Serüven Başlangıc-1

75 2 0
                                    

— Fehmi Fehmi oğull.

— Buyurana.

— Gece yarıyı geçti, gel yat gayrı.

— YatakaVarıyorum ana.

Başını salladı kadın. Dudaklarında bir kıpırtı belirip, yitti“Babası huylu dedi sessizlikte. Gözlerini bahçeye çevirip dikildi pencere boşluğuna. Yüreğinden yürüyen bir sızı kirpiklerinde kırpış oldu. Daha bir aydınlık görürmüşçesine oğluna baktı.

Fehmi bir eliyle erik kayısı vişne dallarından sekip domates biber fidelerinin yeşilinde oynaşan yeli engellemeye çalışırken öteki eliyle İşlevini sürdürüyordu Anasını yanıtladıktan sonra önüne yeni bir bakraç çekti. Pırpırlanan gaz lambasını biraz daha kuytuya aldı. Başını dikerek, akşamdan beri yaptıklarına baktı. Yetmez diye söylendi. “Yarın Angara’nın pazarı. Köylü Kentli doluşacak. Her bir şey hazır olmadı mı. rezillik çıkar. Dayımgillerde oyalanıp zaman yitirmeseydım çoktan bitirmiştim işi.''

Bir gülücük gelip oturdu yüzüne. Çekik gözleri fır döndü peynir topaklarının üstünde. Parmaktan hızlandı bir iyice Lamba yeniden pırpırlanınca yelin önüne bir bakraç daha koydu. San ışık, hemen altında oturduğu kayısının, yeşiline ağdı. yaprakların arasında, daha çiçeğini dökmemiş çağlalar balkıdı bahar bahar. Gülücüğü daha bir arttı Fehmi’nin.

“İyi akıl ettim bunu.Pazarda üç kuruşa satılan peynirin okkasını, başka türlü yüz paraya nice satardım? Veresiye bile versem, almazlar Yirmi para büyük para!.. Anamın aklına uysam, çoktan top atardım. Uymuyorum da iyi ediyorum… Yapı gereçleri satarken uydum, az daha evi satıyordum. Bundan sonra bildiğim gibi yapacağım.

Kaç zamandır yürütüyorum bu işi Kimse sezinlemedi Sezinleyemez de Gece yarıyı geçiyormuş. Geçsin Dilerse sabah olsun. Gerekenden fazlasını hazırlamadıkça kirpiğimi kirpiğime vurmam.”

Kadın, İyice İşlevine dalan oğlunu uyarmak için, yeniden yekindi. Sonra vazgeldi… Biliyordu, oğlu dediğini yapıncaya kıpırdamaz. Yeniden başını salladı. Ağır ağır doğruldu oturduğu yerden. Yer yataklarını düzeltti. Duvarın dibine serili olana uzandı.

Sabahleyin erken kalkması, ezanla birlikte dükkânın açılmasını sağlamak üzere, Fehmi’yi uyarması gerekiyordu. Yatağa uzanıp ince yorganı çenesine değin çektikten sonra, mırıldandı; “Rabbim yarın oğlumun yüzünü kara çıkarma.''

Daha sözcükler, dudaklarında kururken, düzgün derin nefesler almaya başladı...

Fehmi lambaya yakın tuttuğu peynir topaklarını dikkatle gözden geçiriyordu. Evirip çeviriyor, parmaklarının arasında ustalıkla işleyen cımbızı uzatıp, çekiyordu. Peynirin içinde nokta başlı ince ak kurtlar cirit atıyorlardı. Cımbız nokta başlarını kavrayıp çektikçe uzuyor sonra yakalanmanın acısından kıvranıyorlardı. Fehmi zaman yitirmemek amacıyla, hemen yanındaki boş saksının içine atıyordu kurtlan. Kurttan arındığına kesinlikle inandığı peynir topağını da, tuzlu suyla yarıladığı bakraca bırakıyordu.

Son topağı da elinde evirip çevirdikten sonra, yerine yerleştirdi. Ayıklayıp, yan yana dizdiklerini, dükkân kapısının yanına taşıdı. Kurtçuklarla yarılanmış saksıyı, hela çukuruna boşaltarak, işledikten sonra, ellerini yıkadı. Ve az önce anasının yattığı odaya girip ayaklarının ucuna basarak yatağına uzandı.

Paşa, sararmış parmaklarını sigarasından çekmeden, dolaşıyordu. Gözleri ayaklarının ucunda, uykusuzluktan ve yorgunluktan kızarmış damarlarıyle, daha bir belirgindi. Arada bir başını kaldırıyor, tarım Okulunun, çalışma odası haline getirilmiş, müdürlük bürosunun köşelerine bakıyor Sonra, elleri göbeklerinin üstünde bekleşenlere aldırmaksızın dolaşmasını sürdürüyordu.

Ankara Müflisi Rıfat Efendi Paşa’nın her dolaşımında kendi saygınlığında bekleyen Kınacızade Şakir Beyle, Baharatcızade Hasip Beyi süzüyor. Ve her ikisi de burunlarını kıvırtıp alınlarını karıştırarak olumsuzluğu beli diyorlardı.

Baharatcızade bira ara yutkunup ağzını açtı Müfti ve Kınacızade’nin sorgulu gözlerle bakmasına kalmadan. Paşa önünde dikildi. Yutkunup midesinde boğmak istedi aklındakinl. Ama Paşa duruşuyla diretti. Sonunda belli belirsiz bir soluk çıktı hasip Beyin ağzından

İMPARATORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin