olacaktı.

Kafamı eğip derin bir nefes aldım, gözlerimi kapattım. salon çok sessizdi, herkes servisi kullanmamı bekliyordu sanki tezahurata ya da konuşmaya başlamak için.

Topu havaya fırlatacakken onun sesini duydum. "Haadi sevgilim"

Kafamı kaldırıp gözlerimi açtım. Barışı bulup güldüm. Onun sesiyle tribünde de 'ooo'lamalar ve tezahuratlar başlamıştı zaten. İlişkimizi açıkladıktan sonra çok rahatlamıştık, barış o son yaptığı talihsiz açıklamanın şaka olduğunu söylemişti. Artık ilişkimiz bilindiği için maçlarımızda birbirimizi gizliden gizliye değil, açık açık bağırarak destekleyebiliyorduk. Sokakta el ele gezebiliyorduk, daha ne olsun?

Hakem düdüğünü çalınca oyuna dönüp topu havaya fırlattım. Aşağı doğru inen topa vurup oyunu başlattım ve yerime koştum.

Top karşı tarafa, sonra bize, sonra karşı tarafa, tekrar bize derken yaklaşık üç dakikadır yere değmiyordu. İki taraf da feci derecede gerilmişti. Karşıdan gelen topu karşılayıp Eceye doğru kaldırdım. Kısa bir an göz göze gelmiş ve gözlerimizle anlaşmıştık Eceyle. Topa vurmak için yükselip topu tam da istediği yere, sahanın arka köşesine ve çizginin hemen içine atmıştı, rakip takım oyuncuları topun çıkacağını düşündükleri için oraya yönelmemişlerdi bile. Hakemin düdüğünden sonra Eceyi belinden tutup havaya kaldırdım. Ece de bir yandan çığlık atıyordu.

Tüm takım üstümüze koşunca yere devrildik kahkaha atarken. Koç yaklaşıp hepimizi kaldırdı. "Harikaydınız kızlar" derken hepimizin tek tek alnından öptü. Elini ortaya uzattıktan sonra hepimiz ellerimizi uzatıp üst üste bir kule yaptık. "Oooo bir ki üç Dİ NA MO"

Ellerimizi kaldırıp tribüne döndük ve alkışlamaya başladık, tribün de yıkılıyordu zaten, kendi sahamızdaydık ve sezonun bitmesine çok kalmamıştı. Bu maçlarda aldığımız galibiyetler hem taraftarlarımız için hem de bizim için çok önemliydi. Büyük avantajdı.

Arkadan biri belime sarılınca hafifçe çığlık attım. Fısıldadı "kimim ben"

Kıkırdadım "kokundan tanıdım ki" derken barışa dönüp sarıldım.

"Harikaydın aşkım, gurur duyuyorum seninle. Hatta aramızda kalsın ama" Kulağıma eğildi. "En iyileri sendin."

Yanaklarını sıktırıp öptüm "bak seen. Birileri şımarmaya başladı." derken elini tutup soyunma odasına doğru yürümeye başladım. "Bana gidiyoruz dimi?"

"Aslında evet, planım oydu ama annem aradı. Çok önemli bi şey için bizi yemeğe bekliyormuş. Ben de nisanın maçı var yorgun olur, gelemeyiz dedim ama son karar senin."

Adımlarımı durdurup barışa döndüm "kötü bi şey olmasın sakın?"

Ensesini kaşırken omuzlarını silkti "bilmem ki sesi kötü gelmiyordu."