ÜÇÜNCÜ SANDIK

34 7 10
                                    




Şarkılar: Emre Aydın & Çağan Şengül - Beni Anla

Emre Fel - Öleceksek Ölürüz.

Keyifli okumalar.



Zaman geçiyordu ve durmak bilmiyordu. Yorulmuyordu ama çok fazla yoruyordu. Bazı günler zamanın durmasını isterdim. Sonradan fark ettim ki, benim hiç zamanı durdurmak isteyeceğim kadar güzel anlarım olmamıştı. Ben meğerse hep, zaman daha hızlı aksın ve beni daha hızlı ölümle buluştursun istemişim. Öyle çok istedim ki bunu, ölüme bir gün olsun ihanet etmedim. İhanet etmemek içinde kimseye bağlanmadım. Bağlanırsam ihanet ederdim, biliyorum ama benim ölümü istediğim kadar ölüm beni istemedi. Bu acıtıyordu. Çok acıtıyordu. Sonra o geldi ve bana dedi ki; "Ölmek istemek için binlerce nedenin olacak, düşeceksin, yine düşeceksin ve yine düşeceksin. Bazen dizlerin kanayacak, bazen avuç içlerin, bazense yıllanmış yaraların ama ben sarmak için orada olacağım. Ellerimle saracağım, sözlerimle saracağım, bedenimle saracağım ama saracağım. Söz veriyorum. Öleceksek, ölürüz. Bırakmam seni"

Sarmamıştı. Benim dizlerim kanadı, avuç içlerim kanadı, yıllanmış yaralarım kanadı ama o sarmak için orada olmadı. Ben her gün öldüm ama o, benim sadece bir gün ölmemi bekledi. O, bana kör oldu, sağır oldu, dilsiz oldu... O, bana her şey oldu ama yanımda olamadı. Sonra bir söz verdim kendime, öleceksem tek başıma ölecektim. Kimsenin sarmasına izin vermeyecektim. Kanayacaksam, sarmasını da öğrenecektim. Kanadım, binlerce kez kanadım ama sarmayı bir türlü öğrenemedim ve kimseyi sarması için artık beklemedim. Bir nevi başarmıştım. Zamanı hızlandırdım mı bilemem ama durdurduğuma eminim çünkü ben hala beş yaşımdım, ben hala altı yaşımdım, ben hala yedi yaşımdım, ben hala dokuz yaşımdım... Zihnim zamanla parçalanmış ve o yaşlarıma saplanmış gibi hissediyordum. Bedenim büyüyordu ama ben hala o küçük çocuktum. Ben, o hiçbir yere ait olamayan çocuktum. Herkesin reddettiği, kapının önüne bir toz parçasıymış gibi silkelediği çocuktum ama büyüdüm değil mi? Büyüdüm, büyüdüm ama ruhum küçücük kaldı. Bedenim, ruhuma bol geliyordu, büyük geliyordu, fazla geliyordu. Bir türlü ruhumu bedenime oturtamıyordum.

İzlendiğimi hissettiğimde yavaşça gözkapaklarımı araladım. Sarper, yan tarafıma uzanmış yüzümü inceliyordu. İrkilmedim çünkü bunu sık sık yapardı. Gözaltları morarmıştı. Saçları karışmıştı. İki elini de kafasının altına yaslamıştı. Duruşundan rahatsız hissettiğini anlayabiliyordum ama gözlerinde huzurlu bir ifade vardı. Dudağının sağ tarafı hafifçe yukarı kalkmıştı. Gülümsüyor gibiydi. Bu hali bana eskiyi hatırlatıyordu. Uyandığımı fark edince yüzündeki huzurlu ifadeyi sildi. Rahatsız hissettiğim için ayaklarımı aşağı sarkıtıp yatakta oturmaya devam ettim. Artık yüzünü görmüyordum ama sırtımdaki bakışlarını hissedebiliyordum. Bakışlarımı saate çevirip yelkovanla akrebin son durumunu kontrol ettim. İçinde olduğum zaman dilimini fark etmem kaşlarımın çatılmasıyla sonuçlandı. Kafamı ona çevirmeden kurumuş dudaklarımı dilimle ıslatıp konuşmaya başladım.

"Saat sekizi geçiyor. Neden beni uyandırmadın?"

Gerçekten çok yorulmuş olmalıydım. Dün, beni babasının yanına götürmesi gerekiyorken bunu ertelemişti. Yatağın hareketlenmesiyle ayağa kalktığını anladım. Üstünü düzelterek bana doğru adımlamaya başladı. Önümde durduğunda başımı yerden kaldırıp onu incelenmeye başladım. Üstünde yine gri takımlarından biri vardı. Saçlarını düzeltmeye çalışmasına rağmen hala karışık görünüyordu.

"İşlerim vardı. Bende az önce odaya geldim zaten. Tam seni uyandıracağım zaman buna gerek kalmadan sen uyandın." Yorgun ve kızarmış gözleri söylediklerini doğrulamıyordu ama önemsemedim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 26, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KAKNÜSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin