Galiba elim kırılmıştı. O kadar sinirliydim ki hastaneye bile gitmemiştim daha.
"Sen ne hakla gelirsin? Ayrıca bizi nasıl buldun?!?"
Çok rahat bir tavırla odama girdi. Bu ne cürret. Oliver direk önüme geçti. Evet Grace bunu kesinlikle görmemeliydi. Gördüğü an depresyona girer umuyorum. Eveeet, işte bu Grace'in eski sevgilisi Jackson.Aman Tanrım. Ne yapmalıyız?? Elim ayağım birbirine karıştı. Yaklaşık 30 dk boyunca ses çıkarmadan koltukta oturmuştu Jackson. Oliver tam sataşmaya yöneliyordu ki ben durdurdum. İşler daha batmasaydı iyiydi. 10 dk civarından sonra kapı çaldı. Aman Tanrım! Bu Grace idi. Ben bir hamle ile hızlıca kalkmaya çalışırken Jackson hemencik kalkıp kapıyı açtı. Grace tam mutlu mutlu girerken içeri Jackson'ı gördüğü an yüz ifadesi değişti. Birden gözleri doldu. Kafasını eğdi. Hiç beklenmedik bir anda kafasını kaldırıp Jackson'a yumruk atmıştı. Aynı benimki gibi ama bu sefer burnu kırılmıştı. İçimden "İşte benim yavrum." lafını geçirdim bir an. Oliver ve Agustus üstünlüklede Agustus "Biz hastaneye götürürüz." dedi. Ben direk Grace'i yanıma aldım ve onlar gitti. Belli ki Agustus bir yerlerini daha kıracak gibi. Grace ağlıyordu. Hıçkıra hıçkıra. Bir anda durdu ve gülmeye başladı. Ne biçim bir duygu değişimi. Ve "İyi vurdum demi." dedi ve o surat ifadesiyle gülmemek elde değildi. Aralıksız kahkaha atmaya başladık. Ne kadar iyi, Jackson gelmişti karşısına Grace hiç bir depresyona girme girişiminde bulunmamıştı. Bu beni ne kadar mutlu etti. Çok, aşırı sevindim. Yaklaşık 3 saat sonra Oliver, Agustus ve Jackson gelmişti. Oha. Jackson'ın burnundan başka, gözü morarmıştı, kaşı, dudağı patlamıştı. Ama oralarda yine sargı vardı. Şaşırdığımı gören Oliver kullağıma yaklaşıp "Özür dilerim. Agustus'ı tutamadım." lafını dile getirdi. Ben sırıtarak "Çok iyi yapmışsın." dedim ve gülümsedi. Grace birden ayağa kalktı ve bir daha Jackson'a saldırma girişiminde bulundu. Tabiki ben izin vermedim.
Aradan 1 gün geçti. Grace olduğundan mutluydu çünkü yanında Gus vardı. Artık kısaca Gus diyorum. Jackson'a 2 oda yanımızdaki odayı tutmuşlardı. Neden? Neyse Jackson ortadan öylece kaybolmuştu. Neydi bu böyle? İstediği zaman gelicek istediği zaman gidicek miydi? Oliver'a ne olduğunu sordum ve gülerek "Canını kurtarmak için gitti." lafını belirtti. Oh iyi olmuştu o salağa.
Günler geçti, çok eğlenceli şeyler yapmaya başladık, bitirmiştik. Evet hepimizin istemediği sonuç America'ya dönmekti. İstemiyorduk ama dönüyorduk mecbur. Uçak biletlerini her şeyi yine Grace aldı. Bu sefer sadece ikimiz değil, Oliver ve Gus'ta vardı. 3 saat sonu uçak kalkmaya başlıyordu. İlk 2.5 saatimiz çok iyiydi. İlerdeki zamankarda hoşlanmadığımız şeyler oldu uçakta. Sağ sola hızlıca sallanmaya başladık. Aşağı doğru yöneliyorduk. Aman Tanrım!!! Uçağımız düşüyor!!!!!!