Mermi gibi yağan yağmura eşlik eden gök gürültüsü içimi huzursuzlukla kaplıyordu. Yağmurlu havalardan nefret ediyordum. Başımın üzerinde ki o gri bulutlar beni boğuyordu.
Başımı geriye atıp gri bulutlara bakmaya başladım. Bana kendimi ve yalnızlığımı hatırlatıyorlardı. Belki de bu yüzden nefret ediyordum yağmurlu havalardan.
Kendimle alakalı sorulardan kaçıyordum. Bunu kendimden bir kaçış olarak görüyordum ve açıkçası rahatsız değildim. Kendimden kaçtığımın farkındaydım. Nasıl olurda bir insan kendinden korkabilirdi? Kendimden korkuyordum, en çokta yaptığım, yapabileceğim şeylerden. Adam'ı elde etmek için yapabileceğim şeylerin sınırı yoktu.
Ne zaman Adam'la alakalı soruları bir dolaba kapatıp kilitlesem dolap açılıyor içindekiler başıma acı bir şekilde yağıyordu.
Bundan nefret ediyordum. Adam'ın benliğimden bir parça olmasından nefret ediyordum.
Her geçen gün canımı daha çok yakıyordu.
Yandan bir avuç çim yolup rüzgarda savurdum. "Yine daldın İriana. Yine ve yine."
"Biliyorum.." dedim, yattığım yerden doğrulurken. "Hadi gidelim artık sıktı burası."
Elena homurdanıp ayağa kalktı. Altımızda ki eski tahtaların gıcırtısı kulağımı ağrıtıyordu.
"Her yerimiz ıslandı mükemmel. Artık doya doya hasta olabiliriz." Dediklerini duymazdan gelerek ayağa kalktım ve arabaya doğru yürümeye başladım. Burası git gide soğuyordu sanki.
Ön kapıyı açıp içeriye yerleştikten sonra ayakkabılarımı çıkartıp bacaklarımı kendime çektim. Neden burada olduğumuz hakkımda hiçbir fikrim yoktu. Anılarım beni buraya sürüklemişti.
Burası Adam'ın beni ilk getirdiği yerdi. Unutmamış olmam garipti ,sanırım o zamanlar on yedimdeydim. Adam'la garip bir başlangıcımız vardı. Dudaklarımın küçük bir tebessümle kıvrıldığını hissettim. Daha çok gençtim böyle şeylerin olabileceğini nerden bilebilirdim ki?
Küçükken ben çok saftım.
Başımı geriye yaslayıp Elena'ya bakmaya başladım. Kotunu aşağıya çekiştirmeye çalışıyordu fakat kotu ıslak olduğu için bacağına yapışmıştı. Yağmurun altında yaptığı şeye bak. Sıkıntıyla nefesimi verip radyoyu açtım.
Ardından çalan şarkının sözlerini yavaşça mırıldanmaya başladım.
Shine light through an open door
Açık bir kapıdan ışık saçılıyor
Love and life I will divide
Aşk ve hayat arasındaki çizgiyi böleceğim
Turn away cause I need you more
Geri çevirme çünkü sana ihtiyacım var
Feel the heartbeat in my mind
Aklımda ki kalp akışını hisset
It's the way I'm feeling I just cant't deny
Ben bu şekilde hissediyorum inkar edemem
But I've gotta let go
Ama ben gitmene izin verdim
We found love in a hopeless place
Biz aşkı umutsuz bir yerde bulduk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blame
Romansa“Hala kontrol sende mi?” diye sordu başı saçlarımın arasında, sağ eli bacaklarımda gezinirken. Tırnaklarımı sırtına batırıp başımla onayladım. Elbette ki bendeydi. Kontrolümü kaybetmemiştim, sadece bana karşı oynadığı oyuna ayak uyduruyordum. İçimde...