Multimedia; Doruk.
Keyifli okumalar!
Üzerime geçirdiğim siyah mini şort tulumumun ardından makyajımı da tamamlamıştım. Ceylin gelmek üzere olduklarını bildiren bir mesaj atınca bende yavaş adımlarla odadan çıkarak aşağı indim. Tam o esna da babamla merdivenlerde karşılaştık. Babamın evde ne işi vardı?
Beni görünce durdu. Kısa bakışlarıyla beni süzdü.
"Nereye?" Vay, baba olduğunu hatırlamış anlaşılan. Hesap sormalar falan. Ne güzel ne güzel.
"Dışarı." dedim ifadesizce. Başını sallayarak yukarı doğru çıkmaya devam etti. Ben ise omuzlarımdan dönüp ona baktım. Yaşı genç olmasına rağmen bir hayli çöküktü. Bunun en büyük nedeni karısının gitmesiydi. Birbirlerini delice seviyorlardı, bunu çok net bir şekilde biliyordum. Kimi zaman ufak tartışmalar yaşasalar da asla küs kalamazlardı. Annemin gidişinden sonra babam çok yıkıldı. O güçlü kuvvetli adam gitti yerine başka biri geldi sanki.
Düşüncelerimi bölen korna sesi ile dışarı çıktım. Arka kapıyı açarak Mina'nın yanındaki yerimi aldım.
"Selam." Herkesle kısaca selamlaşıp yola koyulduk.
Gidene kadar ortamda Mina ve Ceylin'in saçma sapan esprileri döndü, Yağız ve ben hep homurdandık.
***
Her zaman ki geldiğimiz yere gelince arabadan inerek kapıyı sertçe kapattım. Yağız homurdanırken ben kıkırdadım. Bardan içeri girip karşı tarafta oturan Armin'lere doğru yürüdük. Bizim geldiğimizi fark etmemişlerdi. Armin, Emir'in karnına dirsek atarken Emir'de onu kolunun altına alarak saçlarını karıştırdı. Onların bu haline gülümsemeden edemedim. Sevgili olsalardı çok yakışacaklarına emindim.
"Biz geldik." Ceylin çantasını masaya fırlatarak Yağız'ın yanına oturdu.
"Hoş geldiniz."
"Hoş bulduk. Rüzgar nerede?" Emir omuzlarını silkerek "Bilmiyorum. Gelir birazdan."
Yanımıza gelen garsondan bir bardak su istedim.
"Kimle gelecekmiş?" Armin'in ortaya attığı sorudan gelen cevaplarda kimsenin bilmediği ortaya çıktı. Gelen suyu alıp ağzıma götürdüm.
"Gençler! Biz geldik." Rüzgar'ın sesine doğru hepimiz ona döndük. Yanındaki Doruk'u görmemle ağzımdaki suyu püskürtmem bir oldu.
Hasiktir! Doruk mu?
"Oha Nil." Mina hayıflanırken bende masada duran peçeteyle ağızımı sildim.
"Ne oldu?" Rüzgar bir bana birde Doruk'a bakıyordu. Derin bir nefes aldım.
"Aslında-" diye başlamıştım ki Doruk cümlemi tamamladı.
"Biz tanışıyoruz." Ya ama ben böyle demeyecektim ki. Bir şey olmadı ya. falan deyip geçiştirecektim. Masum surat oldu mu şimdi bu?
"Nereden?" Doruk gülümsemesinin ardından soruya cevap verdi.
"Nil boğulmuştu da onu kurtardım." Aferin sana büyük marifet! Şuan o güne dönüp hiç boğulmamayı dileyerek gözlerimi yumdum. Tekrar açıp etrafa bakınca yine barda olduğumu gördüm. Ne bekliyordum ki?
Doruk herkesle tokalaşıp selamlaşırken karşıma oturdu.
"Lan bu nasıl boğuldu anlatsana?" Emir'in sorusu ile bizim kızlar kıkırdarken Rüzgar cevap bekler şekilde bakıyordu. Bende yanımda oturan Mina'nın kulağına fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMLE VAR MISIN? (Tamamlandı)
JugendliteraturNOT: Bölümler baştan sona düzenlenmiştir. Ana hikayeye bağlı kalıp diğer kısımların birçok yeri değişmiştir. Kitabı daha önceden okuyanların, baştan okuması gerekir. *** "Hayat bazen kaybettiğin yerden başlar." Nil ve Doruk karşılaştıkları zaman pe...