-14-
( Anıl'ın Anlatımıyla )
Miray'ın ağzından çıkan cümleyle donakalmıştım. Annesine gitmek istediğini söylemişti. 5 senedir bu lafı bir kere bile duymamıştım ağzından. Dolu elalarına taktığı gülümseme içimdeki umudu canlandırıyordu. Küçüğüm hazırdı. Annesini istiyordu. Ve alacaktı.
"Gidelim güzelim. Annene gidelim."
Dolu gözleri biraz daha dolduğunda ne yapacağımı bilemez haldeydim. Hala gülümsüyordu bir yandan. Kısacık kalmış saçlarına baktım ilk önce. Ne yapmıştı kendine? Neler olmuştu? Saçını ne zaman kesmişti?
Karşımda tir tir titreyen küçücük kız çocuğuna baktım tüm dikkatimle. Ne oldu sana be küçük? Niye yıprandın yine?
Elime uzandı önce. Tuttu sıkıca. Sonra sarıldı bana. Odadaki kimseyi önemsemeden omzumdaki yerini almış boncuk boncuk olan gözyaşlarını akıtıyordu tenime.
"Lütfen ağlama. Sen bu haldeyken ne yapacağımı bilmiyorum. Lütfen ağlama küçük."
"Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim."
"Lafı bile olmaz güzelim. Hadi gel eşyalarını hazırlayalım."
Benden ayrıldı ilk önce. Sonra bir bir odadakilere baktı. İnceledi onları. Genelde özleyecekse yapardı bu hareketi. Ne geçiyordu aklından bilmiyorum. Anlamaz tavırlarla bakıyorlardı Miray'a. Bir tek ben biliyordum sanırım bu bakışın anlamını. Sizi özleyeceğim diyordu bağıra bağıra. Keşke dedim o an. Keşke bütün acılarını silebilsem küçük.
( Miray'ın Anlatımıyla )
( İki saat önce )
Telefonumun sesine çoktan uyanmıştım. Ne kadar uyumuştum bilmiyordum tabii. En son hatırladığım şey yağmurdu. Artık sevmediğimi söylemiştim. Telefonuma gelen mesaj sesiyle gözlerimi ovuşturup ayılmaya çalıştım. Gizli numara mıydı? Ne? Yazan mesajı okuduğumda şok oluşum artıyordu.
"Anneni özlemiş gözüküyorsun Leyl :) Peki söylesene. Sen onu görmek için gittiğin Bodrum'dan çıkabilecek misin?"
Neler oluyordu? Kimdi bu orospu çocuğu? İşletiliyordum sanırım. Annemi görecektim ve aptal bir mesaj buna engel olmayacaktı. Hiçbir şey beni vazgeçiremezdi artık.
( Şimdiki zamanımız )
Anıl yüzüme garip bakıyordu. Sanki anlamış gibiydi. Bir şeyleri bırakacağımı biliyor gibiydi. Bilmesindi. Eğer mesajı öğrenirse beni asla Bodrum'a göndermezdi. Biliyordum. Sadece koruyordu belki evet. Ama annemi daha fazla bekletemezdim.
Anıl'ı tutup merdivenlere sürüklediğimde kendine gelmek ister gibi silkelendi. Odama çıktık. Geçip oturduğumda o da karşıma geçti. Her zamanki şevkati vardı yeşillerinde. Ne olduğunu sorguluyordu muhtemelen. İyice süzdü beni. Sonra bakışları bir yerde takıldı. Saçlarımda. Artık kısa olan saçlarım. Elini uzattı yavaşça. Göğsüne çekti beni. Sevmeye başladı saçlarımı. Yavaş yavaş. Sonra en hafif tonda sesini duydum.
"Geçti küçük. Geldim."
"Geldin." dedim emin olmak ister gibi.
"Geldim." dedi tekrardan anlatmak ister gibi o da.
"Neler oluyor bilmiyorum. Anlatmak ister misin bilmiyorum. Ama istiyorsan eğer, yine dinlerim seni. İstersen sabaha kadar, istersen iki gün iki gece anlat. Yine dinlerim küçük."