XX. Bölüm

980 54 7
                                    

Hünkar derin bir nefes alarak devam etti:Neyse...Sanki her şeyi çözmüşüz gibi bir de bunları konuşmayalım. Zaten konuşsak da bir şey değişmeyecek...
Yol ayrımına geldiklerinde Hünkar Ayhan ve Suzan'ın önlerinde olmadığını ancak fark etmişti.
Hünkar:Ne yöne gittiler?
Ali Rahmet sağa sola bakınarak yüzünü Hünkar'a döndü:Hiç bakmıyordum ki onlara.
Hünkar da yüzünü Ali Rahmet'e döndü:Yani aşk olsun Ayhan! İnsan arada bir dönüp bakar geliyor muyuz gelmiyor muyuz diye. Çok güzel bir yere götüreceğim diye tutturmuştu bir de.
Ali Rahmet:Ayhan Beyciğin belli ki aşıkları baş başa bırakmak istemiş.
Hünkar göz devirerek başını yola çevirdi :Senin suç ortağın Ayhan'ı götürmüş olmasın.
Ali Rahmet Hünkar'ı kolundan tutarak sürüklemeye başladı :Vallahi kimin fikriydi bilemem ama büyük sevaba girdiği kesin Yaman Hanım.
Hünkar kolunu kurtaramaya çalışıp bir yandan söylenirken Ali Rahmet onu duymamazlıktan gelip iyice uzaklaştıklarını düşünerek konuşabilecekleri bir yer arıyordu. Öyle ara sokaklara sokmuştu ki ikisini ne bir oturacak yer vardı ne de insanlar gelip geçiyordu. En sonunda Hünkar'ın çırpınışlarından yorularak bıraktı kolunu zaten gideceği bir yerde yoktu mecburen dinleyecek diye düşünüyordu Ali Rahmet.
H: Sen iyice şaşırdın Ali Rahmet ne işimiz var buralarda.
A: Konuşacağız Yaman Hanım. Konuşacağız ki anlaşalım.
H: Şu hale bak sözde sizden kaçayım diye gelmiştim buralara..
Ali Rahmet muzur bir bakış yerleştirdi yüzüne.
A: Insan kaderinden kaçamaz burada birarada olmamız da bunun ispatı ama sen anlamamakta inat ediyorsun..
H: Birarada?
A: Seni bilmesem sana olan sevdamı haykırmamdan zevk alıyorsun, duymadan rahat edemiyorsun diyeceğim.
Hünkar ciddi bir mimik takındı.
H: Madem geldik buraya kadar konuşalım o halde. Ben seni çok sevdim Ali Rahmet! Seninle nefes almaya başladım ben.. Kendimi bile bilmezken seni bildim, seni istedim, seni sevdim.. ama yazılmamış bize mutluluk.. Bu sevdanın sonunda kavuşmak yokmuş demek ki dedim kabul ettim sandım, kendimi kandırdım yıllarca... Gönlümü susturdum, yok saydım bir tek acısına yetmedi gücüm...Bazen keşke toprağa verseydim derdim kendime sen ölseydin ben de seninle girseydim o mezara... Ama sen ölmedin ki yaşadın sen. Gözümün, gönlümün önünde yaşadın...Sen yaşadın ben her gün seninle bin kez öldüm...Bundandı belki de sana olan öfkem bundandı belki aileme ihanet ettiğimi düşündüren.
Hünkar konuşmanın başındaki ciddiyetini kaybetmiş gözyaşlarını saklayamaz olmuştu tuhaf bir huzur duyuyordu yılların suskunluğu, boğazında oluşan yumrusu ağzından dökülen sözlerle ufalıyordu. Karşısında kendisini derin bir sessizlikle dinleyen Ali Rahmet'e bakınca daha az sancı hissediyordu artık ruhunda. Birikmiş acıları bugün sıfırlanacak gibi duruyordu. Devam etti sözlerine.
H: En kötüsü de neydi biliyor musun? Senden kaçarken sana toslamak. Senin acını seninle sarmaya çalışmak. Herkese kol kanat geren Fekeli Ağa bir tek beni görmedi. Sen beni görmedin, duymadın bunların acısıyla yaşamak nasıl bilmiyorsun...Sen hiçbir şeyi bilmi-
Derin sessizliğini bir anda sona erdiren Ali Rahmet'in titreyen sesi susma sırasının Hünkar'a geldiğini haber veriyordu.
A: Bilmiyorum öyle mi?! Bilmiyorum...Tabi bilmiyorum ben ne yaşadım ki bileyim öyle değil mi Hünkar? Sen beni görmeden nefes almıyordun peki ya ben? Ben seni gördüğüm o ilk andan beri zümrüt gözlerin birgün bana döner mi umudu ile nefes aldım. Tek bir an bana bak, beni gör diye yıllarca yalvardım rabbime. Sen bilmezken, beni görmezken ilmek ilmek işledim seni gönlüme, kaderime. Sonra rabbim duydu sesimi sen geldin...Tüm imkansızlığınla geldin sen ruhuma...Bana evet dedin benim oldun, bizim oldun...Bir gün Hünkar...Kalbim aile olacağız diye durmaksızın çarparken bir gün sonra geldi Yamanların seni istediği haberi. Bütün hayallerim sanki gökle birlikte başıma yıkıldı. Önce benim sevdiğim, benim Yaman Hanımım yapmaz dedim her zamanki yerimize gittim günlerce bekledim sen gelmedin sonra ben geldim sana. Dayandım kapınıza fayda etmedi. Hatırla zar zor kaçmıştın bir gün asla dedin asla evlenmem! O an içimde solan hayallerim yeniden yeşerdi beklerim dedim sana söz verdik birbirimize. Günler geçti, aylar geçti görmedim bir daha seni yine geldim kapına seni bulmak isterken senden kalan bir mektup tutuşturdular elime...Sanki bütün izlerini silmek istercesine yazmıştın o satırları...Ben mektubun tesiri ile ölecek halimle her gün gittim buluştuğumuz yere her gün dağlara, taşlara haykırdım acımı...İçimde bir yer hala inanmıyordu evleneceğine,bizden geçmez diyordu. Son bir umut yine geldim kapına. Bahçeye bile girmeye cesaret edemedim ama gördüm seni odanın penceresinden dışarı süzülen perdelerin arasında beyazlar içinde duruyordun.. melek gibi olmuştun içim eridi sana bakarken
Ali Rahmet kelimeleri yan yana getirmeye zorlanırken Hünkar da gözyaşları ile bakışlarını yerden kaldırmadan dinliyordu.
A: Sonra...Sonra anladım benim Yaman Hanımım Yamanların gelini olacaktı... Adnan Yaman'ın karısı...Şimdi sen söyle sen yanarken ben yanmadım mı?
Hünkar burnunu çekerek ağlamaktan kızarmış gözlerini Ali Rahmet'in gözlerine dikti. Ali Rahmet elini Hünkar'ın yüzüne götürüp süzülen gözyaşlarını baş parmağıyla silerken üzüntüyle Hünkar'a yaklaştı:Yapma yavrum yapma artık. Ben buraya senin yaralarını deşmeye,zaten kırılmış olanı daha da kırmaya gelmedim. İstersen bir daha hiç konuşmayalım bunları gömelim yerin yedi kat altına. Eğer senin canını bu kadar yakacak,kabuk bağlamış yaranı kanatacaksa bırakalım bunlar da konuşulmadan kalsın. İkimizin de yaraları derin ama derman birbirimizdeyken gel onları birlikte saralım. Artık puslu bir geçmişi değil de aydınlık bir geleceği konuşalım Hünkar.
Hünkar buruk bir gülümsemeyle yüzündeki eli tuttu:Aydınlık gelecek...Peki ne zaman gelecek o aydınlık gelecek ?
Ali Rahmet elini Hünkar'ın yüzünden çekerek Hünkar'ın elini tuttu:Biz beraber oldukça her gün aydınlık olmaz mı ?Gündüzümde,gecemde senin güzel gözlerin olduktan sonra benim tek bir anım bile karanlık olmaz ki Yaman Hanım. Ben artık daha fazla vakit kaybetmek istemiyorum Hünkar. Artık geceleri gözlerim senin fotoğraftaki zümrüt gözlerinle değil de hakikattekilerle kapansın istiyorum. Sana Yaman Hanım derken Yaman soyadının hatırıma gelip yüreğime hançer gibi saplanmasını değil,benim soyadımı alıp yalnız benim Yaman Hanımım,karım olmanı istiyorum.
Hünkar:Ali Rahmet...
Ali Rahmet:Ömrümüzün ilkbaharını kaçırmış olsak da sonbaharında benim ellerimi tutar mısın? Benimle evlenir misin Yaman Hanım?
Hünkar hâlâ şaşkınlıkla Ali Rahmet'in yüzüne bakmayı sürdürürken Ali Rahmet gülümseyerek Hünkar'ın elini bırakıp diğer elindeki şemsiyeyi de onun eline tutuşturdu. Elini iç cebine daldırıp çıkardığı kadife kaplı kutuyu açtı:Usule göre bunu başta çıkarmak lazımdı ama işte seni görünce...Yine tüm ezberler bozuldu,tüm kurallar çiğnendi.
-----
Günaydın,tünaydın,iyi akşamlar günün hangi bölümünden hikayeyi okuyorsanız hepinize merhabalar ❤ Bölümle ilgili görüşlerinizi lütfen yorumlarda belirtin iyi okumalar 🥳

Zümrüd-ü AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin