Yeni bir hikaye ve yine bir ben... Herkeslere, Merhabalar! Çok uzatmadan bölüme geçmek istiyorum. Fikirlerinizi şimdiden merak ediyorum.
..........................
Hissediyordum. Gördüğüm vahşetin üzerimde bıraktığı gerginlik ve korku duygusunu iliklerime kadar, en ince ayrıntısıyla hissediyordum.
Sırtımdan kavisler çizerek belime inen bir damla ter bile buz dağının ortasında kalmış kadar üşütüyordu beni, bedenimi.
Savunmasızdım. Savunmasız ve hazırlıksız. Defalarca kez görmeme, bunu yaşamama rağmen bedenimi ele geçiren korku ve bu korkunun üzerimde bıraktığı hafif titreme hiçbir zaman geçmeyecek gibiydi.
Her gece yeni bir vahşet, yeni bir ölüm ve yine dehşet. Engel olamıyordum. Nedensizce rüyalarıma giren ve bana yüksekten düşüyormuşum gibi hissettiren bu kan dondurucu, dehşet verici sahnelere engel olamıyordum.
Nedeni neydi? Beni her gün bir ölüme şahit tutan bu acımasız kabusların nedeni neydi? Ben hangi masum canı yakmış, hangi günahı işlemiştim de şimdi bu zulme mecbur bırakılıyordum.
Hiçbir psikolojik şiddet, insan zihninin kendisine yaptığı işkence kadar zorlu ve dayanılmaz olamazdı.
Çoğunlukla beni uykumdan eden bu kabuslar izinsizce ve oldukça sinsi bir şekilde zihnimde yer ediniyor, bana gerçek olduğuna inanabileceğim cinayetler sergiliyordu.
Bir tiyatro salonunda, en önde ve tek başıma bir oyunun son perdesi gibi görünen fakat asla sonu gelmeyen sahnelerini izliyor, ne oyuna dahil olabiliyordum ne de çekip gidebiliyordum.
Gözlerim komodinin üzerindeki saate kayarken terden sırılsıklam olmuş saçlarımı ensemde birleştirip bir topuz haline getirdim. Yorganı üstümden çektim ve ince, uzun bacaklarımın yataktan sarkmasına izin verdim.
Yere bastığım o ilk an bir ürperti yokladı bedenimi. Elbette ki bu kendime gelmem için fazlasıyla yetersizdi.
Yavaş ve temkinli adımlarla ulaştım odamdaki banyoya. Sanki küçük bir ses bile çıkarsam gerçekleşmesi mümkün olmayan o korku dolu sahneler gerçekleşecek ve ben kendimi bir ölüyle aynı odada bulacaktım.
Başımı kaldırdım ve varlığından emin olduğum aynayla karşılaştım.
Hiçbir şey değişmemişti. Her şey yerli yerindeydi.
Derin bir nefes aldım kendime bile fark ettirmeden. Aynadaki tersime bakmayı kesip yüzüme soğuk sular vurdum. Biraz daha iyi olduğuma, zihnimin az da olsa berraklaştığına inandığımda odaya geri döndüm ve başkası için oldukça cazip görünen rahat ve yumuşak olan yatağımla bakışmaya başladım.
İşte paranın etki edemediği bir şey daha. Yattığınız yatak ne kadar lüks, pahalı, rahat ve konforlu olsa da bazen insan uyuyamıyor ve dünyanın en iyi yatağı bile bir işe yaramıyordu. İnsan pamuklar üstünde uyusa da kabus görüyordu, sert tahtalar üzerinde uyusa da.
Hava aydınlanmaya yüz tutmuşken uyumanın bir anlam ifade etmeyeceğini düşünmüş yataktan olduğu kadar uzak durmaya çalışmıştım. Aslında kabuslarımdan kaçmıştım.
Geniş ve uzun çalışma masama oturup elle tutulmaktan yer yer boyası dökülmüş olan soluk sarı defterime uzandım.
Geceyi andıran siyah yapraklarını doldurmak için beyaz bir kalem aldım ve siyah kelimelerimi beyaz bir kalemle, kara sayfalara yazdım.
Karanlık gecede beyaz bir bulut gibiydi her biri.
"Bir kitabın ilk cümlesi gibi anlamsız geliyordum insanlara. Halbuki bir kitabı bilemezsin, okuyup yaşamadıkça."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUKLA +18(ASKIDA)
Mistério / SuspenseYetişkin içerik barındırır! "Gülüşüne öldüğüm kadın, gülüşümü öldürenden geliyor kanın." ~Pusat Kayahan~